Elbette siz bilirsiniz

A -
A +
Bir tek siz iyi bilirsiniz… Kimseye güvenemezsiniz o sebeple… Ortaya bir çalışma koyduğunuzda o kadar mükemmel olmuştur ki en ufak bir eleştiriye tahammülünüz olmaz elbette.
Haklısınız, sizi eleştiren kimse aslında sizi anlamadığından yapmaktadır eleştirisini… Bir bilse sizin ne emek verdiğinizi, utanır bile sizi eleştirmeye… Bir anlasa sizin o “yazıyı” yazarken, o “resmi” çizerken, o “yemeği” pişirirken, o “rengi” seçerken vb. ne duygular içinde olduğunuzu… Mahcup olarak vazgeçer yapacağı eleştiriden… Ah siz o kadar mükemmelsinizdir ki, ortaya koyduğunuz çalışmanın adı ne olursa olsun, hangi alanda olursa olsun, hangi konuyla ilgili bulunursa bulunsun en ufak bir eksiği gediği kalmamıştır. Kesinlikle siz en ince teferruatına en ince ayrıntısına kadar her şeyi düşünmüşsünüzdür… En ufak bir dokunuş, en ufak bir değişiklik, en ufak bir müdahale sizin çalışmanızı berbat etmeye yeter… Aman kimse dokunmamalıdır… Aman kimse eleştirmemelidir… Kimse en ufak bir ikazda bulunmamalı, fikir öne sürmemelidir.
Hatta insanlar sizin bu tür davranışlardan nasıl rahatsız olduğunuzu beden dilinizden anlamalıdır. Yan bakışınızdan, çatık kaşınızdan dudak büküşünüzden üzüldüğünüzün farkında olmalıdır.
Çok haklısınız… Yerden göğe kadar haklısınız… Sizi kimse eleştiremez, anlayamaz ve değerinizi bilemez… İnsanlar sizin değerinizi nasıl bilsin Efendim? Siz bile sizin değerinizi bilemiyorsunuz baksanıza… Kendiniz bile evet… Nasıl mı? Asla tenkit değil bir tespit olarak söyleyeyim:
Siz ki “akıl akıldan üstündür” denildiği hâlde aklınızın başka akıllardan faydalanmasına izin vermiyorsunuz… Siz ki “bin bilsen de bir bilene danış” denildiği hâlde kimseye kendinizi danıştırmıyorsunuz. Siz ki “bir elin nesi var iki elin sesi var” denildiği hâlde kendinize ses verecek ikinci bir eli kendi elinizden uzaklaştırıyor, kendi elinizi yalnızlığa mahkûm ve mahpus ediyorsunuz. Toplum içinde bir değer olarak, bir “birey” olarak yaşaması gereken “kendinizi” kimseyi beğenmeyen kendinize hapsediyor, en büyük kötülüğü “kendinize” yapıyorsunuz…
Selim Yavuz
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
GÜVERCİNLER...
 
Uçar, konar güvercinler
Ağaçlara, çatılara
Zikr-i hafidir hâlleri
Ruhu berrak olanlara...
 
İçli öter güvercinler
Kulakları olanlara
Zikr-i cehri gibi sanki
Gönül gözü kapalıya
 
Doğup büyürler insanlar
Annelere, babalara
İmtihandır hayatları
Derdi kulluk olanlara
 
Ölüp dirilir insanlar
Ahirette imtihana
Ellerinde defterleri
Bekler rahmet kapısında.
 
Kurtulacak imanlılar
Hesap günü zor olsa da
Alacaklar müjdeleri
Cennetlerin kapısında.
 
Fatih Toprak - Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
 
 
 
KISA KISA… KISA KISA…
 
DOĞRU YER: Herkesin onu çeken bir yuvası, toprağı vardır. Kendimizi ne kadar inkâr etsek de ruhumuz bizi çeke çeke götürür oraya. Üstelik orada tamamen kendimizizdir. Bu ruhun çektiği yer bir toprakta olabilir bir insanda. Her yerde aynaya aynı bakmayız. Bazen bambaşka biri görürüz karşımızda bazense kendimizi. Belki de insanın gurbeti kendinden uzaklaşmaktır. Doğru ya da yanlış bir yerde olduğunu anlamak bir aynaya bakmak kadar basittir belki de. [Rabia Özen]
 
Elbette siz bilirsiniz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.