Fikrimizi söyleyelim ama, güveni zedelemeden

A -
A +
Yeni Türkiye sisteminin hayata geçeceği 2019 seçimleri yaklaşıyor…
Normal takvim işlerse önümüzdeki bir yılda yapılacak hamleler, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek.
Bu sebeple asla hata yapmamak, gerekirse en radikal tedbirleri almak gerekiyor.
Meselâ, ‘metal yorgunluğu’ tartışmaları sürerken bana sorsaydınız;
  • Erdoğan, yıpranmış AK Parti’yi kapatıp yeni parti kurmalı mı?
Hiç düşünmeden “Evet” derdim.
Tıpkı Özal’ın ANAP’ı çöpe atıp, yeni parti kurma isteği gibi…
Özellikle mahalli seçimlerde AK Parti’nin zaafa düşmemesi için bunun masaya yatırılmasını önerirdim.
Oysa bugün…
El çektirilen belediye başkanları, MHP ile ittifak, yerli silahların Afrin’de getirdiği başarı, bence karamsar tabloyu büyük oranda dağıttı.
Seçime kadar daha hangi hamlelerin geleceğini de bilmiyoruz üstelik.
             ***
Bugün cevap aradığımız soru ise; Kasım 2019’daki genel seçimlerin, Mart’ta yapılacak mahalli seçimlerin öncesine alınıp alınmayacağı.
Şahsen, her şeye rağmen temkinli olunmasını, yani genel seçimin erkene alınmasını savunanlardanım.
Bana kalsa, burası Türkiye, bir-bir buçuk yıl da çok uzun zaman…
“16 Nisan referandumunu hatırlayın…
Darbeden hemen sonra sandık kurulsa en az yüzde 80 çıkacağı öngörülen ‘Evet’ oranı, dokuz ay sonra yüzde 51’e düştü” derim.
Dokunulmayan metal yorgunlarını, menfaati uğruna partinin adını kirletenleri sorgularım…
Erdoğan’ın seçileceğinden elbette şüphe etmem ama…
MHP’nin desteğiyle bugünkü tabloda görülen en az yüzde 60’la koltuğa oturmasını, Türkiye’nin bu eşiği rahat bir şekilde aşmasını isterim.
Fakat, unutmamak lazım ki, liderlerin ellerindeki bilgi ve verilere sahip olmadığımız için yine yanılıyor olabilirim.
             ***
Eskilerin güzel bir sözü var; açık yaraya kurt düşmez, diye…
Biz fikirlerimizi söyleriz…
Ama, ne badireleri başarıyla atlatmış, ülkemizi nereden nereye sıçratmış bir lidere güvenmek de boynumuzun borcu…
Eksikleri, hataları açık yüreklilikle konuşuruz, lakin bunu asla kırgınlığa yol açacak biçime dönüştürmeyiz.
Çünkü güven ortadan kalkarsa geriye bir şey kalmaz…
Hele ki böylesine hassas bir süreçte…
             ***
Daha önce çok yazdık, yine yazalım…
Recep Tayyip Erdoğan, gücünü ‘samimiyet’ten alan bir lider…
Millete karşı asla politik davranmıyor.
Yaptıklarını nasıl anlatıyorsa, yapamadıklarını da açık yüreklilikle herkesin önünde dile getiriyor.
Hiçbir şeyi -mış gibi- yapmıyor.
Ya yapıyor veya ‘yapamadım’ diyor.
Hata ettiyse de üstünü kapatmıyor, “Rabbim ve milletim affetsin” diyebiliyor.
Dünyada sorumluluk duyduğu tek makam olarak, milleti biliyor.
Doğru bildiği neyse var gücüyle dile getiriyor.
Sonuç yanlış çıkarsa da, “Yanlış yaptım” diyor.
             ***
Bu sebepledir ki, AK Parti’ye bugüne kadar yüzde 50 oyu aldıran, Recep Tayyip Erdoğan ismiydi…
Vatandaş çoğu zaman bakana, milletvekiline, belediye başkanına, valiye, hatta memura kızdı…
Sırf bu yüzden AK Parti’ye sağlam bir ders vermek istedi ama, Erdoğan’ın hatırına yapmadı.
Seçmen, partiye değil, hep lidere baktı.
Bunun da bir tek sebebi vardı; Erdoğan’a duyulan güven…
Cumhurbaşkanı’nın bu hassasiyeti sürdüreceğinden, milleti ile arasındaki güveni sarsacak hiçbir adımı atmayacağından adım kadar eminim.
             ***
Şimdi buradan hassas bir mevzuya gireceğim…
Yapılan düzeltmeye rağmen, anlaşılan o ki ‘dini güncelleme’ meselesi kafalarda soru işareti bıraktı…
Hakkınız var…
Ama şunu biliyoruz ki, bizim bunca yıldır tanıdığımız Recep Tayyip Erdoğan, her şeyden önce samimi, iyi niyetli bir insan…
Bu ihlasından dolayıdır ki, geçmişte yaptığı, kendisinin de ifade ettiği birçok yanlışın sonu hayra çıktı.
Bakın, şimdi de Türkiye’de bugüne kadar kapağı açılmamış ‘selefilik tehlikesi’ gibi meseleler konuşulmaya başlandı.
Durun bakalım…
İnancım o ki bundan da bir hayr çıkacak.
 
