Yengeç yürüyüşü

Aristophanes’in, içinden çıkmaya zorlandığınız durumlarda mevzuyu tek cümlede özetleyen sözü.

CHP’ye de cuk oturan bir laf…

***

Yalanı o kadar rahat söylüyorlar ki, sanki fıtratlarında var.

Düşünün, bu konularda mahir Rahmi Turan bile çaresiz kaldı karşılarında.

AK Parti’ye desteksiz sallamak kolaydı...

‘Külliye’de görüşme’ yalanı CHP’yi karıştırınca fena çuvalladı, özür üstüne özür, pişmanlık üzerine pişmanlık bildirmek zorunda kaldı.

Oysa bakın Kemal Kılıçdaroğlu öyle mi?

Kurguladığı oyunu daha ilk gün gazetemiz sobelediğinde ne kadar rahat ve umarsızdı…

FOX’ta İsmail Küçükkaya’nın sorularına ve Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevaplara bakın;

- İki teori var bu konuda; Biri Cumhuriyet gazetesinde, diğeri Türkiye gazetesinde. Cumhuriyet bunu “Saray’ın Entrikası” diye vermiş, Türkiye gazetesi ise “Kemal Bey’in İnce Hesabı” diyor. Rahmi Turan’ın yazısının sizin tezgâhınız olduğunu yazıyor. Hangisi doğru sizce?

- Efendim havuzu bırakalım. Benim için çok önemli değil. (Bizim gazeteyi kastediyor. 50 yıldır yayın yapan, sahibi hiç değişmemiş bir gazeteye attığı iftiraya bakın…) Madem bu konu çok önemli, Erdoğan niye bu konuda konuşmuyor? Erdoğan desin ki ‘Böyle bir şey yok. Ben kimseyle görüşmedim, konuşmadım.’ Niye demiyor? Erdoğan’a soruyorum, bu haber doğru mudur, yanlış mı? Her konuda konuşuyor, buna niye sesi çıkmıyor? Bütün medya, siyaset dünyasını ilgilendiriyor. Tek susan Erdoğan.

***

Sonra neler oldu biliyorsunuz?

Erdoğan resti çekince ışığa yakalanmış tavşan gibi kalakaldı ortada.

O gün hem Cumhurbaşkanı’na, hem gazetemize çamur atan Kılıçdaroğlu’nun tezgâhını dün Ankara temsilcimiz Batuhan Yaşar daha detaylı ifşa etti.

Bay Kemal, bu yalanı yandaşlarına servis etsin diye yardımcısı Bülent Kuşoğlu’na talimat vermiş, o da Talat Atilla’ya aktarmış.

Atilla birkaç CHP borazanı köşe yazarına servis yapmış, zokayı Rahmi Turan yutmuş.

Şimdi çözülmesi gereken tek soru kaldı; Kılıçdaroğlu’na bu yalanı kimin üflediği ya da ‘bir şekilde’ söylettiği!..

Elbette yine tahmin edebiliyoruz önceki tecrübelere binaen…

Ülkemizde yerleşik karanlık örgütleri yöneten üst aklın ürettiği her yalanı geçmişte avazı çıktığı kadar Meclis kürsülerinden, ekranlarından dillendiren yine Kemal Efendi değil miydi?

***

Şuraya dikkatinizi çekiyorum;

Bu operasyonun hedefindeki asıl kişi, Muharrem İnce’ydi.

Operasyonla önü açılacak asıl kişi ise Kemal Kılıçdaroğlu değildi.

Muharrem İnce, delege ağırlığında gücünü sağlamlaştıran, özellikle son yerel seçimlerde istediğini alan Kemal Kılıçdaroğlu’nu nisan ayındaki kurultayda zaten deviremezdi.

O zaman Kılıçdaroğlu’na bu yalanı kim, nasıl ve neden söyletti?

Zurnanın zırt dediği yere geldiğimizden olsa gerek, İnce susma kararı almış.

“Kurultaya dönük hiçbir faaliyetim yoktur. Asıl hedef ben değil, Sayın Genel Başkan’ın kendisi” falan diyor hatta.

Utanmasa “Beni mağdur edenleri üzdüğüm için özür diliyorum” bile diyecek.

Anlaşılan, tehdit büyük…

Hesaplar da…

Kılıçdaroğlu’na ‘bir başkasını parlatmak için’ yalan söyleten güç, İnce’ye de “Otur oturduğun yere, yoksa…” demiş.

Bunun başka türlü izahı olamaz.

Elbette başka dikkat çeken noktalar da var.

Yalanı dillendiren gazete de mevzunun üstünü kapatmak için yarım sayfa manşet atıp, “N’olur, yapmayın etmeyin artık. Şu işi kapatın” demeye getiriyor.

E hani Kılıçdaroğlu “Bu konu bütün medya ve siyaset dünyasını ilgilendiriyor. Tek susan Erdoğan” diyordu.

Madem bütün medyayı, siyaseti ilgilendiriyor, niye üstüne gitmiyorsunuz?

***

Gördün mü Kemal Bey, bu ülkede gazeteciliği gerçekte kimlerin yaptığını?

‘Kontrollü darbe’ yalanını dillendirdiğin toplantıda bile karşına dikilip “Ne demek istiyorsunuz? Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?” diye soran bizdik, biz…

Bugünkü tabloya da, CHP’nin tarihi yalanlar üzerine kurulu olduğu için şaşırmıyor, sadece bıkmadan usanmadan entrikalarınızla toplumu zehirlemenizin, ülkemize zarar vermenizin önüne geçmeye çalışıyoruz, o kadar…

Fakat, ne yaparsak yapalım, yengece doğru yürümeyi öğretemeyeceğimizi de biliyoruz.