Gün gelecek…

A -
A +
Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması gibi…
Bu da bir hayaldi.
Merhum Alparslan Türkeş’in, Turgut Özal’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun rüyasıydı…
Başta Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere, Cumhur İttifakı bileşenlerinin desteği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayeti, kararlılığı ve sahada gösterdiği güçle bir ideal gerçeğe dönüştü.
Adım adım yapılanan Türk Konseyi, önceki gün İstanbul’da “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak yeni bir gücün doğduğunu dünyaya ilan etti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in İstanbul’dan verdiği mesaj, bir Türk olarak hepimizin göğsünü kabarttı, yüreklerimizi titretti.
***
E bunun bir faturası olacak elbet!
Türk Devletleri Teşkilatının ilan edileceği zirvenin gecesinde altın fırladı, dolar kuru 10 lirayı gördü.
“One minute”dan bu yana Türkiye pek çok belayı savuştursa da, en büyük bedel hep ekonomi ile ödetildi.
Hiçbir karşılığı olmadan istediği kadar dolar basan güçlerin elindeki en güçlü koz, bu.
Doların 10 liraya çıkması hem pahalılık, hem endişe demek.
Nitekim 2001 ve önceki krizlerde bir gecede fakirleşen toplum olarak, bunun bilinçaltımızdaki etkileri gayet açık.
Lakin, önceki krizlerden farklı olarak, bu defa devlet daha güçlü.
İşletme sayısı azalmıyor, aksine daha da artıyor.
Piyasa canlı, firmalar ürün yetiştiremiyor.
Neresinden bakarsanız bakın, bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntının, önceki krizlerden farkı çok.
Ezilen dar gelirli vatandaşı, küçük esnafı rahatlatacak adımlar atılıyor.
Dünya ekonomilerini sarsan pandemide vatandaşa ve işletmelere sağlanan destekler, önümüzdeki yıl daha da artacak.
Ülke ekonomisi açısından iyi olan şu ki; büyümede dünya birincisiyiz ve bunun en güzel tarafı üreterek, üretimimizi daha çok artırarak büyüyoruz.
-Ki bu daha başlangıç, Çin’den sonra bölgenin en büyük üretim üssü olmayı hedefliyoruz, bunu da başaracağız inşallah.
***
Bakın, dolardaki artış elbette önemli ama köklü çözümler bundan çok daha elzem.
Dolar 1987’de 871 lira iken 2000 yılında 626.400 liraya ulaşmıştı, bunu kimse hatırlamaz.
2001 krizinden sonra 1.507.051 liraya fırlamıştı, bunu bugün de kimse zihninde tutmaz.
Önemli olan enflasyon ve vatandaşın alım gücünün korunması, bunun da ötesinde kalıcı hamleler yapılmasıdır.
Alım gücünü korumakta şimdilik iyi bir noktada olduğumuzu kimse söyleyemez ama bugün hem dünyanın, hem Türkiye’nin çetin bir dönemden geçtiğini de göz ardı etmemek gerek.
Bizi dolar sopasıyla hizaya getirmeye çalışanlara karşı devlet elbette vatandaşı koruyacak hamleler yapmalı…
Ama vatandaşlar olarak bizler de ‘ne yapmaya çalıştıklarını’ iyi görmeliyiz.
Böyle tarihî bir fırsat yakalamışken, dolar 10 lirayı gördü diye Türk Devletleri Teşkilatından geri adım atma lüksümüz yok.
Çünkü böyle bir güç, hepimizin dünya pastasından daha fazla pay almasının yolunu açmak demek.
Dolar kuruyla şimdilik cebimizdeki parayı azaltıyorlar diye Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan, Suriye’den, Irak’tan, Libya’dan, Ege’den geri duracak değiliz.
Şayet bunu yaparsak, asıl o zaman belki bir, belki birkaç asrı daha kaybedeceğiz.
Dönüp geriye bakın…
En büyük giderimiz nedir?
Doğalgaz.
Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de neye ulaşmaya çalışıyoruz?
Bırakın dışarıdan doğalgaz almayı, doğalgaz satacak bir ülke olma hedefini yakaladığımızda bugünkü dolar kurunun gelecekte bir anlamı kalacak mı?
İşte Japonya örneği.
1 dolar 113,9 Japon yeni.
Ama Japonya gibi üreten; sanayisi ve teknolojisi ile güçlü bir ülke iseniz bunu çok önemsemezsiniz.
Türkiye de güçlü adımlarla aynı yolda ilerliyor.
Bundan dolayıdır ki etrafımız dünyayı sömüren küresel güçlerin üsleri ile kuşatılıyor, biz ise var gücümüzle teknolojimizi, kendi silahlarımızı geliştiriyoruz ve bunun için oluk oluk para akıtıyoruz.
Niye yapıyoruz bunu?
Hem tehditlerden, boyunduruktan, bir asırdır iliğimizi-kemiğimizi sömüren vampirlerden kurtulmaya çalışıyoruz, hem de daha zengin, müreffeh bir ülke olma idealine ulaşmaya çabalıyoruz.
Bu yolun dönüşü yok.
Ülke, evimiz gibi, bizim namusumuz.
Artık kimse eşkıya gibi evimize izinsiz girememeli, bizi tehdit edememeli, istemediğimiz kişileri bekçi olarak başımıza dikememeli, talimatlar verememeli, kiminle iyi ilişkiler içinde olup olmayacağımıza karar verememeli, evin içinde istediğini yapıp, kasamızdaki parayı cebine koyup gidememeli.
İşte bunun mücadelesini veriyoruz.
Bakın, sadece Karadeniz’de bulduğumuz 540 milyar metreküp doğalgaz, 2023’te evlerimizde kullanılmaya başlanacak.
2027’de en yüksek üretim kapasitesine geçtiğinde Türkiye’deki bütün meskenlerin, konutların ihtiyacını karşılayacak.
Ülkemizin ihtiyacının üçte birlik kısmını sadece bu sahadan temin etmiş olacağız.
Savunma sanayiinde 2002’de sadece 62 olan proje sayısı, bugün 750’ye çıkmış bulunmakta, -ki, bunların yarısının startı son beş yılda verilmiş.
Türkiye’nin 2023 hedefi, bu alanda Türkiye’yi ilk 10’a sokmak.
Bunlar ne demek, farkında mıyız?
Daha şimdiden dünyaya teknoloji satmaya başlamışsak, bunlar gelecek güzel günlerin habercisi demektir.
Elbette zorluklar çekeceğiz ama doğru yolda ilerliyoruz.
Gün gelir, dolar kuru falan unutulur, geriye bu dönem yapılanlar kalır.
Durmak yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.