Bayramımız bayram olsun...

A -
A +
Yazın kavurucu güneşi ve hiç dinmeksizin esen rüzgâr, yolda ne varsa önüne katarak götürüyor. Şeftali ağaçları, taşıyamadığı meyvelerini rüzgârla birlikte toprağa bırakarak rahatlamanın peşinde. O esnada bahçeli evlerin saçaklarına yuva yapmış kumrular, bu kavurucu sıcakta birbirlerine muhabbetlerini guguk sesleri ile duyururlarken, kasabanın her noktasında bolca yuva yapmış leylekler âdeta vecd içinde lakırdıyorlar. Tulumbadan su çeken yaşlı kadın işi bitince evin kuyusuna soğuması için çıkrık ile karpuz indiriyor. Daha sonra irice dere taşları ile döşenmiş avlunun serinlemesi için, bakır bir kovadan eliyle su serpiştiriyor ve geç kalmışlığın verdiği bir sıkıntının yüzüne yansımış hâli ile ‘kurbanlık bu saate kadar neden gelmedi?’ diye soruyor. Bu esnada aşı boyalı kapının demir tokmağından ritmik ve tiz sesler geliyor ve kapıda bir at arabasına yüklenmiş kurbanlık gözüküyor. At arabasını kullanan çakır gözlü Pomak Ali, yaşlı kadına büyük bir müjde muştularcasına ‘yenge, bu paraya yine de uygun bir kurbanlık’ diyerek kınalı bir koçu arabadan indiriyor ve evdeki keçi damına kapatıyor. Koca nalbant öldüğünden bu yana ‘yenge’ diye seslendiği yaşlı kadına, vefasını her daim gösteren Pomak Ali, tulumbadan soğuk bir su isteyince, kendisine su ile beraber asma dalından taze kopartılarak hazırlanmış, buz gibi bir koruk suyu ikram ediliyor. Akşam üzeri güneşin yasılmasıyla beraber, kasabanın her noktasından evlerin bahçesindeki kurbanlık kuzuların sesleri geliyor. Bazı çocuklar küçüklükten bu yana kendi yetiştirdikleri kınalı kuzularını akşamüzeri biraz daha serinleyen sokaklarda gezdiriyor. Her sabah harman yerinde bir çobanın gözetiminde bayıra otlamaya götürülen büyük bir keçi sürüsü, yine akşam üzeri aynı noktaya geri geliyor. Orta boy çanları ile sokakları âdeta demirciler sokağına döndüren, her renkten besili ve sevimli keçiler, kimsenin müdahalesine gerek kalmaksızın evlerinin yolunu tutuyorlar. Akşama kadar bahçelerinde çalışmış yorgun ve argın kasaba sakinleri, boyunlarına sarılmış büyük parça mendilleri, kafalarındaki kasketleri ve simsiyah feraceleri içindeki eşleri ile birlikte telaşlı bir arefe akşamında kabir ziyaretine yetişme telaşındalar. Televizyon denilen kutunun evlerde başköşeye yerleşmesinin hemen öncesinde, hemen her belde ve köyde olduğu gibi akşam yatsı namazı ile birlikte tüm kasabanın ışıkları bir bir sönüyor. Sabah ezanı ile başlayan namaz ve arkasından yeni kıyafetlerini giyerek bayram namazı için cami avlusunu dolduran, gözlerinden ışık fışkıran gürbüz Anadolu çocukları, âdeta birbirlerine yeni kıyafetlerini gösterme yarışındalar. Bayram namazında okunan teşrik tekbirleri, müezzin mahfilindeki İzzet Efendi ile Matbaacı Emin Hafız’ın nefesinde can buluyor ve cemaatin içindeki gürbüz Anadolu evlatlarının idraklerini âdeta mayalıyor. Bayram namazı sonrası camide ve sokaklarda yapılan bayramlaşma ile herkes telaş içinde evlerine dönüyor. Henüz yedi kişinin ortak bir kurbana girme girişiminin kasabalara ve köylere sirayet etmediği, bayramların yazlıklarda ya da tatil beldelerinde geçirilmediği yıllar. Yarım asırdan fazla ısrarla bu tadı arama telaşında olduğum bayramlar işte bu türden bayramlar. Maalesef eskiye ait ne varsa ortadan kalkıyor ya da erozyona uğruyor. Şimdilerde ne o çocuklar kaldı ne de o yaşlı kadınlar. İzzet efendi de matbaacı Emin Hafız da sırlanıp gittiler. Şimdi mikrofonu ellerine alarak hoparlörden sesi sonuna kadar açan, Itri’den de segâh makamından da nasibini almamış tekbirler çoğu genç evladımızı mayalamaktan çok uzakta. Artık yeni kıyafet giymek de çocuklar için bir şey ifade etmiyor. Zaten koruk suyu bilen de kalmadı. Bu şartlar altında dahi bayramları bayram yapmak boynumuzun borcu. O yüzden bu bayram ve sonraki bayramları anamızın ve atamızın hatıraları ile dolu olan beldelerde geçirelim. Velev ki sırlanıp gitmiş olsalar dahi. Ayrıca evladını vatana kurban eden anaları, kimsesiz haneleri, bizleri sevenleri, dua edenleri, kınalı elleri gözü yolda, eli darda, yüreği harda metruk ve kimsesiz evler gibi yapayalnız koymayalım. Bu duygularla hepimizin bayramı bayram olsun inşallah...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.