Parlamenter sisteme; marş marş...

A -
A +

Uygun adım yürümeler…

Daha masaya oturmadan maraza çıkarıp, ego yarışına girmeler…

Hiç bilinmedik, Türkiye’de çığır açacak projeler açıklayacakmış gibi poz kesmeler…

Sonra da tıpış tıpış yabancı elçilerin huzuruna çıkıp, ön iliklemeler!

Gülsen gülünmüyor, üzülsen değmiyor.

            ***

Kendi içlerinde ne yaparlar, ne ederler bizi ilgilendirmez…

Lakin ülkede işe yarar muhalefetin olmaması da bizim derdimiz.

Bizimkilerin bugüne kadar ortaya koyduğu tek proje var; o da başımızdan zor savdığımız parlamenter sistemi geri getirmek.

E onu konuşalım madem!

            ***

Muhalif ittifakın en büyük ortağı kim?

CHP Genel Başkanı Kemal Bey.

İhtimal vermesem de, kendisini ittifakın Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlayan isim aynı zamanda.

Ne diyor?

“Ben Cumhurbaşkanı olacağım, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Başbakan.”

Güzel.

Peki, Kemal Bey açıkladıkları parlamenter sistemin içeriğini biliyor mudur dersiniz?

İşte bunun çarpıcı bir örneği var…

Kendisi, Başkanlık sistemi referandumunda “Hayır” çıkması için aylarca ter dökmüş isimdi malumunuz.

Ne var ki, referanduma günler kala katıldığı bir radyo programında “Cumhurbaşkanı ile Başbakan ayrı partilerden olursa asıl o zaman n’olacak?” deyince, anladık ki Kemal Bey Başkanlık sistemini tamamen ters anlamış.

Şimdi de diyor ki; “Parlamenter sistemi geri getireceğiz. Ayrı partilerden birimiz cumhurbaşkanı, öbürü başbakan olacak.”

            ***

Tamam, madem kamuoyu önüne bu kadar iddialı bir şekilde çıkıp eski sisteme döneceğinizi söylüyorsunuz ve program açıklıyorsunuz…

Cumhurbaşkanını halk mı seçecek, Meclis mi?

Cumhurbaşkanını da başbakan gibi halk seçecekse, buna karşılık icraya hiçbir şekilde karışmayacaksa neyi vadederek oy isteyecek?

Cevap yok.

Sabah akşam ağızlarından parlamenter sistem düşmüyor…

Lakin açıkladıkları sistemin en can alıcı sorusunun cevabı boşlukta!

Kim bilir, belki onlar da bunun cevabını başkasından bekliyordur!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kemal Bey'in altılı ittifakın bildirisini hangi büyükelçiye yolladığını ve redakte ettirdiğini sordu geçenlerde.

Günlerdir o da, kamuoyu da cevap bekliyor ama CHP’den tık yok.

            ***

Neyse, biz mevzumuza dönelim.

Şu saydıklarımın hepsini kenara bırakıp, aylardır anlattıkları parlamenter sistem hayallerinin nasıl gerçekleşebileceğini irdeleyelim.

Öyle ya, biri cumhurbaşkanı, öbürü başbakan olacak…

Olacak da, nasıl olacak?

Başkanlık sisteminden vazgeçmek için anayasa değişikliği lazım.

Meclis’te bunun için en az 400 milletvekilinin onayı gerekiyor.

Bu sayıya ulaşmak için muhalif partilerin 2023 seçimlerinde yüzde 69,18 oy alması gerekiyor.

            ***

Bir başka seçenek, halka sunmak yani referanduma götürmek.

Bunun için de 360 milletvekilinin “Evet” demesi lazım.

Muhalefetin bu sayıya ulaşması için alması gereken oy oranı ne biliyor musunuz?

Yüzde 62,26.

Peki bu mümkün mü?

            ***

2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP, HDP ve İyi Parti’nin oy oranı yüzde 44,31.

360 milletvekili çıkarmaları için bile 2023 seçimlerinde oylarını ne kadar artırmaları gerektiğini varın siz hesaplayın.

İş burada da bitmiyor ki!...

Şayet referanduma gidecek sayıya ulaşırlarsa onun da senaryosu şöyle;

Önce Anayasa değişikliği hazırlanıp referanduma sunulacak.

Yani ikinci defa sandığa gidilecek.

Referandumda anayasa değişikliği için gerekli çoğunluk alınırsa, bu kez parlamenter sistemin işlemesi için üçüncü seçime gidilecek.

Bu sandıkta, milletvekilliği ve (Cumhurbaşkanını halk seçmeye devam edecekse) Cumhurbaşkanlığı için oy kullanılacak ve seçimi yine Millet İttifakı'nın kazanması gerekecek. 

Böylece muhalefet, parlamenter sisteme geçmek için takriben iki yıl içinde 5 defa sandığa gidecek ve bunların tamamını kazanmak zorunda olacak.

Hatta bu beş seçimi kazanmak da yetmeyebilir.

Parlamenter sisteme geçildikten sonra, Millet İttifakı'nın ortaklarından her biri hükûmeti kurma çoğunluğuna ulaşamaz ve koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmazsa, Türkiye 45 gün içinde yeniden seçim kararı almak zorunda kalacak.

            ***

Hülasa, bu iş ham hayal…

Ha! Bu ekonomik krizler, halkı Erdoğan’dan soğutma amaçlı bir askerî darbe hazırlığıysa orasını bilemem tabii!

Bazı soruların cevabı belki burada yatıyordur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.