Dünya, 5’ten büyük olur mu?

A -
A +
Cumhurbaşkanımızın sıkça söylediği ‘Dünya, 5’ten büyüktür’ sözünün ne anlama geldiğini sorguladınız mı hiç? Hem de dünya liderlerinin yüzüne baka baka… Ben her sorguladığımda irkildim… *** Dünyayı yöneten 5’li sistem, İkinci Dünya Savaşı’nın sonucuydu. ABD, sistemin başına, bu kanlı savaşla oturdu. Bir tarafta Almanya, İtalya ve Japonya; Öbür tarafta ABD, İngiltere, Fransa, SSCB ve Çin vardı. Savaş, yükselen Nazi tehdidine karşı genel bir mücadele niteliğindeydi… Fakat dünyanın hemen hemen her yanını kapsadı. Japon uçaklarının Pearl Harbor baskınına, ABD’nin misillemesi ağır oldu. Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan iki atom bombası, bitiş düdüğünü çaldı. *** İki kentte 280 bin sivil öldü. Radyasyona maruz kaldıkları için sonradan ölen binlerce insan, Yaralanan ve sakat kalanlar ayrı bir facia… Sonuçta dünya güç dengesi yeniden biçimlendi… SSCB ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri yeni topraklar kazanırken, Almanya’daki Nazi iktidarı ile birlikte, Japonya ve İtalya imparatorlukları da yıkıldı. Kazananlar, 5’li sistemi böyle kurdu. *** “Dünya, 5’ten büyüktür” ne demek, Bunu söyleyebilmek nasıl bir yürek istiyor, Şimdi anlayabildik mi… Devam edelim… Peki, bu sistemin yıkılması mümkün mü? ***   Dünya, 5’ten büyük olur mu?ABD imparatorluğu çöküyor   Bu benim iddiam değil, ABD Savunma Bakanlığı ‘Pentagon’un tespiti. Washington’u endişelendiren bir rapor yayınladılar. Başlığı; Tehlikeyi bilerek: Liderlik sonrası dünya düzeninde risk analizi. Araştırmayı ABD Ordusu Savaş Üniversitesine bağlı bir grup muvazzaf ve emekli subay yapmış. Görüşleri şöyle; “2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD öncülüğünde kurulan uluslararası düzen zayıflıyor, hatta yıkılıyor.ABD bu düzen içerisindeki liderliğini kaybediyor.Yani Amerikan imparatorluğu çöküyor…” *** Rapordaki analizler, ABD’nin çöküşündeki en önemli etkenlerden birinin, ‘otoriteye direniş’ olduğunu gösteriyor. Uluslararası düzen evriliyor, ABD bunu engelleyemiyor. ‘Bu, Rusya ve Çin tehdidinden daha büyük risk’ denilen raporda, Washington’a tavsiyeler de var. -Daha fazla istihbarat faaliyeti, -Algıların stratejik olarak maniple edilmesi (yani algı operasyonu ve propaganda) -Psikolojik savaş, -Daha fazla askerî yayılmacılık.   Görünen o ki, ABD’de yokuş aşağı iniş başladı. Dünya 5’ten büyük olacak mı? Tahmin için çok erken… Çünkü her şey yeni başladı…   *****   Operasyoncular boş durmuyor...   Defalarca yazdım… Yine yazacağım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne saldırı planı ‘çok büyük hesap’tı. Bertaraf edilince, üstüne yattılar. Amacın CHP konvoyuna saldırı olduğunu bizzat Kayseri Valisi Süleyman Kamçı açıkladı. Siz hiç CHP’li bir yöneticinin bu provokasyonu önleyenlere teşekkür ettiğini falan duydunuz mu? Cumhuriyet gazetesi, her gün manşetten verdiği yürüyüşü hedef alan DEAŞ teröristlerinin yakalanmasında haber değeri bile görmedi (!) Böyle önemli bir operasyona tek satır yer vermedi. Allah muhafaza, AK Parti flamaları ile doldurulan DEAŞ minibüsü birkaç kişiyi ezse kıyameti koparacak Hürriyet’i, Posta’sı…Tehlike önlenince neredeyse hiç üzerinde durmadılar… *** Bu badire ucuz atlatıldı, peşine Büyükada patladı. Aktivist kılıklı ajanlar ve yerli iş birlikçileri, sözde adalet yürüyüşü ile eş zamanlı planlar için toplanmışlardı. Hepsi, bilgisayarlarındaki delillerle suçüstü basıldı. Almanya hükûmeti ayağa kalktı, ajanlarını kurtarmaya çalıştı. Oysa her şey belgeli, ispatlıydı. Bilgisayar notlarında “Adalet yürüyüşlerini yaymalıyız” yazıyordu. Amaç; provokatif eylemlerle toplumun sinir uçlarına dokunmak ve kitlesel olayları artırmaktı. *** Sobelenmek de ajanları durdurmadı. Hemen arkasından Şişli’de bir kadının kıyafetine müdahale patladı. CHP konvoyuna saldırının önlenmesini pas geçenler, Büyükada casuslarını ‘aktivist’ diye pompalayanlar, Maçka Parkı’ndaki provokasyonu birinci sayfalarından indirmedi. Kimsenin kıyafetine karışılmayan bu ülkede, “Kıyafetime karışma” bahanesiyle sokaklara çıkıldı, tahrik sosyal medyadan körüklendi. Kadınların öne sürüldüğü bu denemede, seçilen nokta ve yöntem dikkat çekti. Büyükada belgelerinde yer aldığı şekilde, LGBT oradaydı… Yine belgelerde planlandığı gibi, adres Kadıköy’dü. Elbette, Hürriyet ve Posta da görevini kusursuz yaptı. Çünkü Büyükada belgelerinde, destek istenecek medya mensupları da vardı. Hem de isim isim… Ateşi körüklemeye çalışanlar, “Provokasyon amaçlanmış olabilir mi?” diye sorgulamadı. Tıpkı, Siverek’te buram buram tahrik kokan Atatürk heykeline saldırıda olduğu gibi… *** Halkımız eskiye nazaran çok daha duyarlı ve dikkatli… Şalvarlı, sarıklı meczubu görür görmez filmi anladı… Sosyal medya bunun apaçık tezgâh olduğu yorumlarıyla yıkıldı. Ertesi gün, yukarıda bahsettiğim gazetelerin hepsi, bu haberi birinci sayfalarından büyüterek, “Atatürk’e saldırı” diye yayınladı. Ne bir şüphe emaresi, ne provokasyon uyarısı… Çok övündükleri Yazı İşleri, kibirli yazarları, vatandaşın bir bakışta çözdüğü tezgâhı görememiş miydi? Yoksa…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.