İstanbul Sözleşmesi CHP'li kadınları niye korumadı?

A -
A +
  Hükûmet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla dün gece yarısı İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Beklenen bir karardı, sürpriz olmadı. Avrupa Birliği ülkelerinden Polonya da geçtiğimiz yıl benzer bir sürece girmişti ama, imzacılardan ilk çekilen Türkiye oldu. *** "Bu işte bir bit yeniği var" diyen sadece biz değiliz. Yine AB üyesi 6 üye ülke (Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya, Slovakya) sözleşmeyi yürürlüğe koymadı mesela. AB ile yolları ayıran İngiltere de imzalamayanlar arasında. İmzacı Yunanistan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, İsveç ve Fransa ise sözleşmeye çekince koymuştu. Avrupa Konseyi'nin üyeleri arasında bulunan Rusya da sözleşmeye imza atmayı reddetti. Tuhaf olan şuydu ki, aile değerleri bizim kadar güçlü olmayan toplumlar bile sözleşmeye yan bakarken, Türkiye 2012'de buna balıklama atlamış, sözleşmenin yürürlüğe girdiği ilk 11 ülkeden biri olmuştu. Bu da yetmiyormuş gibi, sözleşme 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için, ismini de bizden almıştı. Yuttuğumuz zokanın ne olduğu, Taksim'deki rezil eş cinsel yürüyüşlerine aval aval baktığımızda ortaya çıktı. *** Dünya bu meseleyi eş cinselliği meşrulaştırarak 'aile kurumunu yok etme' üzerinden tartışırken... Türkiye'de sözleşmeyi savunanların ortaya koyduğu teze bakın; Bu sözleşme kadın haklarını koruyormuş, kadına yönelik şiddeti engelliyormuş! Bunlar sadece kılıf oysa ki. Türkiye kadın cinayetlerini önlemek, kadınların haklarını korumak için kendisi kanun yapamıyor mu, hatta ve hatta zaten bu yönde kanunlar yok mu ki, bu sözleşmeye ihtiyaç duyuyor? Dert, perde arkasındaki büyük proje "Aileyi dağıtma ve eş cinselliği meşrulaştırma" propagandasının akamete uğrayacak olması ama bunu açıktan diyemedikleri için kadın hakları işin bahanesi. *** Nitekim Diyanet İşleri Başkanı eş cinselliği dinimizin haram kıldığını söylediğinde, Ankara Barosu sözleşmenin maddeleri ile Ali Erbaş'ı hedef almıştı. Herkes gerçeği bal gibi biliyor yani. Netice... AK Parti kadına karşı şiddeti önlemekte samimiymiş ki, bu sözleşmeyi hemen kabul etmiş. İşin içinde kadını korumanın dışında bir fırıldak olduğunu anlayıp, 8 yıl sonra vazgeçince nasıl kadın düşmanı olabilir? Macaristan dahi 'yıkıcı cinsiyet ideolojilerini körükleyeceği' gerekçesiyle bu sözleşmeden uzak dururken, Türkiye gibi aile değerleri güçlü bir ülkede birileri tarafından ucuz laflarla bu denli savunuluyor olması şaşırtıcı olabilir, lakin tesadüf değil. Savunanlara baktığınızda tehlikenin az buz olmadığı da ortada. KADEM gibi mesela!.. *** Madem siyasette bu sözleşmeyi en çok CHP ve avaneleri savunuyor, o zaman soralım; CHP'de geçtiğimiz aylarda art arda patlayan taciz ve tecavüz skandallarında kadınları bu sözleşme korumuş muydu? Kadın hakları konusunda bu kadar samimiydiniz, her şeyi bildiğiniz hâlde bu kadınları korumak yerine neden susturmayı tercih ettiniz? Bu da yetmiyormuş gibi "Onlar da yolluymuş" iması yapanlar bugün utanmadan konuşabiliyor mu hâlen?   ************   HDP'yi kapatmak...   