Komşu komşunun külüne… -1-

A -
A +
"Komşu komşunun külüne muhtaç" diye söyleriz. Öncelikle ‘kül’ nedir ona bir bakalım mı? Külün kelime anlamı iyice yanmış şeylerden artakalan, toz durumunda maddedir. Gözümüzde canlanan hâliyle kül yanıp sönmüş bir odunun, bir kömürün, bir mangal kömürünün tozudur.
Tabii ki Allah göstermesin bir yangın sonrası geriye bir şey kalmadığında da “yanmış kül olmuş” deriz.
Eskiden insanlar gerek ısınma ihtiyaçlarını gerek ısıtma ve pişirme ihtiyaçlarını odun, kömür, türü yakacaklarla karşılardı. Odun yakarlardı, kömür yakarlardı. Bir de mangal kömürü var ki şimdilerde piknik yapanların kullandığı mangal için kullanılan kömürden çok salonlarda, sohbet odalarında kullanılan mangallarda yanan yakılan kömüre denirdi.
Mangallar konaklarda önemli bir aksesuardı… İlk sırada gümüş mangallar daha sonra pirinç mangallar gelirdi. Mangallar mutlaka kapaklı olurdu. Eski İstanbul hanımları ve genç kızları mangal konusunda eğitimli olurlardı. Ateşten anlamaları gerekirdi. Sobayı kolaylıkla yakabilmeleri gerekirdi. Kor veya diğer adıyla köz saklamasını bilmeleri gerekirdi. Tabii ki mangalda yemek-kahve yapabilmek de bu bilgilerin içinde bulunurdu…
İşte o dönemlere işaret edilerek söylenen bir sözdü aslında "Komşu komşunun külüne muhtaç…" Bir komşuda mangalda veya sobada yakılacaklar yanmış sönmüş ise komşudan gidip köz istemek âdeti vardı… Bir köz tavası veya köz küreği ateş alıp gelindiğinde kendi sobasındaki odunu veya kömürü tutuşturmak kolay olurdu…
Bu sebeple komşuların birbirine köz ihtiyacı olurdu… Komşunun birbirine yardımlaşmasında en basit en küçük en masrafsız olan bu yardımlaşma bile aslında çok önemliydi… Komşunun birbirine muhtaçlığı elbette ki saymakla bitmez… En başta can güvenliğinde “imdat” çığlığına ilk komşu yetişecektir… Hastalandığında hastana ilk komşu yetişecektir. Vefat olduğunda senin cenazene ilk komşu yetişecektir… Komşu dertleşmek için, arkadaşlık için, gece gündüz güven duyulacak bir yapı olduğu için çok önemlidir…
          Semanur Çalışkan
 
 
ŞİİR
 
       
        Adres soruyor!
 
Gördüm iki kişi konuşuyorlar,
Biri diğerine adres soruyor:
‘Ebedî kalacağım adresi göster’
O da mezarlığı tarif ediyor.
 
‘Ebedî kalınacak yerdir orası,
Kıyamete kadar kalırsın’ diyor.
Orada huzur var hiç kavga olmaz,
Hem de rahat rahat uyursun’ diyor.
 
Anladın mı gösterdiğim adresi?
Kime sorsan ‘huzur bulursun’ diyor.
Bağrına basacak bir gün herkesi,
Erkenden tapunu alırsın’ diyor.
 
Orda ayrı gayrı olmaz bilesin,
Dört kişinin omuzunda gelesin.
Meleklere sualden cevap veresin,
Sen de bir Allah’ın kulusun diyor.
 
Süleyman'ın tarifine uymazsan
Melekleri işitmeyip duymazsan
Allah’ın emrini uygulamazsan,
Kim bilir hâllerin nice olur diyor!
 
       Süleyman Usta-Espiye/Giresun
 
 
BİTKİLERİN DİLİ
 
ASMA YAPRAĞI: Anadolu’da birçok yerde bilinmekle birlikte Tokat yöresinde meşhur olan asma yaprağının birçok derde deva bir bitki olduğunu biliyor muyuz? İçinde A, B6, C ve K vitaminleri bolca bulunan asma yaprağının ayrıca demir, kalsiyum, bakır, manganez, magnezyum gibi minerallere de sahip olduğunu belirtelim...
Lif içeriği bakımından çok zengin asma yaprağı başka ne gibi yararlar sağlıyor? Asma yaprakları toplardamarları güçlendirici etkisi sebebiyle varise iyi gelmektedir. B6 vitamini sebebiyle hafızayı güçlendirmektedir. Demir minerali bakımından kırmızı kan hücreleri oluşmasını sağlar ve kansızlığa iyi gelir. A vitamini sebebiyle gözlere iyi gelir. Eklem ağrılarına iyi geldiği gibi güçlü bir antioksidan özelliği sebebiyle kansere karşı vücudu koruyan bitkilerdendir. Çinko mineralleri bağırsak mukozasını korur mideye iyi gelir. Sindirim sistemini rahatlatır Ağız içindeki aftlara iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Cildi güzelleştirir ve saçları güçlendirir…
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.