Oysa hâlâ bir umut var…

A -
A +
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, 14 Haziran’da Erdoğan ile Biden yönetimi arasında gerçekleşecek zirvenin ön hazırlıkları kapsamında Ankara’da idi. Sherman’ın Ankara’da kullandığı dil dikkate alındığında ABD yönetiminin Türkiye vizyonundaki kısırlığını ve nobranlığını rahatlıkla görebiliyorsunuz.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, 14 Haziran’da gerçekleşecek zirvede Biden’ın, Başkan Erdoğan’a Türkiye hakkındaki endişelerini dile getireceğini resmî ağızdan iletti.
 
Neymiş Biden yönetiminin endişeleri?
 
Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi konusunda ve Türkiye’nin nasıl bir yola gittiği konusunda ABD yönetiminin endişeleri varmış.
ABD yönetimi Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararına çok üzülmüş, bu kadın hakları açısından çok kötü olmuş.
S-400 konusunda uygulanan yaptırımların kalkması için alternatifler sunmuşlar ve bundan sonrası için karar Türkiye’ye aitmiş. S-400 konusundaki söylenenler aynen şu şekilde: “S-400'leri almak NATO ittifakında sorun oluşturuyor. Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Umarım ortak bir yol bulabileceğiz. Bu teknik detay bir konu değil, siyasi bir şey değil. Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor. Nasıl bu adımların atılacağını da görüştük, bu Türkiye'nin kararı olacak.”
 
Kullanılan dile dikkat ediyor musunuz?
 
Darbe gecesi ABD resmî makamlarının ve medyasının tavrı hafızalarımızda çakılı iken, Sherman’ın insan hakları konusunda bu açıklamaları yapması nasıl bir ruh hâlinin yansımasıdır? Hayır, bir gazetenin köşesine sığsa, ABD’deki insan hakları konusuna girizgâh yapacağım ama böyle bir konunun ön sözü bile köşeme sığmaz. Sorun değil, sizler zaten biliyorsunuz.
Bu dili kullandığınız ve bu nobran siyaset anlayışı ile ilişki kurmaya gayret ettiğiniz sürece aradığınız o ‘eski güzel günler’ hiçbir zaman olmayacak. Hatta, içerideki elemanlarınız vasıtası ile Türkiye’deki iktidarın değişmesini sağlasanız da o eski güzel günler geriye gelmeyecek.
Gelelim S-400 konusuna…
Aslında itiraf niteliğinde açıklamalar geldi Sherman’dan.
 
S-400 konusu teknik bir detay değilmiş.
 
Ne demek bu?
Yani, S-400’lerin F-35 muharip uçakları hakkında teknik bilgi toplayacağı ve bu bilgileri Rus istihbaratına sızdıracağı iddiası külliyen yalanmış...
Biz bunu uzun bir zamandan bu yana dillendiriyoruz zaten de, içerideki transatlantiğin paralı borazanlarına bir türlü anlatamıyorduk.
Türkiye bu konuda kaç kez teknik bir komite kurulmasını önerdi ise, ABD tarafından sürekli reddedilmişti. Sebebi malum…
 
Peki kullanılan şu lisana ne dersiniz?
 
Alternatifleri sunduk, yapmaları gerekenleri biliyorlar.
Nasıl? Ev ödevi veren öğretmen gibi değil mi?
Sanırım Sherman kendisinin Porto Riko’da açıklama yaptığını sanıyor.
ABD Büyükelçiliğinde Türkiye’ye gelen resmî heyetlerin dikkat etmesi gereken kuralları, kullanmamaları gereken lisanı, ülke insanının dominant bir kültür kodundan beslendiğini hatırlatacak bir bölüm yok mudur?
Oysa ‘kültürel farklılıklar’ konusunu ders olarak eğitim kademelerinin birçok aşamasında bolca kullanır ABD…
Sizce gözümüzün önünde on binlerce tır dolusu silah ve mühimmat ile desteklediği terör örgütü ve sınırımızın hemen dibinde terör devleti oluşturma gayreti içinde olan YPG konusunda ne diyor Sherman?
Şaşırmadınız elbette…
Aklımız ile alay etmeye devam ediyor.
 
YPG ile ABD arasındaki ilişkinin tek amacı DEAŞ’ı yenilgiye uğratmakmış.’
 
İyi de, Fırat Kalkanı Harekâtı ile bölgedeki DEAŞ varlığına en sert darbeler vurulurken, DEAŞ’ın elindeki en stratejik şehirlerden olan El-Bab’a TSK kesinlikle girmemeli diye feryat edenler kimlerdi?
DEAŞ ve terör örgütlerinin varlığı üzerinden, yerkürenin her coğrafyasına süresiz müdahale vizesi verildiğini transatlantiğin paralı borazanları hariç bilmeyen mi kaldı?
Sherman’ın söylemlerinden hâlâ YPG ile PKK’nın farklı örgütler olarak kabul edilmesinin istendiğini anlıyoruz. Oysa Türkiye, YPG Suriye genel sorumlusu terörist Sofi Nurettin’in kellesini Kandil yolunda alıp masanın ortasına koymadı mı? Daha ne kadar bu oyunu oynamaya devam edeceksiniz?
 
Türkiye ABD ilişkilerinde ümit ışığı yok mudur?
 
Direkt cevap verelim. Vardır.
Ümit edilir ki ABD, Türkiye ile soğuk savaş döneminde girdiği ilişki biçiminden ivedilikle vazgeçerTürkiye’nin ABD tarafından ortaya koyulan her siyasete vagon olmayacağını anlar, sınırlarımızın hemen dibinde bir terör devletçiğini aklımız ile alay ederek kurmaktan vazgeçer.
Bu şartlar sağlandığında ve Sherman’ın âdeta örnek bir şablon gibi kullandığı bu sıkıntılı dil terk edildiğinde, ABD ile Türkiye arasında yeni ve saygın bir ilişki modeli ortaya çıkarmak mümkündür. Bu ilişki modelinden aslında her iki ülkenin de büyük menfaatinin olacağını görmemek için kör, duymamak için sağır olmak gerekir.
Umarız ki haziran ayındaki zirvede siyasi karar vericiler siyaseten kör ve sağır olmazlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.