Milleti böyle sindirdiler!

A -
A +
 
Türkiye’de kahir ekseriyetin muhafazakâr olduğu sır değil.
Öyle olmasa CHP’nin kemik oyu yüzde 25’e takılmaz, muhafazakâr adaylarla taklacılık yapmazdı.
AK Parti öncesi bunlara gerek duymazlardı oysa…
Omzu kalabalık paşaları vardı, CHP’nin sadece bir işaretine bakarlardı.
Yargı desen tepeden tırnağa emrindeydi…
Keza sermaye aynı şekilde.
CHP sayesinde az parsellememişlerdi memleketi…
Tak diye istesin, şak diye yaparlardı.
En yakın örneği ise 28 Şubat’tı…
Sendikaları, TÜSİAD’ı, yargıdaki baronları, eğitimden sanat camiasına kadar varan uzantıları…
Askeri saymıyorum bile…
Güç onlardaydı, yükselmek isteyen o tarafa yanaşmalıydı.
Hülasa; muhafazakârlar sadece kuru kalabalıktı onların gözünde, memleket bu efendilerin sultanlığıydı.
Tâ ki 2002’de Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti iktidara gelene dek.
           ***
İki gün sonra 1980 darbesinin 40. yıl dönümü.
Bir aksilik olmazsa, ben de Yassıada’da düzenlenecek programa katılacağım.
Çocuktuk, 1960 ve 1980 darbelerine aklımız ermiyor ama 90’larda benzerini yaşayarak gördük.
28 Şubat postmodern darbesine giden yolda, sadece 1993 yılında olanlar bile eski Türkiye’nin karanlık yüzünün özeti gibiydi.
O yıl olanlara bakın;
Kürt meselesi ile yakından ilgilenen Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’ya bombalı suikast,
Yine Kürt meselesi ile alakalı rapor hazırlayan ANAP’ın gözde bakanlarından Adnan Kahveci’nin şüpheli bir kazada ölümü,
Aynı meselenin çözümü ile uğraşan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi sonucu şehit oluşu,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümü (Naaşında zehir bulundu ama ‘zehirlenerek öldürüldü’ denilemedi),
68 canı yitirdiğimiz Madımak ve Başbağlar katliamları,
Tezkere alan 33 askerimizin şehit edilmesi,
Van’da yakılan otelde 11 vatandaşımızın katledilmesi,
Şırnak Çelik Karakolu baskınında 16 erin şehit edilmesi,
HEP’in kurucularından Mehmet Sincar’ın öldürülmesi,
Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın, emekli binbaşı Cem Ersever’in suikast sonucu şehit edilmesi,
Siirt Şirvan’da çoğu çocuk ve kadın 23, Baykan’da 22, Erzurum Yavi’de köy baskınıyla 35 masumun katledilmesi,
Tunceli Pertek’te 4 öğretmenin şehit edilmesi,
Musevi iş adamı Jack Kamhi’ye suikast girişimi gibi daha neler neler…
O sene iktidarda DYP ile birlikte, CHP’nin uzantısı DSP vardı.
Bir seneyi zor dolduran koalisyonların ardından 1996’da Refahyol iktidara geldi ama onun da akıbetinin 28 Şubat kararlarıyla ne olduğunu biliyorsunuz.
           ***
Eski Türkiye böyle bir şeydi işte…
Karanlık, kirli, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan, vatandaşın sürüm sürüm süründüğü, bunun da kimsenin umurunda olmadığı, otel odalarında yahut iş adamlarının villalarında hükûmetlerin kurulup, hükûmetlerin yıkıldığı bir dönem.
Milletin tercihinin çok fazla önem arz etmediği, kim iktidara gelirse gelsin, en nihayetinde ‘gücü elinde bulunduran’ muktedirlerin, azınlık olmasına karşın seçkin CHP’lilerin dediğinin yapıldığı bir sömürü düzeniydi eski Türkiye.
Tamamen dışa bağımlı ve güdümlü iktidarlar döneminde, kalabalık muhafazakâr kesim ise en büyük ayak bağıydı.
Sandığa gidince Menderes’i, Erbakan’ı, Türkeş’i, Özal’ı falan Başbakan seçiyorlar, sonra bu efendiler onları terbiye etmeye, gerekirse ortadan kaldırmaya yahut darbe ile indirmeye uğraşıyorlardı.
Bunun altyapısını hazırlamak için de Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz gibi tipleri kamuoyu önüne sürüp, ülkenin en büyük yekununu teşkil eden dindarları aşağılamaları ve baskılamaları gerekiyordu.
Başta ordu olmak üzere, devlette ‘mezhepçi’ kadrolaşma hesabı güdenler de, bu kesimle birlikte bol bol kirli kumpasların üzerinde tepiniyordu…
Çünkü işleri kolaylaşıyordu!
           ***
Lafı uzatmayayım…
Bunca şeyi neden anlattım?
Huylu huyundan vazgeçmiyor…
Yıl olmuş 2020, bunlar hâlâ aynı senaryoyu yazıyor.
Ne idüğü belirsiz yeni sahte şeyhler türetip, bu ülkedeki dindarları, milliyetçi muhafazakâr kesimi aşağılamaya, karalamaya devam ediyorlar.
Dilleri öyle uzun ki, kendi ürettikleri sahtekârlar üzerinden bütün İmam Hatip’lilere, aslında bütün dindarlara tacizci, tecavüzcü yaftası yapıştırıyorlar.
Hoşt desek, günahsız hayvanlara hakaret olacak!
Oysa tacizci, tecavüzcü arayan önce kendine baksın…
Geçen hafta, sadece CHP’nin resmî kayıtlara geçen 11 vukuatını sıralamıştım, aynı gün 12’ncisi listeye eklendi.
CHP’li Didim Belediye Başkanı’nın videoları yayınlanan rezaletine, CHP ve ortağı İYİ Partililer bir de utanmadan sahip çıktı.
Lakin kamuoyu, seçilmiş bir başkanın rezaletini, sahte şeyhin kepazeliği kadar konuşmadı.
Neden?
Çünkü sadece azınlık değil, aynı zamanda çığırtkandırlar ve onların sesi hep yüksek çıkar.
Peki buna hak ettiği cevabı verecek olan kimdir?
2002’de olduğu gibi, sessiz kalabalıklar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.