Unutmak, unutmamak...

A -
A +
İnsan alışmaya mahkûm bir varlıktır. Hayallerine ulaşmak için çabalar didinir, muhteşem bir gayret gösterir, ulaşınca da artık eskisi kadar haz duymaz. Onun için o hedef sıradanlaşır. Sonra tekrar ulaşması zor bir hayal kurar, hedef edinir kendine. Tekrar bir çaba içine girer. Aslında insan ulaşmayı değil çabalamayı sever. Kendini sınamayı, zorluklara ne kadar göğüs gerebileceğini test etmek ister. Bu yüzdendir ki insan, ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür biraz. Başına en kötü bir durum geldiği zaman bile üç beş gün hüzünlenir sonra o hüzün giderek azalır, yerini acı bir burukluğa bırakır. Aynı acıyı yıllarca aynı seviyede yaşadığınızı bir düşünsenize? Buna kim dayanabilir ki? Unutmak ve alışmanın insana verilmiş bir armağan olduğunu anlamalıdır insan. Onun için eskiler demişlerdir ki: “İnsanoğlu nisyan ile maluldür.” Yani insanoğlu unutma denilen bir rahatsızlığa sahiptir. Aslında unutmak bazen öyle büyük bir kazanç, öyle büyük bir moral ve motivasyondur ki bu konuda sayfalar dolusu yazılabilir.
Bazen unuttuklarımız için kendimize kızarız. Belki bir sınava veya eskilerin söylemiyle imtihana girmeden önce, bazen belki de bir yol tarifini unuttuğumuz için kendimize kızdığımız, hayıflandığımız olur... Hâlbuki biraz düşününce eskide bırakmak istediğimiz kimi insanları, kimi olayları unutmak bizim için kaliteli hayata geçmek için bir şanstır. Ya da sil bastan başlamaya en büyük yardımcı bir durum belki bir fırsattır. Sonra zaman gittikçe insan unutmaya da alışır. Unutmak da sıradanlaşır. Beyin yorulur yeterince dolmuştur çünkü. Artık unutmak ister her şeyi. Bu nedendir ki yaşlı insanlar daha unutkan olurlar. Artık onların biyolojik olarak da her şeyi hatırlamasına ve yorulmasına gerek yoktur.
Ama biz biz olalım bize yapılan iyilikleri unutmayalım. Doğru insan olmayı, vefayı, sevmeyi sevilmeyi, tarihimizi, nereden geldiğimizi, ne olduğumuzu hiçbir zaman unutmayalım. Eğer bunları unutursak o zaman alışmanın en kötü hâlini yaşarız. Zira insan çabuk alışır.
        Nursen Külcü
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
               Yalnız...
 
Yalnızlık bir karanlıktır kimine,
Kimine ise bir ilaç,
Sever kimisi yalnız olmayı
Kendini anlamayı…
 
Zor gelir bazen insana
Çıkar karanlıktan aydınlığa,
Arar bir eş dost…
Bulamayınca geri döner,
Karanlık odasına.
 
İyidir aslında bazen yalnızlık.
Hatırlarsın kendini.
Kim olduğunu,
Nereden geldiğini,
Nereye gideceğini...
 
     Turan Habil Koçak (Gecelerin Şairi) Mersin
 
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
RÜCÛ': 1. Dönme, geri dönme. 2. Cayma, sözünden dönme, sözünü geri alma anlamındadır.
RİÂYET: 1. Gütmek, gözetmek. 2. Saymak; saygı ve hürmet göstermek 3. Ağırlamak anlamındadır.
NİZÂMÎ: 1. Usulüne uygun, tertipli, düzenli. 2. Kanun ve nizama ait, onunla ilgili.
MÜYESSER: Bir kolayı bulunup yapılan; kolay gelen, kolaylıkla olan anlamındadır.
MÜTEVELLİ: 1. Birinin yerine geçen. 2. Bir vakfın idaresi, kendisine verilmiş olan kimse.
MUTABAKAT: Aynı konuda aynı düşünce ve kararı kabul etmek, uygunluk, uyuşmak, anlaşmak anlamındadır.
HAMÂSET: 1. Cesaret, kahramanlık, yiğitlik. 2. Kahramanca şiirler vb. anlamındadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.