Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

YAŞAM Haberleri

1908 seçimlerinde çok partiye geçilmiş, "mebuslar seçildiği vilayetin insanı olmalıdır" kuralı getirilmişti.

Resmî tarih ile büyümüş gençlerimiz seçme seçilme hakkına Cumhuriyet ile sahip olduklarını sanıyorlar. Hâlbuki bizde ilk seçimler bundan 140 yıl evvel Kanun-u esasi (1876) ile başlar. Meşrutiyette her 50 bin nüfus için Meclis-i Mebusana bir âza yollanır. Bunlar Osmanlı vatandaşı olmak ve yabancı bir devletin hizmetinde bulunmamak zorundadır. 25 yaşını dolduran erkekler seçime katılabilir. Tabii medeni haklardan mahrum olmamak ve az çok vergi vermek kaydıyla.
Seçim iki kademelidir. Önce adı defterlerde kayıtlı olan 500 vatandaş kendine bir temsilci seçer, bunlar da milletin vekillerini belirler, İstanbul'a yollar... 1908 seçimlerinde çok partiye geçilir. Prens Sebahattin sadece vergi mükelleflerinin oy vermesine karşıdır, seçimi zemine yaymaya çabalar ama elitçi İttihat buna karşı çıkar.
O seçimlerde İttihatçılar, Adem-i merkeziyetçi Ahrar fırkasına fark atar. Bilahare Hürriyet ve İtilaf fırkası zuhur eder, zirveyi zorlamaya başlar. Hasılı Abdülhamid Hanlı yıllarda "çok parti" vardır. Cumhuriyet ise kurulduktan ancak 27 yıl sonra gelebilecektir buna.
Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

BİZ KİMİZ BURADA!
1912 seçimleri de İttihatçıların baskısı altında geçse de (sopalı seçim) Hürriyetçiler meclise adam sokmayı başarırlar. Hürriyet ve İtilaf fırkası 1914 seçimlerini takiben hükümeti kurar. İttihatçılar seyretsin midir yani? Silahlanıp pusatlanır Bab-ı âli'yi (Hükümeti) basarlar. İşte bu darbe geleneği sürüp gidecek, vatandaşın oyunu çalacaktırlar. Talat Paşa Kabinesi çekilince bir dönem sona erer, Vahideddin Han meclisi fesheder ve yeni bir seçimin önünü açar. Sadrazam Damat Ferit Paşa 1919 seçimlerinin nispi temsil sistemi ile yapılmasını arzular. Yarışı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyeti kazanır. Ki Misak-ı Milli'yi de bu meclis ilan edecektir dünyaya. Ancak, İstanbul işgal edildikten sonra Meclis kapanır. Ardından 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM açılır. M. Kemal Paşa, Meclis Başkanı seçilir. TBMM'ye Meclis-i Mebusan'dan gelen 92 mebus katılır, diğer 394 mebus ise livalardan çağırılırlar.
1923 seçimlerinde her 20 bin kişi 1 milletvekili seçer, 18 yaşını dolduran "erkekler" seçime katılırlar. Evet oy hakkı genişlemiştir ama ah bir de Halk Fırkası dışında aday olsa.
1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulsa da baskılara boyun eğer, çekilir kenara. Takrir-i sükun kafa koparmaktadır zira. İstiklal mahkemesine düşmeyegör, yakanı cellattan kurtaramazsın bir daha. Her ne kadar Feridun Fikri ve Kazım Karabekir gibi demokrat isimler "bu kanun anayasaya aykırı" deseler de kaale alınmazlar.
MATBUAT MEZARLIĞI
CHP iktidarı muhalifleri sindirir, İstiklal, Tevhid-i Efkar, Aydınlık, Son telgraf, Orak-çekiç ve Sebilürreşad dergileri kapatılır. Memlekette okunan gazete sayısı 120 binden 50 bine düşer. nbsp;
Hüseyin Cahit gibi bir milliyetçiye bile bölücülükten dava açıldığına bakılırsa Kemalistler kendileri dışında kimseye hayat hakkı tanımayacaktırlar.
Halk Fırkası ılımlı laiklere bile tahammül edemez. Nitekim Fethi Okyar'a kurdurdukları Serbest Cumhuriyet Fırkasını da parti mezarlığına yollarlar.
1935 seçimlerine kadar kadınların oy hakkı yoktur. Hoş olsa da bir şey değişmez, seçmene düşen sadece CHP'nin belirlediği isimleri tasdikten ibarettir. Listeye alınan oy alsa da seçilir, almasa da. Listeyi yapan en iyisini bilir, halka fikrini soracak değildir ya?
1939 seçimlerinde "teorik olarak" bağımsızlara aday olma izni verilir ama bu cesaret işidir, kimse okların üzerine çevrilmesini arzulamaz. nbsp;Bursa mebusu Sakallı Nureddin paşa istisna!
Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

