O metni elinize kim tutuşturdu Kemal Bey?

A -
A +

Bahar, Van’ın, Diyarbakır’ın, Urfa’nın hülasa Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun tüm şehirlerine tüm ülkeye geldiği gibi bütün renkleriyle, güzellikleriyle, kuzuların kuşların sesleriyle geldi...

Şükürler olsun ki tüm ülke ve tüm şehirlerimiz son kırk seneden bu yana terör kaynaklı yaşadığı huzursuzlukları geride bırakarak huzurun ve güven ortamının içinde sabaha gözlerini açıyor.

Elbette farkındayız, hâlâ şehitler veriyoruz, Mehmetçik eli tetikte, gecenin kör karanlığında, kızgın güneşin altında, dondurucu soğuğun içinde kahramanca mücadelesini vermeye devam ediyor. Bu mücadelesini verirken içinde hissettiği yegâne şey, bu milletin ona olan desteği ve şükran duygusu.

PKK, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yıllardan bu yana insanları korkutan, sindiren ve yıldıran bir korku mekanizması kurmuştu.

Terör örgütü, muktedir hiçbir devletin müsaade etmesi mümkün olmayan has alanlara sahip oldu.

Bunu yaparken hem yurt dışından hem yurt içinden hem de bürokrasinin içine yuva yapmış yapılardan namütenahi destekler aldı, pozisyonunu tahkim etti.

Gün geçmiyordu ki gazeteci sıfatlı kiralık kalemler Kandil’de ekolojik PKK reklamı yapmasın, an geçmiyordu ki Claudia Roth Diyarbakır’da sömürge valisi edası ile devlete el sallamasın.

ABD ve AB bir taraftan acımızı paylaşan mesajlar yayınlarlarken, diğer taraftan terör ile olan mücadelemizde ihtiyaç duyduğumuz silahları satmayarak, tavşana kaç tazıya tut siyasetlerini kahvelerini höpürdeterek tatbik ediyorlardı.

Terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK elebaşının eline, GKRY denilen korsan yapı tarafından Lazaros Mavros diye pasaport veriliyor, sonra da bu elebaşı Yunanistan denilen "vekil devlet"in Kenya Büyükelçiliğinde sahte pasaport ile ağırlanıyordu.

Bugün Batı, Türkiye karşıtı terör örgütlerinin hâlâ hayat alanı bulduğu, korunup kollandığı coğrafya.

 

Garp cephesinde değişen bir şey yok

 

Tamam garp cephesinde değişen bir şey yok lakin, Türkiye yukarıdaki karmaşık mekanizmanın ve vesayet sistematiğinin tekerine çomak soktuğu günden bu yana çok farklı bir noktaya geldi.

Karakollarımızı terör örgütleri bastığında, Mehmetçiği katlettiğinde timsah gözyaşları ile acımızı paylaşanlar şimdilerde son derece sıkıntıda.

Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde harekâtı devam ederken, Suriye’ye yönelik muhtemel bir harekât konuşulurken Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve terör ile mücadele kanununun AB ve uluslararası normlar ile uyumlu hâle getirilmesini talep etti.

Bu konuya dair teknik bir detaya girmediği için, Kılıçdaroğlu neye ve neden karşı bilemiyoruz, ama Kemal Bey’i bildiğimiz için bu konuşma metnini de bir talep üzerine okuduğunu anlayabiliyoruz.

AB ve uluslararası normlara uyum konusunda bu kadar hassasiyeti olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından, bugüne kadar AB ve ABD’nin terör örgütleri ile olan ilişkisine dair tek kelam bir eleştiri duyanımız oldu mu?

Olmadığı gibi YPG’yi terör örgütü olarak görmediğini dile getirdi ve bu görüşünü değiştirdiğine dair açık bir beyanını da bugüne kadar duymadık.

