Akran zorbalığı siber zorbalık -1-

A -
A +
İnternet kullanımı çocuklarımızın hayatının merkezi oldu. Bununla birlikte siber zorbalık denilen bir olgu çocuklarımız için potansiyel tehlike oluşturmaya başladı. Ne var ki ülkemizde siber zorba davranışların varlığı, bunun nasıl ortaya çıktığı, bu tehlikenin nasıl engelleneceği bu konuda çocuklara anne babanın ne gibi yardımcı olması, okulun nasıl yön göstermesi vb. gibi konularda henüz yeteri çalışma var denilemez.
Eskiden zorbalık fiziksel güç olarak ortaya çıkardı. Ama şimdi güç bilgisayar ve teknolojiyi iyi bilmeyle ölçülüyor. Teknolojiye hâkim olan, teknolojik becerileri olanlar bu konuda yeteneği becerisi az olan veya olmayanlara sanal zorbalık uygulayabiliyor.
Şimdilik isim takmak, kişinin hakkında sanal ortamda asılsız söylentiler çıkarmak, fiziksel hâliyle ilgili alaycı paylaşımlarda bulunmak gibi siber zorbalık olmakla birlikte, sanal dünyada bu tehlikenin sınırı yok gibi…
Siber zorbalığa maruz kalan bir çocuk bunu ailesiyle paylaşabilecek öz güvene sahip değilse, daha da çıkmaza sürüklenebiliyor. Anne baba çocuğunun bu hareketlerini gözlemleyemezse erken farkına varılamıyor. Belli bir süre sonra farkına varıldığında da iş işten geçmiş olabiliyor.
Uzmanlar bu konuda aileleri sürekli uyarmakta ve çocuklarınızı “rahat kalsın” diyerek veya “biraz kafamı dinleyeyim” diyerek internette geçirilen zamanlarını denetimsiz bırakmayın diye hatırlatmaktalar.
Çünkü siber zorbalık eski tür mahalle kabadayılığı, akran zorbalığı gibi tanıdık, bildik aynı çevrenin çocuğu olarak yansımıyor. Bu tür zorbalık daha tehlikelidir. Çünkü bu tür zorbalık dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir yerine gerçekleştirilebiliyor. Bir siber zorba birden çok kimseye veya kimselere zorbalık uygulayabiliyor. Yüz yüze olmadığı için de zorba kendini çok rahat gizleyebiliyor.
Bu yeni tür zorbalık, sadece çocuklar için değil aileler için değil okullar için de dikkat edilmesi gereken bir tehlikedir. Cep telefonları ve tablet bilgisayarlarla artık her yerde ve her zaman ‘nonstop zorbalık’ yapılabilmektedir.
Elif Azra Çelebi
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
Canım gazetem
 
Işığım, ruhum, rehberim benim.
Okudum seni, doğruyu buldum.
Bil ki Allah için seni severim,
Canım gazetem, Türkiye’m benim
 
Binbir soruların cevabısın,
Ekmeğim, aşım suyumsun.
Ruhuma gıda, gözümde nursun
Canım gazetem, Türkiye’m benim
 
Dileğim gücümüze güç katılsın,
Dileğim ülkemiz dünya seni okusun,
Okuyup seni doğruyu bulsun,
Canım gazetem, Türkiye’m benim.
 
Gönül sultanları deyip geçilmez,
Canım gazeteme fiyat biçilmez,
Her kuyudan su içilmez,
Canım gazetem, Türkiye’m benim.
 
Ş. Çevik- 1991 – Bornova- İzmir
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
AKDENİZ VE BARBAROS: Türk tarihinin en büyük amirali olan Barbaros Hayreddin Paşa, 30 Eylül 1517’de, ağabeyi Oruç Reis ile Akdeniz’in en önemli kalelerinden biri olan Cezayir’i fethetmişlerdi. Orada Cezayir Beyliği’ni kurdular ve Akdeniz’i bir Türk gölü hâline getirdiler. Oruç Reis’in ölümünden sonra Barbaros Hayreddin Paşa, bu beyliği tek başına sürdürüp, daha sonra Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girdi. Böylece Cezayir de bir beylerbeylik olarak Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Kanuni Sultan Süleyman Hân da, Barbaros Hayreddin Paşa'yı Kaptan-ı Deryalığa yükseltti. Preveze’de o zamanın en ünlü amirali olan Andrea Dorya’nın 600 gemilik donanmasını 200 çektiri ile yenerek deniz tarihimizin en büyük zaferini (Preveze) kazandı. 4 Temmuz 1546’da vefat etti. Türbesi İstanbul’da Beşiktaş’tadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.