EGEMENLİK EGEMENİNDİR!
Duvarlarda "Hakimiyet bila kayd-ü şart milletindir" yazsa da sınıf hakimiyeti hükm sürer Cumhuriyet cumhurla alaka kurmaz. Bakın şu işe ki İstanbullu Feridun Fikri Düşünsel, Edirneli N. Sahir Sılan, Dramalı Hasan Tahsin Banguoğlu Bingöl mebusu yapılırken, Karaköse (Ağrı) kontenjanını İzmirli Halit Bayrak'a, İstanbullu İhsan Tav'a, Antalyalı Hüsamettin Kural'a, Üsküplü Kemal Doğan'a kullandırırlar. Selaniklilerin geçiş üstünlüğü vardır, demokratik bir seçim için gerekli unsurlar (genellik, eşitlik, şahsilik, serbestlik, gizlilik) görünmez ortada.
Halbuki Osmanlı daha 1908 seçimlerinde çok partiye geçmiş ve "müntehipler, mebusları mensup oldukları daire-i vilayet ahalisinden intihap etmeye mecburdur" kaidesini koymuştur. Yani mebuslar seçildiği vilayetin insanı olmalıdırlar. Türkiye insan hakları noktasından da geri gider, düşünmek suçtur, kıyafetin iş açabilir başına. Yakılan kitaplara, satılan arşivlere, ahır yapılan camilere hiç girmeyelim konu dağılacak yoksa.
Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

MECBURİ İSTİKAMET!
2. Cihan Harbini kazanan devletler mağrurdurlar. Dünyayı hizaya çeker, demokrasi dayatırlar. Nitekim Türkiye de BM'in düzenlediği San Fransisko Konferansına çağrılır. Artık nasıl bir baskı aldıysa CHP çok partili sisteme gelir paşa paşa. Laik ve Kemalist, Demokrat Parti(DP)'nin kurulmasına izin verirler. Kerhen ama... Partinin İttihatçıları baskın basanın refleksi ile apar topar seçim kararı alırlar. Halbuki DP teşkilatlanmamıştır daha. Açık oy gizli tasnif ağlanası bir komedidir ayrıca. Bu seçimde CHP'nin 397 sandalye, DP'nin ise 61 sandalye kazandığı malum ama hangi parti nerede ne oy alır bilinmiyor hâlâ. Türkiye'de gerçek bir seçim ancak 1950'de yapılabilir. TBMM kurulduktan 30 sene sonra.
Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

MÜZMİN MUHALEFET
1950 seçimlerinde DP 420 milletvekili çıkarır. Demokrat Partiden ayrılan Millet Partisi (MP) oyları bölmese CHP 63 milletvekilini de göremeyecektir aslında. Bir sonraki seçimlerde Menderes 505 milletvekili alır, CHP 31'de kalır. Mesaj açıktır. Bu millet CHP'den de programından da hazzetmiyordur asla! 1957'de de yenilen CHP artık iktidar yüzü görmeyeceğini anlar. Ama devleti millete bırakacak değildir, TSK'yı kullanır 60 darbesini yaptırırlar. Cemal Gürsel, bilahare Emin Fahreddin Özdilek askeri hükümeti kurar. CHP'nin bundan böyle birinci parti olma şansı zor görünmektedir, ihtilalciler bu yüzden nispi temsil sistemini getirir, muhalefetin gücünü artırmaya bakarlar. nbsp;Anayasa mahkemesini iktidara musallat eder ve TBMM'yi dengeleyen ikinci bir meclis (Cumhuriyet Senatosu) kurarlar. Milli Birlik Komitesi mensupları tabii senatördür, analarının karnından koltukla doğarlar. Beyzadeler seçimle filan uğraşamaz, milletle muhatap olmazlar. Küçük partilere de baraj getirir, aykırı sesleri sustururlar.


ALtmıştan seksene...

