Suriyeli meselesine çekidüzen

A -
A +
İstanbul’da resmî rakamlara göre 547 bin 479 kayıtlı Suriyeli bulunmakta. Yaklaşık 200 bin de kayıtsız göçmenin bulunduğunu varsayarsak, bu sayı 800 bine yaklaşmakta. İkinci sırada 443 bin 290 göçmenle Gaziantep, üçüncü sırada ise 430 bin 537 kişiyle Şanlıurfa var. En çok Suriyeliyi ağırlayan İstanbul’un yeni valisi Ali Yerlikaya’nın bir önceki görev yeri Gaziantep’ti biliyorsunuz. Vali Yerlikaya, geçtiğimiz yıl sonunda İstanbul’a tayin edilirken, Gaziantep’te ‘göç düzeni’ni sağlamakta elde ettiği başarı en önemli kriterdi.            *** Bunu neden anlattım? İçişleri Bakanlığı, Türkiye’nin en büyük ve en önemli şehri İstanbul’da göçmen meselesine çekidüzen vermek için tedbirlerini artırdı. Valilik, kaydı İstanbul’da olmayan yabancılara, geldikleri şehirlere dönmeleri için 20 Ağustos’a kadar süre tanıdı. Bu tarihe kadar dönmeyenlerin, kolluk kuvvetleri tarafından o illere nakledilecekleri açıklandı. Bunu doğrudan 31 Mart ve 23 Haziran seçim sonuçlarına bağlayanlar, hatta “Bakın gördünüz mü? Muhalefet Suriyeliler meselesine yüklenince savunmaya geçiyordunuz. Şimdi aynı görüşü kendiniz savunuyorsunuz” diyenler var… Oysa, Vali Yerlikaya’nın İstanbul’a atanması, bu yöndeki tedbirlerin çok önceden başladığının göstergesiydi. Nitekim 2016 yılından bu yana İstanbul’a zaten yeni göçmen kaydı yapılmamaktaydı. Kayıtsız göçmenlerin İstanbul’a girişi olabildiğince önlenmeye çalışılıyor, pek çoğu geldikleri şehre gönderiliyordu. Dahası, kayıtlı göçmenler bile Suriye’de Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu’nun denetimindeki bölgelere dönüşe teşvik ediliyor, otobüsler dolusu Suriyeli, davullu-zurnalı törenlerle uğurlanıyordu. Bu tedbirler alınmamış gibi, sadece seçim kaybedince meselenin üzerinde durulduğu haksız bir itham. Hele ki, Suriyelilere yemek bile vermeyip, topunu Esad’ın kucağına yollamak isteyen CHP zihniyeti ile bir tutmak, çok daha büyük ahlaksızlık. Mesele Suriyelileri katil Esad’ın insafına terk etmek değildir, Türkiye bunu asla yapmayacaktır. Amaç, sadece başıbozukluğu gidermek, herkesi kayıtlı olduğu şehirde tutmak, kaydı olmayanları kamplara yerleştirmek, bilahare bu nüfusu Suriye’de oluşturulan ve oluşturulacak olan güvenli alanlara taşımaktır. CHP ve avaneleri bu goygoyu bıraksın da, yüz binlerce mültecinin geri dönüşünü sağlayan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarına neden karşı çıktığının cevabını versin önce… Bakın, o bölgelere şimdiden 320 bine yakın Suriyeli döndü. Fırat’ın doğusuna girip, terör koridorunu paramparça ettiğimizde asıl dönüş o zaman yaşanacak. Bakalım o gün geldiğinde CHP ve müttefikleri ne yapacak? Bir seçim malzemesi ellerinden gideceği için “Bırakın kalsınlar” derler mi acaba?     **********   Başkanlık…   Bakın, seçim atmosferinden çıktığımız şu son bir ayda bile neler oldu. Başkan Erdoğan G-20 zirvesine katıldı, ABD Başkanı Trump S-400 meselesinde geri adım attı. Akabinde S-400’ler Ankara’ya taşınmaya başladı, bu defa F-35 gerilimi patladı. ABD’li senatörlerin baskısına rağmen tamamen iptal edilmedi ama, Türkiye’ye F-35 satışı en az Mart 2020’ye kadar askıya alındı. O muhtemelen daha da uzayacaktır, çünkü Türkiye’nin S-400’leri tamamen kurması Nisan 2020’yi bulacak. Ağızlarındaki baklayı çıkardılar, “Hiç değilse kurup faaliyete sokmayın” diyorlar. Oysa, Başkan Erdoğan, ABD’den önce FETÖ’cüler ve CHP’lilerin dillendirdiği bu talebin de cevabını vermiş, “Laf olsun diye almadık. Aktif olacak” demişti. Belli ki son ana kadar engellemeye çalışacaklar ama nafile çaba… Hele ki, Türkiye F-35’ler için de restini çekip, “Alternatiflerine bakacağız” demişken.            *** Bitti mi? Elbette hayır… Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de yöneltilen tehditlere karşı verilen ‘Maraş bölgesini açma’ cevabı… Rusya’nın Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de iş birliği teklifi… Öbür taraftan, Irak’ta Kandil’i bitme noktasına getiren Pençe Harekâtı… Suriye’nin doğusuna operasyon için yapılan son hazırlıklar… Erbil’de diplomatımızı şehit eden teröristlerin alayının tek tek avlanıp, cezalarının kesilmesi… Ve bu arada ABD’li heyetlerin Ankara’yı oyalayarak, güvenli bölgeyi sabote etme çabaları… Başkan Erdoğan’ın sağlam iradesiyle iyice çıkmaza giren ABD’nin kıvranmaları… Trump’ın, ‘sert yaptırımlar’ isteyen senatörlere karşı, Türkiye’yi tamamen kaybetmemek için gösterdiği gayret… Ve ekonomimiz üzerinde oynanan oyunları tersine çeviren ilk hamle; Merkez Bankası’nın faiz indirimi. Dövizin yükseleceğini umanların hayal kırıklıkları, toparlanan piyasalar… Hülasa… Devasa problemler karşısında kararlı, emin adımlarla ilerleyen Türkiye. Seçimden bu yana böylesine önemli bir gündem yoğunluğunda muhalefet ne yaptı derseniz… Onlar dinlenmekte!.. Genel başkanları da ara sıra çıkıp, Türkiye için bunca şeyle boğuşan Başkan’ı ‘tek adamlıkla’ falan itham edip, yıpratma derdinde!..     ***************   Bambaşka bir AK Parti   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 seçimleri öncesi vaadi bu oldu… Yeni parti hayali kuranlara, yerel seçimden elde ettikleri umutla AK Parti’yi yıkmaya heveslenenlere ‘Biz daha ölmedik’ mesajıydı aslında. İl başkanları ile toplantıda kongre sürecini başlatan Erdoğan, toplumda heyecana yol açan şu cümleleri kurdu; “AK Parti Türkiye’nin partisidir.Sokağın havası teşkilatlara daha çok yansıyacak.Şahsiyetli, söyleyecek sözü olan kadrolarla AK Parti ailesi genişleyecek.Dört yıl sonraki seçimlerde milletin karşısına ilk günkü heyecanıyla ve 22 yıllık tecrübesiyle bambaşka bir AK Parti olarak çıkacağız.İhanet içinde olanlar ise bu işin bedelini ağır ödeyecekler.”            *** Böylesine iddialı bir çıkışı, Erdoğan tecrübesine sahip bir siyasetçi boşuna yapmaz. Sonrasında hayal kırıklığına yol açarsa nasıl sonuçlanacağını bilir. Bu kadar kendinden emin cümlelerle kamuoyunun karşısına çıktığına göre, altyapısı hazır demektir… Benim aldığım en önemli izlenim, geçmişte olduğu gibi, daha geniş kitlelere kucak açılacağı. Belki de Türkiye İttifakı söylemi bunun ilk işaretiydi. Görelim bakalım neler olacak.     ***********   Biraz mola…   Türkiye’de zaman baş döndüren bir gündemle ilerlerken, biz gazetecilerin de işi hiç kolay olmuyor. Şikâyetçi değiliz çok şükür, ülkemize, milletimize ve elbette okuyucularımıza bir fayda sağlayabiliyorsak ne mutlu bize. Lakin ailevi sorumluluklarımız da var, bu yoğunlukta onlara yeterince vakit ayıramıyoruz. Müsaadeniz olursa bayrama kadar çoluk-çocuğumuzla zaman geçirelim, bu arada dinlenip enerji depolayalım. Kısmetse bayram sonrasında tekrar görüşmek dileğiyle…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.