Kemal Kılıçdaroğlu, sınırlarımızın dibindeki terör örgütüne tonlarca silah ve mühimmat veren ABD’ye karşı birkaç cılız çıkış dışında okkalı ve sistemik bir siyaset geliştirdi mi?

Dışişleri ve Savunma Bakanları YPG elebaşları ile sarmaş dolaş olan İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda, partisinin vekili Ünal Çeviköz’ün tavrını bilmeyenimiz var mı?

Peki, Paris saldırıları sonrasında AB’nin ve özellikle de Fransa’nın, Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği hava saldırılarında binlerce masum kadın çoluk çocuğun nasıl katledildiğini bilmeyenimiz var mı?

Yok... O zaman neymiş bunların erişilmez kriterleri ki kendileri söz konusu olduğunda her şey mubah ama Türkiye söz konusu olduğunda Kılıçdaroğlu üzerinden konuşuyorlar?

ABD’nin terör ile mücadele adı altında Irak, Suriye ve Afganistan’da ortaya koyduğu şiddet sonrası dünyada hiçbir ülkeye akıl verecek ahlaki bir eşiği kaldı mı?

 

Nedir sizi rahatsız eden Kemal Bey?

 

Kılıçdaroğlu’nun bu beyanatından hemen sonra HDP’nin eş başkanları aldılar mikrofonu eline söylemedik tek laf bırakmadılar.

Türkiye, terör ile olan mücadelesini hem faşizanca hem de militarist yöntemler ile yürütüyormuş. Bu güvenlikçi siyaset ülkede huzur bırakmazmış.

Yahu biz sizin Muş meydanında vekiliniz Burcu Çelik Özkan’ın ağzından "Bu memleketten defolup gideceksiniz. Bize uzattığınız o 'Keleş'i size çevirmesini biz çok iyi biliriz" diye Muş halkını tehdit ettiği günleri unuttuk mu sanıyorsunuz?

Biz Gültan Kışanak’ın "Gerilla, kendisinin prosedürü gereği bir yol kesme eylemi yapmak istiyor. İnsanları kendisinden ayırıp karşıya geçirip, propaganda yapmak istiyor. Ama insanlar öylesine bir duygu seli içindeler ki, onların bu resmiyeti kurmasına fırsat vermediler” diye terör övücülüğü yaptığını da unutmadık!..

"PKK isterse sizi tükürüğünde boğar" diye naralar atan Abdullah Zeydan’ı da, bu sözünden dolayı cezaevinden çıktığı gün "Uzun yıllar eziyet çektiniz"  diyen CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu da unutmadık...

 

Peki, gerçekten şimdi güvenlikçi siyaset mi uygulanıyor?

 

Bakınız bugün Hakkâri Valiliği "Hakkâri’de hayat var" sloganı ile şehrin en nadide bölgelerinde etkinlikler düzenliyor, Kürtçe halaylar çekiliyor, zılgıtlar atılıyor.

Mezralar ve köyler dâhil cıvıl cıvıl, yaylalara huzur gelmiş, kimse otobüsün üzerinden kendi vatandaşını "Bu memleketten defolup gideceksiniz" diye tehdit edemiyor.

Kimse Yasin Börü’nün kafasını taşla ezemiyor, zorla esnafa kepenk kapattıramıyor, sözde vergi adı altında haraç toplayamıyor, sözde mahkemelerde infaz gerçekleştiremiyor...

Yollarda durdurmalar, gece sokağa çıkma yasakları, köy boşaltmaları, yayla yasakları tarihe karıştı.

Tam tersine dengbejler Diyarbakır sokaklarını şenlendiriyor, Munzur Çayı kenarında konserler veriliyor, insanlar huzuru teneffüs ediyor.

Terör ile mücadelede verilen olağanüstü gayretler sonunda tam böylesi güzel günlere erişmişken, eskinin inkârcı siyasetine set vurulmuş ve 85 milyon insanımız için bir barış ve huzur ortamı sağlanmışken, o metni elinize kim verdi Kemal Bey?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.