İbret Adası YASSIADA

A -
A +
    YassıadaBilmiyor gülmeyi, sakinlerinin binde biri;Bir vatan derdi birikmiş, bir avuçluk karada.Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür;Mavi bir gölde, elem katrasıdır Yassıada. Faruk Nafiz Çamlıbel bu dizeler ile acısını dile getirmiş… Tam 61 yıl oldu. Millet iradesini ‘demokrasi ve özgürlük’ diyerek ayaklar altına aldılar. O günden bugüne sayısız darbe ve muhtıra ile Türk demokrasi hayatını âdeta iğdiş ettiler. Bugün dahi ellerine geçecek ilk fırsatta aynı vahşeti göstereceklerinden emin olabilirsiniz. Aradan geçen 60 yıl sonra Yassıada’da idim. Daha ayağınızı attığınız anda ürperiyorsunuz. Sadece gözlerden ve kulaklardan uzak olsun diye itina ile seçilmemiş, aynı zamanda vicdanlardan da uzak olsun istenmiş. Vicdanlar, ada komutanı Tarık Güryay’ın TBMM Başkanlığı makamında oturan Refik Koraltan’ı değneği ile dürterek sıraya soktuğunu görsün istememiş. İstiklal Harbi’nin ‘Galip Hoca’ lakaplı kahramanı Cumhurbaşkanı’nın, kemeri ile intihara kalkması duyulsun istenmemiş. Kulağından kanlar sızarken kurtarıldığı bilinsin istenmemiş. İdam sehpasına çıkmasına saatler kala, zorla prostat muayenesine tabi tutulan Menderes’in dramı bilinsin istenmemiş. Hâlbuki Sezai Karakoç üstadın dediği gibi; "Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak,Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak.Tarih sussa, hakikat susmayacak.Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar.Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar..." O yüzden de gözlerden, kulaklardan ve vicdanlardan uzak, erişilmesi zor bir mekân olarak seçilmiş Yassıada. O gün ortaya atılan itibarsızlaştırma davalarının aynısını 15 Temmuz başarılı olsaydı yine sahneye koyacaklardı. Yine köpek ve bebek davalarına benzer davalar ile ömrünü millete hizmet için harcamış insanları bozuk para gibi harcayacaklardı. O günlerde "Menderes ve arkadaşlarının yurt dışına kaçmak üzereyken, altın ve mücevheratları ile yakalandıkları" yalanını yayanların zihin dünyası ile, bugün televizyon ekranlarından ‘kaçacaklar efendim’ diyen demokrat amcamızın zihin dünyası aynı noktalardan beslenmektedir. Peki, Yassıada denilen o yerde olanı biteni ne kadar anlatabildik topluma? Bugün gençler başta olmak üzere, ne kadarımız adada millet iradesinin ırzına geçildiğini en ince detayına kadar biliyor? Maalesef, idam edilen Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın naaşları boynu bükük bir şekilde İmralı adasında 30 yıla yakın bekledi. Bu vesile ile, millete hizmet yolunda can veren Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın naaşlarını getirerek iade-i itibarlarını sağlayan merhum Cumhurbaşkanı Özal’ı da rahmet ve minnet ile yâd ediyorum. İşte bu darbe zihniyetinin teşhiri açısından son derece önemli bir hamle ile Yassıada bugün ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası" olarak yeniden hizmete alındı. Aslında bir başka isim daha koyulması istenseydi, tereddütsüz "İbret Adası" koyulmasını teklif ederdim. Darbecilerin bu millete neler yaşattıklarının görülmesi ve ibret alınması için…   Sorun Erdoğan mı?   Millet iradesine kastedenlerin tek hedefleri Menderes değildi elbette… O tarihten sonra siyaset sahnesinde yer alan sağ iktidarlar ya da parti liderleri darbeci zihniyet tarafından sürekli hedef alındı. Türkiye’de kefen giyerek siyaset yoluna revan olmanın ne anlama geldiğini geçtiğim yazıda kaleme almıştım. Bugüne kadar rahmetli Demirel, Özal ve Erbakan siyaset sahnesinde bu söylemi sıklıkla ortaya koyarak bir meydan okuması yaptılar. En son 15 Temmuz gecesi bizzat yaşadıklarımız, tehlikenin nasıl diri olduğunu ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na, milletin evlatlarına ve millî iradenin temsilcilerine bedel ödetmek ya da kefen giydirmek için nasıl kuytuda beklediklerini bize gösterdi. Eğer, demokratik zihniyeti içselleştirecek, zihnî dönüşümü sağlayacak bir eğitim müfredatını ivedilik ile ortaya koyamazsak, korkarım bu darbeci gelenek yok olmayacak. Bu açıdan, başta Millî Savunma Üniversitesi müfredatı olmak üzere, tüm eğitim müfredatımızda demokratik zihniyetin belirginleşmesine dair ders ve programların eklenmesi ve geliştirilmesi çok kıymetli bir husustur. RAND gibi bir organizasyonun ve içerideki kullanışlı izdüşümlerinin sıklıkla Millî Savunma Üniversitesi müfredatından rahatsızlıklarını kaleme alan raporlar yayınlamaları ya da muhtıralar vermeleri işte tam bu noktanın önemini bizlere işaret etmektedir. Bu ülkede yaşanan acıların tekrar etmemesi açısından ‘Yassıada Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi"nin önemi büyüktür. Burada sergilenen çadır tiyatrosunun milletin evlatlarına iyi anlatılması için, bu müzenin atıl kalmaması çok dikkatle takip edilmelidir. Buraya düzenlenecek ziyaretler ve yapılacak etkinlikler, toplumsal hafızanın diri tutulması açısından son derece zaruridir. Dolayısı ile, o tarihte adada olan bitene hâkim, konusunda iyi derecede eğitim almış rehberlerin adada görev yapması ve burada olanı biteni yüksek bir duyarlılık içinde gelen ziyaretçilere aktaracak bir ekibin ve organizasyonun varlığı son derece değerlidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.