9 sene önce 15 Temmuz’da atlattığımız tehlike çoğumuz tarafından gereği gibi anlaşılamadı. Konu siyasi malzeme hâline getirildi ve sulandırıldı. Bugüne kadar olan darbeler gibi görüldü. Hâlbuki hadise tam bir işgal teşebbüsüydü. Maazallah başarılı olsalardı Türkiye’yi birkaç parçaya böleceklerdi. İstanbul ve çevresi Türklerden alınıp beynelmilel bir yapıya daha doğrusu Anglosakson-Yahudi ittifakına verilecekti.

İsrail Devleti rahat durmuyor. Asla da durmayacak. Kendine göre tehdit gördüğü her yere müdahale ediyor. Hak, hukuk, kanun, nizam tanımıyor. Suriye’de Genelkurmay binasını vurdu, devlet kurumlarını vurdu. Alçaklıkta sınır yok. 

Terörsüz Türkiye hedefine doğru atılan tarihî bir adıma 11 Temmuz Cuma günü şahit olduk. Irak’ın Süleymaniye kentinde aralarında PKK’nın önce gelen isimlerinden Beşe Hozat’ın da bulunduğu otuz kişilik bir grup silahlarını bıraktı ve dev bir kazanda yaktı. Böylece silah bırakma süreci sözden öteye geçmeye ve hayata aktarılmaya başladı. Bu sürecin birkaç ay içinde tamamlanması ve diğer adımların da yavaş yavaş atılması bekleniyor.

Şu an dünya ciddi anlamda iki şekilde ilerliyor: Bir yanda savaşlar, ekonomik belirsizlikler ve kıtlık gibi riskler var, diğer yanda da iklim değişikliği gibi büyük sorunlar. Bu durumlar, yatırımcıların yeni fırsatlara yönelmesine sebep oluyor. Peki, gerçekten "next big thing" ne olabilir? Hadi birlikte bakalım.

İsrail, Filistin’i yuttu! Şimdi gözünü Suriye topraklarına dikti… Adım adım bu coğrafyayı da Filistin gibi kantonlara ayırıp yutmaya çalıştığını bütün dünya görüyor. Sınır güvenliği bahane, asıl hedef ve dahi niyet bambaşka!

Feridun Ağabey, şimdilerde dünyaya entegre olan ölçü birimlerini kullanıyoruz. Alan ölçüsü, mesafe ve uzunluk ölçüsü, ağırlık ölçüsü. Bunların hepsi Batı orijinli. Fit, inç, mil, ons, metre, litre, ton, metrik, vs.

Ey Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk; “Osimhen transferi 48 saat içinde çözülür” açıklamanızdan beri, kaç 48 saat geçti, hesapladınız mı?

TFF ve MHK geçen sezon her ay "maket bir proje" sundu!

“Tevekkül için, hem kuvvetli bir iman, hem de kuvvetli bir kalb lazımdır. Böylece, kalbinde şüphe kalmaz."

Bir gün, köyün birinde şeytan bir ağacın altına oturmuş, keyiflice etrafı seyrediyor. Bir bakmış orada, kazığa bağlanmış bir buzağı var!..

Müşriklerin bedenleri pis olsaydı, onların yemekleri yenmez, suları içilmezdi!..

Balıkesir'de yetişen velîlerden Tekir Dede bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler. Fidanlığın içinde bir velî kabri vardı.

"Kusura bakmayın Ragıp Bey! Bize 'okuma yazma bilmeyen Erzurumlu er fıkrası' anlatmıştınız ya, işte onun rövanşıydı bu!.."

O an “Ya Rabbi ne büyüksün… Hikmetinden sual olunmaz” diye geçirdim içimden...

Bir kız çocuğunun her nazik duygusu, babasıdır. Onu şartsız seven bir babanın sevgisinin varlığı, ona güvenli bir liman sunar. Hayatının ilk yıllarından, son yıllarına kadar bu geçerlidir. Bu duygudan hareketle hayatında karşılaştığı zorluklara karşı kendinde bir metanet duygusu hisseder. Çıktığı hayat yolculuğunda karşılaştığı olumsuz manzaralardan etkilenmez, ufak bir tökezleme hâlinde o güvenli limandan destek alır. Yanında olmasa da içine işlediği o güven duygusu ile suni hiçbir şey onu aldatamaz.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Şam ile uzlaşmayan YPG’yi “Size devlet borcumuz yok. Ömür boyu dadınız olamayız. Özgür Kürdistan diye bir şey olmayacak. Suriye, tek elden yönetilecek” sözleriyle ikaz etti. Bu açıklamalar sanırım Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı rahatlattı ki yönünü ülkenin güneyine çevirdi.