Tahta çivileri sökmeye var mısın?

A -
A +
Kendini frenleyemeyen bir karaktere sahip olduğunu kendisi de kabul ediyordu. Hatta bunu sadece beden diliyle belli etmiyor açık açık söz ile de söylüyordu:
“Kusura bakmayın elimde değil, karakterimi ben de beğenmiyorum” diyordu. Bu konuda yardıma ihtiyacı olduğu sebebiyle bir gün psikoloğa gitti. Durumunu anlattı. Kendisine yardımcı olmak isteyen psikolog ona umut veren bir şekilde dedi ki:
“İstersen kendini çok rahat bir şekilde kontrol altına alabilirsin!..”
“Gerçekten başarabilir miyim, nasıl olacak bu?”
Psikolog gülerek cevap verdi:
“Biraz oyun şeklinde bakalım bu konuya. Şöyle yapabilirsiniz, yaptığın her tartışmada, her öfkelendiğinde, her kendini kontrol edemediğinde hazırladığın bir tahtaya gidip bir çivi çak…
Delikanlı ilk gün otuz beş tane çivi çaktığını saydı. Çok şaşırmıştı. Sonraki her gün çaktığı çivinin sayısını azaltmak için çaba sarf etmeye başladı. Ne zaman kavga edeceği bir durum olsa, aklına hemen “çivi” geliyordu:
“Bu tartışma tahtaya bir çivi daha demek olacak. Öyleyse vazgeçeyim” demeye başladı. Her gün biraz daha, biraz daha azalta azalta bir gün akşam tahtanın başına geldiğinde hiç çivi çakacak hareket yapmadığını gördü.
Sevindi. Çok mutlu oldu. Psikoloğa gidip müjdeyi verdi. Psikolog delikanlıyı tebrik etti. Ardından dedi ki:
“Sana bir teklifim daha var. Şimdi de bu tahtaya çaktığın çivileri tahtadan sökmeye var mısın?”
“Elbette”
“Hani her yaptığın kavga için bir çivi çakıyordun ya… Şimdi her vazgeçtiğin kötü karakter için, tahtaya çakılmış bir çiviyi sökeceksin!..”
Bu öneri de gencin hoşuna gitti. Genç onu da uygulamaya başladı. Her akşam ikişer üçer beşer çiviler sökülmeye başlanmıştı. Öyle ki tahtadaki çiviler çakıldığı süreden daha çabuk sökülmüştü.
Delikanlı bu sevincini de psikoloğa gidip paylaştı. Psikolog delikanlıyı tebrik ettik ve dedi ki:
“Eğer dikkat edersen çektiğin çivilerin yerinde iz kaldı. Bu ne demektir? Arkadaşlarınla yaptığın her kavga, onun gönlünde bir yara bir kırılmışlık bırakacaktır. Bu da gönülde açılan delik demektir. Gönüllerde yeni delikler açmaman gerekiyor!..”
           Elif Azra Çelebi
 
 
ŞİİR
 
        Erenler...
 
Sarp yamaçlar, derin vadi,
Yürü de görelim hadi!
Ekmek yolu, geçim derdi,
Varan bilir, kimse bilmez.
 
Sırtlanırsın onca gamı,
Yaş böylece alır demi,
Bakmışsın yol almış gemi,
Kalan bilir, kimse bilmez.
 
Koş oraya, koş buraya,
Yaka gelmez bir araya,
Kavuşamayan paraya,
Çeken bilir, kimse bilmez.
 
Nüfus geniş, yevmiye dar,
Çalış, çabala, kuş kadar,
El açamam, eller ne der,
Gören bilir, kimse bilmez.
 
Konu, komşu, eşe dosta,
Kim ihtiyar, kimi hasta,
İyi ki, der insan, usta!
Soran bilir, kimse bilmez.
 
Vatan, anadan evlâdır,
Şehadet, tatlı rüyadır,
Cennet hakiki dünyadır.
Eren bilir, kimse bilmez.
 
   Mustafa Özkahraman
 
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
TAHAMMÜL: 1. yüklenme, bir yükü üstüne alma. 2. dayanma, katlanma. 3. kaldırma.
ŞARKIYYÂT: 1. Doğu dili, tarihi ve edebiyatlarıyla uğraşan ilim kollarına toplu olarak verilen bir ad.
İSTİDAT: Bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil. Kabiliyet. Akıllılık. Anlayışlılık. Allahü teâlânın insanlara ve diğer mahlûklara verdiği kabiliyet kuvveleri.
KABİLİYET: Kabiliyyet olarak yazılırdı. ("ka" uzun okunur) l. Anlama, anlayış, kabul edebilirlik, alabilirlik. Benzer anlamda istidat ve izan kelimeleri de kullanılmakta idi. Yetenek kelimesi günümüzde kabiliyet kelimesinin yerine kullanılır olmuştur.
İZAN: Eskiden “iz'ân” şeklinde yazılırdı. 1. anlayış, kavrayış, akıl. 2. itaat, söz dinleme, boyun eğme. 3. terbiye, edep gibi anlamları var.
KEBİR: Kebîr kelimesinin çoğulu küberâ’dır. 1. büyük, ulu. 2. yaşça büyük, yaşlı. 3. çocukluktan çıkmış anlamlarını taşır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.