 
 
***************
 
İyi ki varsın MHP, iyi ki varsın Bahçeli
 
Bu başlığı bilerek attım…
Çünkü ‘iyi’lik lafla değil, icraatla oluyor.
Hainlerin yapacağı darbeye umut bağlayıp, “15 Temmuz’da Başbakan olacağım” diyenler değil iyi olanlar…
Hainlere meydan okuyup, Türkiye’nin karanlık çukurlara yuvarlanmasını engelleyenlerdir iyiler…
Üst aklın hizmetine girenler değil…
Afrin’de üst aklın oyunlarını bozan kahramanlardır iyiler…
             ***
Gezi’de polis araçlarını tekmeleyip, “Devletiniz teröristtir” diyen Ahmet Şık’ın tahliyesine sevinen...
“Haksızlık ve hukuksuzluk insanlarımızın yıllarını çalıyor. Sn. Ahmet Şık, aramıza hoş geldiniz” tweeti atan İyi Parti Genel Başkanı, az daha FETÖ’nün oyunlarıyla MHP’nin başına çörekleniyordu.
Çok şükür, bu badirelerin hepsi atlatıldı.
Safralarından kurtulan MHP, bugün 12. Olağan Büyük Kurultayı’nı yapıyor.
Salonda bolca 2023 Marşı’nı dinleyeceğiz.
CHP, HDP ve İyi Parti’ye davet gönderilmemiş.
Kim ne derse desin, isabetli de olmuş.
Herkese anladığı dilden…
Çok iyi günler göreceğiz, çook…
 
 
 
***************
 
Trafikte ceza olmazsa terör başlıyormuş
 
Gözlemim o ki, İstanbul’da 15 Temmuz’dan sonra denetimler gevşetildi.
Emniyet şeritlerinde, kavşaklardaki EDS’ler kapatıldı, cezalar olabildiğince azaltıldı.
Polis çevirmesi, İstanbul’da nadir rastlanan bir şey oldu.
Darbenin oluşturduğu toplum psikolojisinden midir bilmem, birkaç hafta İstanbullu sürücüler birbirine olabildiğince saygılı davrandı.
Sonra herkesin içindeki canavar yeniden ortaya çıktı.
Trafikte kuralsızlık, gırla gitti.
Arabasını adam gibi süren vatandaş saatlerce çile çekerken, birileri âdeta terör estirdi.
En öne dalmak için trafiği aksatanları mı ararsınız, makas ata ata milletin canıyla oynayanları mı…
Kanaatim o ki, vatandaş cezalardan çok şikâyet ettiği için, başıbozukluğun, kanunsuzluğun nelere yol açtığı iyice gösterildi.
Ve sonunda EDS’ler yeniden aktif hâle getirildi, trafik polisleri birçok yerde denetimleri yoğunlaştırdı.
Cezalara çokça karşı çıkan biri olarak, bu durum beni bile memnun etti.
 
 
 
****************
 
Taşeronlar da yatışa geçtiyse…
 
Düzenleme henüz yürürlüğe girmemişti…
Davetlisi olduğum bir belediye başkanı dedi ki;
  • Kendi işçilerimize 10 günde yaptırabildiğimiz bir işi taşeronlar üç günde hallediyordu. Taşerona zaten bu yüzden ihtiyaç duyuyorduk. Şimdi kadroya geçeceklerini öğrendiler, onlar da işi sallamaya başladı. Niye? İşsiz kalma korkusu bitiyor. Ne yapacağız, bilmiyorum…
Tekrar görüştüğümde aynı başkana durumu soracağım.
Gerçekten sonucu merak ediyorum.
Öğrendiğimde mutlaka sizinle de paylaşacağım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.