Ahde vefa göstermek

A -
A +
Ahde vefa kelimesini artık eskisi kadar duymaz olduk. Hatta “İnsanoğlu hilebazdır kimse bilmez fendini/Et iyiliği sonra koru ondan kendini” sözü meşhur olmuştur. Bunun için inancımız, ahlaki değerlerimiz ahde vefaya önem vermiştir…
Ahd iki tarafın sözleşmesi anlamına da gelir. Vefa da sözünde durmak anlamındadır… Ahde vefada her iki taraf için de verdiği sözde durma konusunu anlatmaktadır. Tek olarak bir kimsenin verdiği söz ise vaat olmaktadır. Ahde vefa dinimizin hukukunda da bir emirdir. Ahdini bozmak sorumluluk gerektirir.
Günümüzde bu deyim, insanların birbirine yaptığı dostluk, kardeşlik ve iyiliklerin zaman içinde hatırlanmaması, dikkate alınmaması, hatta unutulması yok sayılmasını dile getirmek için olumsuzlukta kullanılır olmuştur. “Hiç ahde vefa kalmadı” denilerek…
“Ben ona ne iyilikler ettim bilemezsin, ama o şimdi beni tanımazdan geliyor” türü sitemler ahde vefa gösterilmediğinde söylenen sözlerdendir.
Herkes ahde vefa gösteremez gerçekten… Kimi karakter meselesi olarak dert etmez, kimi istese de aynı vefakârlıkla mukabelede karşılıkta bulunamaz… Ama şu bir gerçektir ki toplumda herkes verilen sözün yerine getirilmesini, iyiliğin unutulmamasını, arkadaşlığın ve dostluğun vefalı olunmasını arzular özler… Bu bakımdan toplumda sözünde durmak, ahdini yerine getirmek insanın onur ve şerefi olarak değerlendirilir. Ahdine vefa gösterenler saygın kimse olurlar… Aksine, verdiği sözünde durmayanlar ve vefasız olanlar “güvenilmez” olurlar…
Sevgili Peygamberimiz de münafıklığın üç alametine işaret ederken bunları yalan söylemek, emanete hıyanet etmek ve bir de vaadini yerine getirmemek olarak sıralamıştır.
İnsanın en büyük vefası, kendini yaratan Rabbine olmalıdır… Ona kul olmak, onun rızasına uygun hareket etmeye çalışmak en büyük vefa örneğidir…
Ahde vefaya en güzel örnek Sevgili Peygamberimizin vefa örneğidir… Mekke’nin fethinden sonra memleketine geri dönmemiş, vefatında da Medine’ye defnedilmiştir…
Böylelikle kendisini o zor zamanlarda bağrına basan Ensar halkına vefasını göstermiştir…
        Elif Azra Çelebi
 
 
 
 
ŞİİR
 
            Cıbıl
 
Bu dünyanın zenginiydi,
Cıbıl geldi cıbıl gitti.
Ahiretin fakiriydi,
Cıbıl geldi cıbıl gitti.
 
Malı vardı mülkü vardı,
Yatı vardı katı vardı.
Kuş tüyünden kürkü vardı,
Cıbıl geldi cıbıl gitti.
 
Hiç ibadet etmiyordu,
Zekâtını vermiyordu
Fakirleri sevmiyordu,
Cıbıl geldi cıbıl gitti.
 
'Nöbetçi'yi dinlemedi.
Kıyamadı yiyemedi.
Son sözünü diyemedi,
Cıbıl geldi cıbıl gitti...
 
       Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)
 
 
 
BİTKİLERİN DİLİ
 
KEKİK: Yaprakları küçük, pembe veya kırmızı ve kokulu bir bitkidir. Ülkemizde kırlarda çok yetişir. Etlerin, ızgaraların, sebzelerin, haşlanmış balıkların ve salçaların kokulandırılmasında kullanılır. Çorbalarda nane gibi kekik de bol bol kullanılır. Kekik, kalp sağlığını korur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Sindirim sistemi sorunlarını giderir. Göz sağlığına iyi gelir. Solunum yolu rahatsızlıklarına iyi gelir.
HARDAL: Bu bitkinin sert ve yakıcı olan tohumu, un durumuna getirilir ve sirkeyle karıştırılarak macun kıvamında bir karışım yapılır. Bu karışım özellikle, ızgara etlerin yanında ve bazı soslarda kullanılır. Hardal tozu bazı yemeklerde de kullanılır. Hardal, hazmı kolaylaştırır.
Kabızlığı önler. Göğsü yumuşatır. Göğüs hastalıklarına, bronşit ve zatürreye iyi gelir. Bitkileri kullanım öncesi doktorunuza danışınız…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.