En çok kazandıran yatırım!

A -
A +

Hep siyasetten, güncel hadiselerden, dış politikadan falan bahsedecek değiliz ya!

Bugün de başka telden çalalım.

Biraz ekonominin alanına girelim ama farklı cepheden bakalım.

Önce geçenlerde yayınlanan bir araştırmadan bahsedeyim…

Kadir Has Üniversitesi’nin Türkiye Eğilimleri Araştırması’ndan…

            ***

23 Ekim-5 Kasım 2021 arasında, 26 şehirde, 18 yaş üstü bin kişiyle görüşmüşler.

Rapor şöyle;

Türk halkının yüzde 27,5’i siyasi görüş olarak muhafazakâr.

Yüzde 9’u ‘siyasal İslamcı’ olarak tarif ettikleri kesim.

Toplamı 36,5.

Kendini Müslüman olarak belirtenlerin oranı yüzde 82,7.

Bizler konuşurken “Yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye” falan diyoruz ama tablo öyle değil, bu doğruysa.

Dindarlıkla ilgili başlıklar da var araştırmada.

Yüzde 58 “orta dindarım” demiş.

Burada ağırlık CHP tabanıymış.

“Çok dindar” olarak tarif edilen kesim ise yüzde 29’muş.

Araştırmaya göre; toplumun yüzde 41’i hiç namaz kılmıyormuş.

“Her vakit namazını kılarım” diyenlerin oranı ise yüzde 21’de kalmış.

Kendini “çok dindar” tanımlayanlar yüzde 29,5, “dinle hiç alakam yok” diyenler ise yüzde 12,5’miş.

Tabloya şöyle bir baktıktan sonra, asıl mevzuya gelelim…

“Müslümanım elhamdülillah” diyen yüzde 82,7’nin durumuna.

            ***

Olmayana sözüm yok…

Lafım kıyıda malı-parası olana…

Eline geçen her kuruşla geleceğe yatırım yapma çabasına girişene.

Altın, döviz, arsa ya da araba…

Bunlardan birini her gün birileri tavsiye ediyor zaten.

Hiç diyen yok ki; malının, paranın zekâtını hesaplayıp, fakir-fukaraya dağıtıyor musun?

Tarlandaki ürünün öşrünü yoksula veriyor musun?

Herkes cebindeki parayı, hesabındaki rakamı artırma peşinde…

Ahali ekonomist olmuş, gün boyu gözü-kulağı ekranda.

Bir gün kazandın sevin, öbür gün kaybettin tepin!

Oysa, hiç kaybettirmeyecek bir yol var ama, kaç kişinin umurunda!

            ***

Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı kerimde açıkça buyuruyor, zekât vererek malın azalmayacağını, aksine artıracağını.

Bu emir, Müslüman olana...

Bunların içinde de 96 gram altın değerinin üzerinde parası yahut ticaret malı bulunana.

Yani İslamiyet’te zenginliğin alt sınırı, bugünün altın kuruyla yaklaşık 80 bin lira.

Peki, kenardaki parası ya da kazanç elde ettiği malı en az bunun kadar olan kaç kişi zekât veriyordur toplumumuzda?

O araştırma, buna da cevap verseymiş ya mesela!

            ***

Çok örneğini biliyorum…

Etrafınızda zekâtını verip de fakirleşeni göremezsiniz.

Ayrıca, herkes tastamam bu vazifesini yerine getirse bu kadar yoksul asla kalmaz aramızda.

Yüzde 82,7’si Müslüman bir ülkede bunca sıkıntı yaşanıyorsa…

Kusura bakmayın ama, hepimizin payı var bunda.

            ***

Oysa, âlemlerin sahibinin vaadi var; zekâtını verirsen malın eksilmez, artar.

Buna uymazsan ne olur?

Döviz çıkar batarsın…

Döviz iner batarsın…

Her birinin gerekçesi bilmem ne!

Ne yaparsan yap, huzuru bulamazsın.

Hem Müslümanım deyip, hem de Müslüman olmayanlar gibi yaşayamazsın.

Neden?

Çünkü dünya, Müslüman için imtihan yeri.

Müslüman olmayana sözüm yok; geçici dünya hayatında rahat etmekse mesele, o da bir gün en nihayetinde bitecek!

Allahü teala dünyaya hiç kıymet vermemiş, Müslümana ise sonsuz ahiret hayatında rahat ve huzuru vadetmiş.

Bu demek değil ki, bütün Müslümanlar dünyada açlık ve sefalet içinde yaşayacak…

Onun da yolunu göstermiş;

“Zenginsen zekâtını ver, malını artırayım.”

Yoksula da alacağını belirtmiş; “zenginin malından 40’ta biri senin.”

Şu nizam işlese kimse aç-açık kalır mıydı?

Yoksulu daha mutlu, zengini daha zengin olmaz mıydı?

Düşünsenize; hem dünyada malınız artıyor, hem daha çok zekât vererek daha fazla sevap işliyor, yardım ettiğiniz her bireyin dualarıyla sonsuz ahiret hayatında da daha kazançlı çıkıyorsunuz…

Geleceğe yatırım dediğiniz işte böyle olur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.