Didem Yağcı’nın tuvali eski kitaplar

Düzenleyen:
Didem Yağcı’nın tuvali eski kitaplar

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Arayışla başlanan serüven, kumaşlarla harita, gazete ve eski kitap sayfalarına döküldü

Eda Akay

Boğaziçi Üniversitesi kimya bölümü mezunuyum. 12 yıl uluslararası firmalarda yönetici olarak görev yaptım. Böyle mutlu olamayacağımı anladım ve günün birinde istifa ettim. Kurumsal hayat beni boğmaya başlamıştı. Kalbimin sesini dinleyerek, sanatla uğraşmaya karar verdim. 
Başlangıç nasıl oldu peki?
Üniversite yıllarımda, bazı hocalarım bendeki yeteneğin farkındaydı. Sürekli bunu geliştirmem gerektiğini söylüyorlardı. Yetenek sınavlarına girdim ve AB bursu ile Türkiye’yi temsilen Londra’ya gittim. Keşif sürecim orada başladı.
FARKIMI ORTAYA KOYDUM
Sanatçı, farkını ortaya koyabilendir. Ben de öyle yaptım. Haritalara, eski kitap sayfalarına, hatta bazen gazetelerin üzerine yaptığım resimleri, kumaşlarla anlamlandırıyorum. Kumaşın renkleri ve desenleriyle, duyguları yansıtmaya çalışıyorum. 
Neden “kadın”? 
Hayat denilen süreçte başlangıcından bitimine kadar evimizi, ailemizi, aldığımız lüks arabamızı ya da eğitimimizi öbür tarafa götüremediğimizi biliyoruz. Dolayısıyla burada deneyimlediğimiz tek şey hislerimiz. Kadını özellikle ön plana koyuyorum. Çünkü kadın benim için çok önemli... Biz kadınlar çok farklı varlıklarız. Bir duyguyu dibine kadar yaşıyor, en ufacık ayrıntıyı bile gözden kaçırmıyoruz. “Kadın”ı anlatmak bambaşka bir şey… Duygu deneyimini akrilik boya ile dış dünyadan ayırıyorum. Kumaş katmanları ile de kadının o anki ruh hâlini veriyorum.
SAHAF SAHAF DOLAŞTIM 
Sahafları dolaşarak kadınları anlatan kitaplar satın aldım. Konusu geçen kadınların anlatılan duygularını, bizzat sayfalarına işliyorum. Bunları yaparken mürekkep kullanıyorum. Söz konusu kadını temsil ettiği için de geleneksel keçeyi kullanıyorum ki, Türk bir sanatçı olarak yurt dışında fark oluşturmak istiyorum. Kumaşlara dönersek… El yoran ve zor bir teknik... Ortaya kimliğini kaybeden, dış görünümüyle bambaşka bir kadın çıkıyor. Anlaşıldığımı düşünüyorum.
TÜRKİYE’DE SANAT  GÖZÜ GELİŞTİ
Bence artık Türkiye’deki sanat gözü gelişti. Artık koleksiyonerler de her türlü mecrayı takip ettiği için kendilerine ait bir zevk edindiler. Yurt dışında daha kolay kabul görüyordur kanımca… Farklı bir teknik olduğu için onun altını çiziyorlar ve tebrik ediyorlar. Tek isteğim bunun akademik boyuta taşınarak sanat dalına çevrilmesi ve deneyimlerimi, tecrübelerimi aktarabileceğim bir ortamın oluşması.
Böyle mi devam edecek? Bir değişiklik, farklı bir figür görecek miyiz? 
Daha ne olsun? Örneğini hiç görmedim. Benimkisi bambaşka bir düşünce, bambaşka bir anlatım… Kadından daha değişik bir şey düşünemiyorum.  Yoluma aynı teknikle devam edeceğim. “Kadın” figürüyle… Sanatımı seviyorum, ben böyle mutluyum.

Didem Yağcı’nın tuvali eski kitaplar

KADININ DÜNYASINI YANSITIYORUM

Tepkiler ne yönde? 
Galeri İlayda’da açılan sergideki eserlerin her birini yapmak haftalarca sürdü. Sergilerimi, kadınlardan çok erkekler ziyaret ediyor. “Neden ‘kadın’?” diyorlar herhalde. Kadını başka bir gözle değerlendirmiş oluyorlar. Kadının biraz hayat hikâyesini öğrenmek, hangi zaman diliminde ne yaşadığını, hissini soruyorlar. Kendi kafalarında oluşturdukları imajla örtüşüyor mu örtüşmüyor mu diye merak ediyorlar. Daha sonra hayatlarındaki kadınlarla onları özdeşleştirmeye çalışıyorlar. Örneğin; annesi, kız kardeşi, eşi, sevgilisi vs. Güzel sorular soruyorlar. Merak uyandırmak hoşuma gidiyor.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...