Silahlı bir terör örgütü ile bağı bu kadar aleni bir partinin TBMM çatısı altında bulunması kabul edilebilir mi? Asla. FETÖ ile açık iltisaklı bir parti kabul edilebilir mi mesela? Tabii ki hayır. Dünyanın hiçbir yerinde terörün borazanlığına izin verilmez, hatta ima edenin bile canına okurlar. Lakin Türkiye'de kazın ayağı öyle değil. *** Bunları 1991'de Meclis'e sokan parti, o günün CHP'si SHP. Hem de Birinci Körfez savaşı sonrası ABD'den aldıkları silahlarla Türkiye'ye saldırmaya başladıkları dönemde. Sonrası 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar bağımsız vekiller yoluyla izledikleri taktik. O seçimden bu yana TBMM'de açık Türkiye düşmanlığı ve terör destekçiliği yapan partinin adıdır HDP. Ofisleri Kandil'in bürosu gibi âdeta. Kandırılanlar da bu binalardan gönderiliyor dağa. Böyle bir faaliyete hiçbir ülke müsaade etmez ama Türkiye'de oldu maalesef. Ve şimdi yargı, bu partiyi kapatmak için harekete geçti. 42'si milletvekili 687 isme de siyasi yasak istedi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı. ***   Günlerdir bu işin hukuki tarafına kafa yoruyoruz. Çünkü 2010 anayasa değişikliğinden bu tarafa açılan ilk parti kapatma davası. Bu süreçte parti kapatmaları zorlaştıracak adımlar atıldığı için, AYM'nin alacağı karar anayasa ve yasal değişiklikler üzerinde ilk tecrübe olacak.
Aslında AK Parti, kendi de vesayetçilerin mağduru olduğu için, parti kapatmaları tamamen kaldırmak, cezayı sadece suçu işleyen kişilerle sınırlandırmak istedi ama başaramadı. Çünkü CHP ve HDP de o düzenlemelere destek vermedi.
AK Parti, anayasa ve siyasi partiler kanunundan sadece parti kapatmayı kolaylaştıran bazı maddeleri kaldırabildi. E şimdi HDP kapatılabilir mi? Hukukçulardan öğrendiğimiz şu; - Evet kapatılabilir. HDP yasal boşluktan faydalanarak kendini feshedebilir. Lakin bu fesihle davadan tamamen kurtulmuş olur mu? Orası karışık. HDP kapandığı için parti tüzel kişiliği hakkında dava düşse bile 687 ismin kurtulması zor. - Asıl mevzu ise şu; Anayasa’nın 84. maddesi değiştiği için, AYM 42 HDP'li milletvekiline siyasi yasak getirse bile, bu vekiller TBMM'de bağımsız olarak bulunmaya devam edecek. Sadece 5 yıl bir siyasi partinin üyesi olamayacaklar. Hatta bağımsız seçilerek yine Meclis'e gelebilecekler. *** "O zaman ben ne anladım bu işten" diyebilirsiniz ama hukuki tarafta durum böyle. Bu isimleri Meclis'ten uzaklaştırmanın tek yolu Ömer Faruk Gergerlioğlu'nda olduğu gibi, haklarında fezleke düzenleyerek, mahkeme kararı almak. Bunun da nasıl bir süreç olacağını tahmin edersiniz. O yüzden bu kapatma davasında beklentiyi çok yükseltmemek gerektiğini öneririm. Aslında konuşmamız gereken asıl mevzu HDP mi, ondan da emin değilim. Nihayetinde HDP niyeti belli bir parti. Derdinin Kürt vatandaşlarımızın hakları falan olmadığı da özellikle çözüm sürecinde ortaya çıktı. Adamlar belli ki Türkiye'yi bölene kadar ne taviz verirseniz verin tatmin olmayacaklar. Zaten bu yüzdendir ki 2015'ten beri PKK'ya karşı amansız bir mücadele yürütülüyor. Şimdi de Meclis'teki sesini keseceğiz diye sevinmeli miyiz? Bana kalırsa problemimiz HDP'den çok daha derinde... "Her evden bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye" kampanyası yapanları nereye koyacağız mesela? Toplumu Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden kutuplaştırarak, varlık sebebi en nihayetinde Türkiye'yi bölmek olan HDP'ye oy vermeyi bile meşrulaştıranların gerçek amacını şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz? Bunu Millet İttifakı’nın tabanına anlatamazsak, HDP'yi kapatmak hiçbir işe yaramaz, hatta aksi bile olabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.