Yalılar, villalar, köşkler, çiftlikler ve terbiyesizler...

A -
A +
Müsaadesini almadığım için ismini yazmayayım...
Ünlü bir haber ve program sunucusunun eşi, kıymetli bir gazeteci ağabeyimiz kısa süre birlikte çalıştıktan sonra şöyle demişti;
- Burada sizin gibi gazeteciler, televizyoncular olduğunu bilmiyordum. Testerenin ikiye böldüğü ağaç gibi düşün olanları. Karşıya düşenler uçuk paralar kazanıyor, Boğaz'da yalılarda, köşklerde oturuyor. Sen maalesef bu tarafa düşmüşsün, talihsizliğin bu olmuş.
           ***
Bu konuşma 15-16 yıl önce TGRT Haber'de geçmişti.
'Karşı taraf' ile kastettiği yer o günlerde tam olarak neresiydi bilmiyordum ama...
Bunu hiçbir zaman talihsizlik görmüyor, aksine şükrediyordum.
Hâlâ da öyleyim.
Lakin, o meslek büyüğümüzün söylediği doğrudur.
Villalar, köşkler, yatlar, en pahalı şaraplar, Avrupa'daki ciks mekânlar onların konusudur.
Otomobili, koleksiyon düzeyinde konuşurlar sadece.
Ha! Bir de şarabın yanında yemek tarifi yapmaya bayılırlar.
Neyse...
Yalılar, villalar, köşkler, çiftlikler ve terbiyesizler...
           ***
Helalinden kazanıp, hakka hukuka uydukça gerisi bizi ilgilendirmez.
Biz onlar gibi çirkeflik etmez, mallarının mülklerinin lafını bile yapmaz, "Allah daha çok versin" der geçeriz.
Fakat iş öyle değil.
Her yazılarında, televizyonda her konuştuklarında 'dürüstlük abidesi kesilen' tiplerin skandallar zincirini izliyoruz günlerdir.
Önce Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum'daki kaçak villası ortaya çıktı.
Villa dediysek, öyle böyle değil.
Kaçak yapılaşma ile uzatıla uzatıla sahile inmiş.
Meğer bu beyefendi, kaçak villakondusu için bir de çok eleştirdiği imar affına başvurmuş, iyi mi?
Yıkım kararı alındı ama mahkeme yoluyla şimdilik önünü aldırdı 'yüksek dürüstlük abidesi' CHP gazetecisi.
           ***
Tam CHP belediyesinin, mahkeme kararı beklercesine ağır aksak ilerlettiği gönülsüz yıkıma odaklanıyorduk ki, bu defa firari Can Dündar'ın Bodrum'daki villası ortaya çıkmasın mı?
Şu işe bak!
Yılmaz Özdil gibi Can dostu da Hazine arazisini işgal etmiş, duvarı sınırından 27 metre öteye çekmiş.
Bunun 2009 yılından bugüne kadar niye tespit edilmediği bir başka vak'a...
Yılmaz Özdil'in villası 4,5 milyon, Can Dündar'ınki ise 5 milyon lira.
Dün firari Dündar'ın villasına 148 bin lira ceza kesilmiş.
Onlar için para sanki!..
Adam, sadece ülkesini sattığı MİT tırı ihanetinin karşılığında FETÖ'den villa satışı dümeniyle 3,5 milyon lira götürmüştü, hatırlayanınız var mı?
Bunlar böyle işte!..
Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.
Namuslu namussuz filmi gibi oldu ortalık.
Bari çenenizi tutun da başkalarına namus satmayın.
Terbiyesiz, utanmazlar!
Yalılar, villalar, köşkler, çiftlikler ve terbiyesizler...   **********   Kofti Osmanlıcılık...   CHP'nin Osmanlı düşmanlığını anlarız, çünkü varlık sebebi bu. İttihat-Terakki'nin mirası neticede. Çanakkale'de 250 bin şehit vermişiz, büyük bir zafer kazanmışız mesela. Ama iki yıl sonra İstanbul işgal edilmiş... Çünkü İttihatçılar yolu açmış. Kimse de sormuyor ki, zafer kazandıysak niye işgal edildik? Hem Allah aşkına söyleyin; İsmet İnönü mü daha fazla İngiliz, Sultan Vahidettin mi? Bunlar, bir Yunan'a duyduğu sempatinin yarısını ülkesindeki muhafazâkara besler mi? CHP ile ilgili konuşacak çok şeyimiz var, o belli de, benim lafım milliyetçi-muhafazakâr kesime. Lafa gelince Malazgirt'ten başlıyor, Selçuklu ve Osmanlı ile coşuyoruz da... Sultan Alparslan'dan başlayarak, Türk'ün davası neydi, ne kadar biliyor ve yaşıyoruz?            *** İddia ederim, bugün sadece dinimizi, ibadetlerimizi Selçuklu'ya, Osmanlı'ya tam uygun hâle getirmeye kalkışsak en çok bu kesimden ciyaklayanlar çıkacak. Niye biliyor musunuz? Osmanlı'ya Doğu'dan el çektiren İngiliz aklı, bizde de boş durmamış da ondan. Vehhabi Suud ve onun uzantısı selefilik ve Şia içimize ne kadar sızmış, bir araştıralım da ondan sonra yeni Osmanlı rüyaları görelim isterseniz. Davası bilinmeyen ve güdülmeyen Osmanlıcılık, olsa olsa kofti Osmanlıcılık olur.     **********   Geçti mübarek ramazan   Virüs salgını, kıymetini bilmediğimiz nimetleri hatırlattı bize. Ramazan-ı şerif de öyleydi... Mahzun ve mahrum kalan o değil, bizlerdik. Yine de ne güzellikler gördük bu ramazan. Hele gazete olarak öylesine duygulu hadiseler yaşadık ki... Tokatlı Osman Amca gibi, dağıtıcılarımızdan istekte bulunan yaşlılarımız ve minik kardeşlerimizin taleplerini hemen yerine getirdik. Gazetemize abone olan herkese iki kıymetli eseri ramazan hediyesi olarak dağıtmaya başladık, bayrama kadar tamamlayacağız inşallah. Türkiye'nin pek çok yerinde arkadaşlarımız ihtiyaç sahiplerine olabildiğince el uzatmaya, dualarını almaya çalıştı, biliyorum. Şu virüs belası ile uğraşırken, bir lütuf ve ihsan olarak imdadımıza yetişti sanki ramazan. Elbette değerini ve elindeki fırsatı bilene...            *** Önümüzdeki hafta bugün bayram. Rabbim, layıkıyla kavuşanlardan eylesin inşallah.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.