Suriye sahası yeni gelişmelere gebe

A -
A +

Rusya, Ukrayna’da sürdürdüğü işgal harekâtı uzadıkça, dikkatini farklı coğrafyalardan Ukrayna sahasına teksif etmek zorunda kalıyor. Oysa daha düne kadar işgal harekâtının başarısızlığını örtmek için; Rusya’nın Donbass bölgesinde çok kapsamlı bir harekât gerçekleştireceğini ve 9 Mayıs Zafer Günü kutlamalarına bu motivasyon içinde gireceğini yazıp çiziyorduk.

Bu da gerçekleşmedi.

Gerçekleşmediği gibi, Kharkiv bölgesinde Ukrayna Ordusu bazı bölgeleri Rus Ordusundan geri aldı.

 

Rusya’dan boşalan alana İran mı gelecek?

 

Bu gelişmelerin yaşandığı bir zaman diliminde Rusya’nın Suriye’deki bazı bölgeleri İran’a devrederek, Suriye’den asker eksiltmesi yapacağı da konuşulmaya başlandı. Şartlar ne olursa olsun, Rusya Suriye’deki kazanımlarını bütünü ile İran’a ya da başka bir ülkeye devretmez elbette ama buradan asker eksiltmesini anlamak hiç de güç değil.

 

İran’ın Suriye’deki rolü

 

İran, Suriye iç savaşı başladığından bu yana Esad üzerinden sahada çok zemin kazandı. Haddizatında İran, 1990’lı yıllardan bu yana Suriye sahasında oldukça etkin ama iç savaş boyunca askerî anlamda da çok önemli kazanımlar elde etti.

Daha düne kadar bir milyondan fazla nüfusu olan, dominant Sünni-Arap karakterli Halep şehrinin sokak ve caddelerinin isimleri, şimdi İmam Humeyni ve Kasım Süleymani’nin isimleri ile donatılmış vaziyette. Şehrin sakinleri artık Araplar değil, dünyanın birçok noktasından mezhep karakterine binaen buraya taşınmış Afganlar, Tacikler, Hazaralar...

Bu katıksız bir demografi değişimi.

Söz konusu demografi değişimi sadece İran eliyle değil, sınırlarımız boyunca PKK-YPG marifeti ile de yapılmaktadır. Sınır şehirlerinden sadece Arap ve Türkmenler değil, PKK gibi düşünmeyen Kürtler de sökülüp atılıyor.

Başta Ayn-el Arap bölgesi olmak üzere sınır bölgelerinden DEAŞ korkusu ile kaçan yüz binlerce Kürt, 2014 yılından bu yana evlerine dönemiyor. Buralardan kaçan Kürtler ya Irak Bölgesel Yönetimi’nin topraklarında ya da Türkiye’de hayatlarını sürdürüyorlar.

Türkiye’de ise geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin, Türkiye’nin açtığı ceplerde iskân edilmesi dâhil birçok konu tartışılıyor.

Hatta sap ile saman birbirine karıştırılarak tartışılıyor.

Kitleler âdeta provoke ediliyor, İstanbul’un alışveriş merkezlerinde Körfez ülkelerinden gelen Arap turistler Suriyeli zannı ile şiddete maruz kalıyor.

Türkiye’de bunlar yaşanırken, İran’ın Suriye’de Rusya’dan kaynaklanacak boşluğu doldurmaya aday olması, geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin geri dönüşleri için de son derece büyük sorun demektir.

Her ne kadar Esad ile görüşüldüğü takdirde ülkedeki sığınmacıların geri dönüşünün kolayca sağlanacağı düşünülse de Esad’ın, Rusya ve İran’ın istemediği hiçbir çözüme evet demeyeceği çok açıktır.

Bu şartlar altında İran, Halep’i terk etmiş bir milyondan fazla sığınmacının Halep’e dönüşünü neden kabul etsin?

İşte böyle bir ortamda Esad İran’ı ziyaret ediyor, İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan Türkiye’nin Aras Nehri üzerine yaptığı barajın kendilerince kabul edilemez olduğunu duyuruyor, İran yanlısı Haşdi Şabi birlikleri Sincar’a Irak ordusunun ve Peşmerge’nin gerçekleştirdiği harekâtı engellemeye gayret ediyor.

Türkiye ise yaklaşık seksen günlük sabırlı bir harekâtın sonucunda, İran tarafından da zaman zaman kullanıldığı bilinen PKK’nın Ağrı Dağı sorumlusu başta olmak üzere, İran hududundaki önemli bir grubu etkisiz hâle getiriyor.

Kafkasya’da Ermeni işgali sona erdiği günden bu yana ayarsız bir saat misali açıklamalar yapan İranlı yetkililerin, Türkiye sınırında zaman zaman kullandıkları aparat da böylece ellerinden alınıyor.

 

İran’ın zemin kazanmasına İsrail nasıl bakıyor?

 

İsrail’in Rusya’dan boşalan yerlerde İran’ın etki kazanmasına karşı tutumu ne olur henüz bilinmiyor lakin Türkiye’nin bu konuyu bölge ülkeleri ile koordine etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Suriye’de barışın gelmesi uzadıkça, Türkiye içindeki Suriyelilerin durumu da siyaseten yumuşak karın olmaya devam edecektir. Bu durumda Türkiye, özellikle sığınmacı yoğunluğunun fazla olduğu şehirlerden seyreltme yapabilmek ve bu sığınmacıları kendi ülkelerine gönderebilmek maksadıyla, Tel Rifat ve Münbiç gibi bölgelere önümüzdeki süreçte yeni askerî harekâtları gündeme getirebilir.

Bu türden bir harekât durumunda Türkiye’nin karşısında sadece PKK-YPG ve destekçisi ABD olmayacak, aynı zamanda Suriye sahasında Türkiye’nin kazanımını kendi kaybı olarak telakki eden İran da olacaktır.

 

Rus generalleri neden öldürülüyor?

 

Ukrayna’nın işgalinde bugüne kadar on Rus generalinin öldüğü bildiriliyor.

Bu, son derece büyük bir rakam.

Hatta Gerasimov’un da Ukrayna sahasında vurulup yaralandığı gelen bilgiler arasında. 9 Mayıs tarihindeki Zafer Günü törenlerinde de gözükmeyen Gerasimov’un durumunun sanılandan daha ağır olabileceği konuşuluyor...

 

Rus generaller nasıl tespit ediliyor?

 

Rus ordusundaki disiplin zaafı nedeniyle, Rus generallerin cep telefonları ile yoğun muhabere yaptığı ve bu durumun İngiltere ve ABD istihbaratınca değerlendirildiği bildiriliyor.

Konumları tespit edilen Rus generallerin bilgilerinin de Ukrayna ordusu ile paylaşıldığı yazılıyor.

Elbette buradan Türkiye olarak almamız gereken dersleri iyi çıkarmamız gerekir.

Suriye’ye yönelik gerçekleştirilen harekâtlarda alt rütbedeki personel tarafından paylaşılan bazı görüntülerin, beşinci kol faaliyeti yürüten bazı mecralarca iyi değerlendirildiğini dün gibi hatırlıyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.