Bünyelerinde darbe geni var

A -
A +
Darbeci gen maalesef bünyelerinde var. Hâl böyle olunca gün geçmiyor ki fıtratlarında var olan bu darbeci gen dışarıya bir şekilde yansımasın. Daha düne kadar TSK hükûmete karşı ‘had bildiren bir bildiri yayınlamadığı’ için akrebin kendisini sokması gibi içten içe kahrolup “meğerse bizim ordumuz kâğıttan kaplanmış” diyecek kadar şirazeden çıkanlar, bugün zincirin halkalarına bir yenisini daha ekledi. CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay durdu duramadı ve Erdoğan’ın sonunu Menderes'in sonu ile tehdit edecek açıklamalarda bulundu. Neymiş efendim, rahmetli Menderes “dinci odaklara çok yüz vermiş” ama sonradan hakikati görünce apar topar Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu kabul etmek zorunda kalmış. Umut ediyormuş ki Erdoğan’ın akıbeti de rahmetli Menderes gibi olmazmış…   Bu cümlelerin neresini düzelteceksin…   Malumunuz, Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 yılında iktidara geldi ve iktidara geldiğinin birinci yılında yani 25 Temmuz 1951 yılında, “Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı kanunu” çıkarttı. Engin Altay’ın içi boş ifadesine de yansıdığı şekli ile “dinci odaklar ile mücadele” için değil, tam tersine CHP’nin elinden Atatürk suistimalini almak maksadıyla ve daha DP iktidarının hemen başında çıkarıldı. Ama konumuz bu değil… Konu darbe ve darbecilik genidir ve bu gen hâlâ Türk siyasetinde diridir. Millet iradesine yönelik her türden yıpratma, beşinci kol faaliyeti sürdürme ve hatta gerektiğinde darbe ile millet iradesini indirme bu zihniyetin şifa bulmaz hastalığıdır. Anlayacağınız Erdoğan ile başlamamıştır, Erdoğan ile de sona ermeyecektir. Dün rahmetli Menderes’e yönelik beşinci kol faaliyeti yürüten ve “gençleri kıyma makinesinde öğüttü” diye ortalığı ayağa kaldıranlar, bugün Aylan Kürdi bebeğin cansız bedeninden Erdoğan’ı sorumlu tutacak kadar vicdandan uzak paylaşım yapabiliyorlar. Aylan Kürdi bebeğin cansız bedeninden katil Esad’ı sorumlu tutamayanların, denize vurmuş bir meleğin cansız bedeninden Erdoğan’ı sorumlu tutmaları Esad’a olan ideolojik sevdalarındandır.   Bari senaryonuzu güncelleseydiniz!   Bugün iktidara karşı kullanılan beşinci kol faaliyetlerinin senaryoları ile, rahmetli Menderes’e uyguladıkları senaryolar dahi bir değişime uğramadı. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in “Zamanı Durduran Saat” isimli kitabında detayları ile anlatılan ve ‘DP yöneticilerinin 12 uçak dolusu altın ve mücevherat ile yabancı memleketlere kaçmaktayken yakalandıklarını’ bildiren ve halka dağıtılan bu bildiriler ne ise, bugünlerde dolaşıma sokulan ‘128 milyar dolar nerede?’ pankartları da odur. Bu milletin çıplak elleri ile tanklara direndiğini görmeseler, emin olunuz 15 Temmuz gecesi bu bildiride olduğu gibi "Erdoğan’a destek verenleri gördüğünüz yerde tevkif ediniz" diyeceklerinden emin olabilirsiniz.   Bünyelerinde darbe geni var
Keza yine 1960’ların o çukur Yassıada yargılamaları devam ederken “Yassıada Saatleri” isimli radyo yayınları ve sinemalarda gösterime sunulan “Düşükler Yassıada” filmleri ile, DP kadrolarının halk nezdinde nasıl itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını bilenlerimiz var elbette. Aradan geçen bunca zamana rağmen, daha birkaç hafta evvel ‘sizleri yargılayacağız ve bunu TRT ekranlarından halka canlı canlı izleteceğiz’ açıklamaları yine bu genin hâlâ bu toplumun önemli bir bölümünde var olduğunun ve senaristin yeni senaryo oluşturmakta epey müşküle düştüğünün en güzel misalidir   Sizce mübalağa mı ediyorum?   15 Temmuz gecesi ‘Biz bu güzel günleri en son 36 yıl evvel görmüştük, o zaman haberimiz yoktu ama şimdi haberimiz var, içelim” diyen Belediye Başkanı’nı, bu görüntülerine rağmen üç yıl sonra aynı partiden tekrar aday gösteren zihniyetin değiştiğine ve demokratik bir zihniyet geliştirdiğine siz olsanız inanır mısınız? 1960’larda kullandıkları ‘yabancı ülkelere kaçma’ algısını, bu ülkenin ana muhalefet partisi lideri zerre kadar hicap duymaksızın ekranların önünde gerine gerine ‘kaçacaklar efendim, başka çaresi yok ama kaçsa da O’nu bu ülkeye getireceğiz’ diyerek daha dün tekrarlamadı mı?   Tarihî hafızayı diri tutmak şart   TRT’den ardı ardına tarihi hafızamızı ayakta ve diri tutacak başarılı film ve diziler gelmeye devam ediyor. Mavi Vatan ve Sadık Ahmet ile ilgili iki güzel çalışma anlaşılan o ki kısa bir zaman içinde seyircisi ile buluşacak. Bu kapsamda yapılacak bir “Yassıada” çalışması bu ‘Yaslı Adadaki’ hukuk cinayetlerini ve o günkü zihniyetin aslında bugün de aramızda hâlâ dolaştığını ortaya koyması açısından son derece anlamlı olur. Yoksa senarist aynı yöntemleri ısrarla ve hatta kısmen de başarılı bir şekilde karşımıza getirmeye devam edecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.