"Parayı betona gömdüler" diyordunuz!

A -
A +
31 Mart seçimleri öncesi vaat yarışı var.
Hele de büyük şehirlerde...
Projeler havada uçuşuyor.
AK Parti bir diyorsa CHP iki demenin derdinde.
Şu kadar kilometre metro, şu kadar yeni yol, bilmem kaç tane spor kompleksi, otoparklar, yeşil yollar...
Saymakla bitmiyor.
Tamam, AK Parti’yi anladık da...
Size ne oluyor ey CHP, ey malum ittifak!
Daha yakın zamanda AK Parti’yi “Parayı yola, köprüye, tünellere, barajlara, hülasa betona gömdüler” diye eleştiren siz değil miydiniz?
Yüksek hızlı treni, havaalanlarını, köprüleri gereksiz bulan, göreve geldiğinde çivi dahi çakmayacağını söyleyen sizler ne oldu da fikir değiştirdiniz?
Hani bunlar gereksizdi, hani parayı çöpe atmaktı?
Şimdi hangi gerekçeyle proje açıklıyorsunuz?
Anlatsanız da bilsek ne değişmiş!..
 
 
****************
 
Vaatler tamam da...
 
Bol kesen sallayan kaç aday vaatlerinin kaynağını açıklıyor?
Yol yapacaksanız istimlak var...
Geniş parklar yapacaksanız yine öyle...
Metro az buz maliyet değil.
İşte İzmir örneği.
CHP’li Büyükşehir Belediyesinin yapamadığı projeye hükûmet el attı da tamamlanabildi.
Bir CHP’li başkan ilk defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti, gördüğü desteğin hakkını teslim etti.
Keza Ankara’da da devlet el atınca vatandaş metroya kavuşabildi.
Hâl böyle iken...
Hele İstanbul’u düşünün...
TEM ve E-5 arasında alternatif üçüncü yol, koca metropolü ağlarla ören yeni metro güzergâhları, kapanan derelerin yeniden açılması ve onlarca kilometrelik yeşil hatların şehre kazandırılması gibi...
Bunlar, açıklanan vaatlerin sadece bir kısmı ve hepsi büyük iş...
Peki, nasıl yapacaksınız?
Hesabını yaptınız mı?
Bu soruyu geçenlerde Binali Yıldırım Bey'in ekibine sordum, bilmediğim pek çok şeyi anlattılar.
Meğer 300 kişilik bir mühendis grubu, daha Binali Bey'in adaylığı açıklanmadan çok önce bu projelerin etütlerine çalışmaya başlamış.
Hangi proje nerelerden geçiyor, ne kadar istimlak gerekiyor, bunların durumu ne, maliyeti ne kadar, İBB kaynaklarından bu nasıl karşılanacak, hepsi tamamlanmış, kamuoyuna öyle açıklanmış.
Projelerin hepsi yarın start verilebilir durumdaymış.
Binali Bey'in de mühendis ve nasıl bir proje adamı olduğu herkesçe malum.
Sözün özü; hiçbir başarı tesadüfle olmuyormuş.
 
 
*************
 
AK Parti’yi cezalandırırken...
 
Diğerlerini neyin karşılığında ödüllendireceksin?
Bu, üzerinde hiç durulmayan mevzu.
Seçmen kızgın, eyvallah...
AK Parti’ye ders vermek istiyor, eyvallah.
Tamam, AK Parti’yi cezalandırmak isteyebilirsin.
Peki, ne yapacaksın?
Diğer partinin adayına oy vereceksen, ötekini ödüllendirmenin de gerekçesi olmalı.
O partinin 1 Nisan’dan sonra ne yapacağını biliyor ve kabulleniyorsan mesele yok, senin tercihin.
Buna kimsenin söz söyleme hakkı yok.
Fakat “Sandığa gitmem, onlara da vermem, AK Parti’ye de” diyorsan kazın ayağı öyle değil.
Oy kullanmayarak mesuliyetten kimse kurtulamaz.
Unutan, sandığa gitmeyenlerin sebep olduğu 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası verilen şehitlerin sayısına ve isimlerine baksın.
 
 
****************
 
Adı İYİ, ruhu FETÖ
 
Darbe öncesi “15 Temmuz’da Başbakan olacağım” diyen Meral Akşener’in partisinin yeni reklam filmini izlediniz mi?
Tutuklamalara karşı direniş mesajları ile dolu reklamın sözlerinde en çok vurgulanan nakarat şu; “Ben hâlâ yürüyorum, bak karşındayım, daha yolun başındayım.” 
Filmde öyle bir mağduriyet tablosu çizilmiş ki, zannedersiniz FETÖ, Gezi darbesi denememiş, 15 Temmuz darbesine kalkışıp 250 vatandaşımızı ve polisimizi şehit etmemiş de durduk yere tutuklamalar yapılıyormuş.
                  ***
FETÖ’nün hâlâ diri olduğunu ve karşımızda durduğunu biliyoruz, bunu göstermek için film çekmeye gerek yoktu.
İyi ama problem şu;
Bir seçim arifesinde, aleyhine olacağı hâlde “Meral Apla” bu kadar açık FETÖ mesajı vermeyi neden ister?
FETÖ’cülükle suçladığında ise niye inkâr etmeye kalkar?
Bunlar beka meselesini gösterirken, ‘Beka’ dendiğinde niye burun kıvırır?
Sonra da “Bizi teröristlikle suçluyorlar” diye neden dert yanar?
Anlayan varsa beri gelsin.
 
 
*******************
 
Çinlinin beka uyarısı
 
İki gündür yerli Davos’umuz Uludağ Ekonomi Zirvesi’ndeydim.
Zirvede yerli ve yabancı 110 iş adamı, CEO, genel müdür, siyasetçi ve bürokrat konuştu, önemli bilgiler paylaştı.
En önemli başlık; dijitalleşmeydi ve “Dünya nereye gidiyor?” sorusuna cevap arandı.
Dijitalleşmede acı gerçeği Çinli CEO Shaun Rein yüzümüze çarptı ve Türkiye’yi küçük ülkeler arasında saydı.
Dahası, ABD ve Çin arasındaki güç mücadelesinin sonucunu dijitalleşmenin belirleyeceğini söyledi ve Türkiye gibi pek çok ülkenin ya Çin’den yahut ABD’den yana olmak zorunda kaldığını anlatarak aslında beka meselemizin temelindeki noktaya işaret etti.
Elbette dolar krizi de konuşuldu zirvede.
En önemli tespiti iş adamı Abdülkadir Konukoğlu yaptı.
Türkiye’nin çok badireler atlattığına, bugünleri de aşacağına vurgu yaptı ama şu uyarısı önemliydi;
Bizi yıksa yıksa dedikodu yıkar!
Hülasa, âlem dijitalleşme, yeni fırsatlar ve güç mücadeleleri ile uğraşırken, biz hâlâ içimizdeki terör örgütleri, onların siyasetteki sözcüleri ve ekonomimiz üzerindeki algı operasyonları ile boğuşuyor ve ciddi vakit kaybediyoruz.
Büyük fotoğraftaki acı gerçeği ise elin Çinlisi yüzümüze vuruyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.