İKİ DARBE ARASINDA
1961 seçimlerinden CHP 173 milletvekili ile birinci parti çıkar, halkın halkçılara teveccühü mü artmıştır? Hayır karşısındakiler DP'nin varisini tespit edememişlerdir daha. Yoksa Yassıada'da Rahmetli Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'a reva görülen zulüm gözlerinin önündedir daha.
İlk defa Suat Hayri Ürgüplü liderliğinde seçimlere katılan Adalet Partisi (AP) 158, Osman Bölükbaşı'nın başını çektiği Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) 54, Ekrem Alican'ın Yeni Türkiye Partisi (YTP) ise 65 milletvekili kazanır ki hepsi de Demokrat Parti'nin boşalttığı sahaya taliptir, birbirlerini kırarlar. nbsp;
Senato seçimlerinde ise "çoğunluk sistemi" uygulanır, AP ezici bir üstünlük kurar. nbsp;
O dönem CHP'nin kurduğu iki hükümet görüyoruz, birincisi AP ile yaptığı koalisyon ki yürümez. İkincisi YTP ve CKMP ile yaptığı ortaklık. nbsp;
Başvekil mi? Elbette İnönü'dür, diğerlerinin ne haddine? Darağacı oradadır, soğumamıştır daha. nbsp;
Adalet Partisi 1964 senato seçimlerinde % 50.3 oy alıp 31 üyelik kazanırken CHP 19'da kalır anca. "Ortanın solu" siyaseti CHP'ye yaramaz, millet gider, kıratın böğrüne böğrüne basar. nbsp;
İNCE AYARLAR
Anlaşılan bir ayar daha yapmak gerekir, rejim Milli Bakiye (artık oy) sisteme geçer ki az alanı kurtaracak formüllerdir bunlar. nbsp;
1965 seçimlerinde halk, Halk Partisine rey vermez. CHP sistemi kendine yontmasına rağmen 134 sandalye çıkarabilir anca. Suat Hayri Ürgüplü 240 mebusu ile tek başına hükümeti kurar. 1966 ve 1968 senato üçte bir yenileme seçimlerinde Adalet Partisi açık ara fark atar. 1969 seçimlerinde de % 46 ile 256 milletvekili çıkarır, CHP ise % 27 ile 143'te kalır. nbsp;
Eh bu kadarı da fazladır ama TSK'dan 12 Mart müdahalesi gelir anında. Bir ayar daha yapmalıdırlar balans yine laçka olmuştur laçka. M. Ali Aybar'ın lideri olduğu Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Erbakan'ın lideri olduğu Milli Nizam Partisi (MNP) kapatılır. TRT ve üniversitelerin özerkliği kaldırılır. Anayasa Mahkemesi emir eri gibidir, buyurulanı yapar. nbsp;

Meclis-i Mebusan'dan bu yana seçimler-1

KOALİSYON KAOSU
1973 seçimlerine İnönü'yü devirerek Genel Başkan olan Ecevit damgasını vurur. Rejimin partisi "bozuk düzen" demektedir açıkça. "Ak günlere" sloganı ile meydanlara çıkan Ecevit inanç ve düşünceye saygılı olacağını söyleyince CHP ilk defa patlama yapar. Adalet Partisi ise metal yorgunluğu yaşar, oylarının MSP, nbsp;MHP ve DP'ye akmasına mani olamaz. CHP ilk defa öne geçer ama hükümeti ancak Erbakan'ın desteği ile kurar. MSP amblemindeki anahtar gibidir, iktidar kapısını ancak o açar. nbsp;
1974 Kıbrıs Harekâtı halk tarafından cesur bir hamle olarak değerlendirilir ve iki parti de alkış alırlar. Ama doku uyuşmazlığı yaşanır, koalisyon yaşamayacağı bellidir, yaşamaz da. nbsp;
Yerine gelen Sadi Irmak hükümeti sadece görüntü yapar. Ardından sağ partiler Milliyetçi Cephe çatısı altında toplanırlar ki nispeten uyumlu bir iktidardır. AP'li babalar çocuklarının Ülkü Ocaklarına ya da Akıncı derneklerine gitmesinden rahatsız olmazlar.
Gelelim 1977 seçimlerine. Erbakan Hoca'nın Ecevit ile yaptığı ortaklık mütedeyyin camiada hoş karşılanmaz. Halk Hoca'ya genel af ile dışarı salınan anarşistlerin hesabını sorar. Neticede MSP'nin oyları düşer, (Kanımız aksa da zafer İslam'ın) diyen MHP'ninki artar. Seçimin galibi mavi gömlekli Ecevit'tir. Doğrusu, nevi şahsına münhasır bir solcudur, hem Lenin gibi Bolşevik kasketi takar, hem de Kıbrıs kahramanı olarak hamaset edebiyatı yapar. Gelgelelim 213 milletvekili ile kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamaz. nbsp;
YARIN: 80 DARBESİ VE SONRASI




UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...