Suçunu bilmeyen suçlu!

A -
A +
Günümüzün mercek altına alınması gereken konularından birisi de özellikle genç ana babaların çocukları için değil de kendileri için yaşıyor olmalarıdır. Oysa anne baba olduktan sonra insan, eğer sorumluluk söz konusu ise artık çocukları için yaşamak zorundadır.
Toplumda sosyal dokunun hastalıklı olmaktan çıkması için ebeveynin ana baba olarak birinci sorumluluğu budur.
Çocuklarını zayi etmemek… Hem maddi hem manevi geleceğe hazırlamak…
Eğer her ebeveyn çocuğuna bu anlamda kol kanat gererse… Yemesinden içmesinden olduğu kadar insanlığından da sorumlu olursa… Zararlı arkadaştan… Zararlı yayından… Zararlı siyasetçiden… Zararlı her ne varsa ondan korumanın eğitimini kendisi alır ve çocuğuna da uygularsa… Birinci amacı çocuğunu her ne pahasına olursa olsun bu idealler doğrultusunda yetiştirmek olursa, ancak o zaman nesiller düze çıkar...
Zaten tarihe bakıldığında düze çıkmış her toplum, esasta böylesi idealist ebeveynler sayesinde düze çıkmıştır.
Bu neslin bugün bu hâle gelmesi, çocuklarını değil kendini düşünen ebeveynler yüzündendir.
Kimse çocuklara kızmasın… Kızsa da zaten anlamsızdır…
Bugün bu vahim tabloya kendi yakın çevrenizden bakarsanız ne demek istediğimiz anlaşılır.
Bakın tanıdığınız insanlara… Kaç kişi evladına kendisinden fazla önem vermektedir?
Oysa hemen her birinin birinci önceliği evi, arabası, yazlığı vb. olmuştur.
Ama bunların peşinde koştururken neyi ihmal etmiştir? Kendinden sonra dünyaya armağan edeceği evladını... O evlat başkasına özel büyümektedir. Bu başkası, televizyondur, eğitimdir, siyasettir, sokaktır… Say sayabildiğin kadar. Ebeveynden başka herkes… Zayi olan gence, son darbeyi yine sorumsuz ebeveyn vurmaktadır. “Hayırsız evlat çıktı” diyerek.
Suçunu bilmeyen suçlu… Şimdi bu serzenişten sonra kaç ebeveyn tekrar dönüp kendine çekidüzen verecektir ki?
Dolayısıyla gençliğe seslenenler duygularını ve düşüncelerini, sorumsuz ebeveynler yüzünden mecburen yine gençlere postalar. Ama mektubun esas muhatapları mektuptan habersiz ebeveynlerdir. Onlar mı? İkinci yazlık vb. peşindedir…
              Akif İnan İzgördü
 
 
ŞİİR
 
                KERÂMET
 
Hakir görme, garip olan kimseyi,
Bazı güller bataklıkta boy verir…
Hikmetle halk etmiş her bir nesneyi,
Adaletle hepsine de pay verir.
 
Hiç beklenmez, âlim doğar zalimden,
Nice fidan neşet eder zulümden,
Perdelenip, kem gördüğün ölümden,
Nevbahar’da keremiyle Hayy verir.
 
Deme! Bu hayırlı yahut hayırsız,
Rabbim'in rahmeti sonsuz, sınırsız,
Kapı açar ötelerden, apansız,
Habibi’ne kız evlattan soy verir.
 
Kömürün özünde saklar cevheri,
Zifiri karanlığa ekler seheri,
Başıboş zannetme cümle âlemi,
Cüz'î iradeye ancak, re'y verir.
 
Fıtrata muhalif geçerse ömür,
El âlemde elmas, sendeki kömür,
Hiç altınla emsal olur mu demir?
Mihenge değende sana deyverir.
 
      Mustafa Özkahraman-Kastamonu
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
VAKIFLAR HAFTASI: Vakıf; lügatte hapis ve menetmek, alıkoymak anlamlarına gelir. Vakıf yapana vâkıf, vakfedilen şeye “mevkuf” denir. Vakfı idare edene mütevelli denir. Vakıf şartlarının yazılı olduğu belgeye de “vakfiye” denir.
Vakfedilen mal, sâhibinin mülkünden çıkar. Satılmaz, bağışlanmaz, miras bırakılmaz. Vakıf, dünyada insanlara ihsan ve ikram etmek gayesiyle kurulur. Vakıf, ibadet değil kurbettir. Yâni sevap kazanmak için yapılan bir iştir.
Vakıfların çok eski bir tarihi olup Peygamber efendimizden önceki peygamberler zamanlarında da vakıflar kurulmuştur. Vakıflar, en büyük gelişmeyi Osmanlılar zamanında göstermiştir. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır” hadisini rehber edinen Osmanlılar, her sahada olduğu gibi, bu sahada da muazzam ve kalıcı eserler meydana getirmişlerdir. Vakıf yoluyla tesis edilen bu sayısız eserler, Osmanlı ülkesini bir baştan bir başa ağ gibi örmüştür.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.