Kaynayan kazan: İran

Düzenleyen:
Kaynayan kazan: İran

DÜNYA Haberleri

Suriye’yi 35. eyalet yapma hayaliyle yola çıkan İran, Huzistan’daki ayaklanmalar sebebiyle zor günler geçiriyor. Güney Azerbaycan ve Belucistan krizleri ise bir kıvılcımı bekliyor.

Osman Sağırlı
osman.sagirli@tg.com.tr

Dünyanın en kanlı, sancılı bölgelerinde son birkaç yıldır başrol oyunculuğuna soyunan hatta Orta Doğu ve Körfez ülkelerinde âdeta etnik emlâkçılık yapan İran, kendi içindeki kontrolü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
“Nerede isyan orada İran” düsturu ile yıllardır hayalini kurduğu “Şii Hilali” projesini hayata geçirmek için hinterlandındaki ülkelerin demografik yapısıyla oynayan, rejim ihraç eden İran’ı kritik bir süreç bekliyor. 
İran’ın her seferinde ötelediği, baskıladığı hatta dünyadan gizlediği sorunlar tek tek gün yüzüne çıkıyor. Güney Azerbaycan’da çoğunluğu Şii, Belucistan’da ise Sünni halka yönelik sürdürülen Farslaştırma çabaları her defasında geniş halk kitlelerinin ayaklanmalarına neden olan İran’da şimdi de Ahvazlar kazan kaldırdı. Görünen gerekçe her ne kadar hava kirliliği ve elektrik kesintileri olsa da temerrütü oldukça eski bir mesele.
Kaynayan kazan: İran

17. AYAKLANMA
Nasıl mı? Şöyle ki;
İngiliz ajanı Sir Ardeşir J. Reporter aracılığıyla İngilizlerle tanıştırılan Rıza Pehlevî, 1921 darbesiyle İngilizler için çalışmaya başlar ve 1923 yılında başbakan ve sonunda 1925 yılında İran şahı olur. 
İngilizlerin himayesi altında İran’daki birçok sosyalist, milliyetçi ve etnik hareket Pehlevî tarafından bastırılır. 1925 yılında Kaçar Hanedanlığını devre dışı bırakan Pehlevî, kendi hanedanlığını kurar. Kısa sürede Azerbaycan, Arabistan (Huzistan) ve Luristan gibi büyük bölgelerin yarı özerk konumunu ortadan kaldırır. Farsça dışındaki dilleri yasaklatır; Kürtçe, Lurice, Türkçe ve Arapça gibi diller de Farsçanın bozuk lehçeleri olarak baskı altına alınır. 
İşte bugün İran için tehlike çanlarının çalmasına neden olan fitnenin tohumları da o gün atılmış olur. İran’da İslam Devrimi (!) yapmakla övünen Humeyni iktidarı süresinde icraatlarıyla o tohumlara âdeta su verir yeşermesine neden olur. 
1990 yılında ayyuka çıkan “Pers milliyetçiliği” ile birlikte etnik grupların ağırlıklı olduğu eyaletler bölünerek Farsların ağırlıklı olduğu bölgelere dâhil edilir. Hatta 4 farklı eyalet ihdas edilir. İşte bunlardan biri de son 9 gündür halk ayaklanmalarına sebep olan Ahvazların yaşadığı Huzistan’dır. Huzistan’daki Ahvaz ayaklanması İran için sıradan bir baş ağrısı olmayacak kadar ciddi. Hatta organ çürümesi olarak nitelenebilecek bir durum. Zira 1928’den 1946 yılına kadar dokuz başarısız ayaklanma girişimi gerçekleştiren Ahvazlar 17. defa sokaklarda.
Üstelik bu halk İran’ın öncülüğünü yapmakla övündüğü Şia mezhebine mensup. Sekiz milyonluk Arap nüfusu içinde ciddi bir orana sahip olan Ahvazlar, İran’ın mezhep milliyetçiliği kontenjanından faydalanmak yerine ırk milliyetçiliği kriterlerinden sınıfta kalmış.
Kaynayan kazan: İran

YER ALTI ZENGİNİ TOPRAKLAR
Basra Körfezi kıyısındaki yerleşim alanları, önemli ölçüde sulanabilir ovalarla kaplı, aynı zamanda başta buğday ve hurma olmak üzere İran’ın tarımsal üretiminin yarısından çoğunun gerçekleştiği topraklar. Buşehr, Huzistan ve Hürmüzgân eyaletlerinin yer aldığı bu bölge İran’ın aynı zamanda petrol ve gaz rezervlerinin önemli bir bölümüne sahip. Hâlen ülkenin petrol ve gaz üretiminin yüzde 85’i, elektrik üretimin yüzde 75’i bu bölgeden karşılanıyor. 
Şahlık rejimine karşı sürekli ayaklanan Ahvazlar, büyük katliamlara maruz kalmış, halk yoksul ve eğitimsiz bırakılmış. 
Özetle “Bal tutan parmağını yalar” sözü buradakiler için çok bir anlam ifade etmemiş. Zira sokaklar bir hayli karışık, İran her ne kadar olaylarda bir kişinin öldüğünü açıklasa da devrim muhafızlarından birçok kişinin halk tarafından linç edildiği yönünde çok sayıda görüntü ve mesaj sosyal medyada boy boy yer alıyor. İran rejiminin apar topar OHAL ilan etmesi ve gösterilere katılanları tutuklaması bu iddiaları doğruluyor.
İran’ı ciddi şekilde panikleten Ahvaz ayaklanması, İran içindeki zayıf kalelerden biri olan, zaman zaman karikatür ve TV programları ile aşağılanan halkın sürekli sokaklara döküldüğü Güney Azerbaycan’ı da tetikleyebilir. Sayıları 30 milyonu bulan ve bölgede Tork (Türk) olarak bilinen Güney Azerbaycan; 1941’de İran, İngiltere ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilip bölünmesi sonrası Kuzey’den ayrılarak doğmuş. Pehlevi döneminde baskı altına alınan bu topraklarda tarih boyunca sürekli ayaklanmalar yaşanmış daha da önemlisi İran İslam Devrimi bu topraklardan başlayıp İran’ın diğer bölgelerine sıçramış. Devrim sonrası umduklarını bulamayan Azeriler, İran için potansiyel bir tehlike olarak ortada duruyor.

Kaynayan kazan: İran

Beluciler ne ister?

Ve yine bir İngiliz bakiyesi sorun olarak İran’ın önünde dağ gibi tehlike olarak duran Belucistan. İkinci Dünya Savaşı sonrası İngilizlerin sömürüsü, Hinduların yaşadığı bölgeyi Hindistan, Müslümanların yaşadığı bölgeyi de Pakistan’a bırakmıştır. Beluciler de Pakistan-Afganistan-İran üçgeninde sıkışmış. Sayıları 8 milyonu bulan Beluciler’in İran topraklarında kalan 2 milyonluk kesimi rejim ciddi bir iç sorun olarak görülüyor. Zira Sünni ve Hanefi olan bu halk, yıllardır İran’ın asimilasyon politikalarına karşı direnç gösteriyor. Son dönemlerde ortaya çıkan Cundullah adlı terör örgütü de bu bölgede aktif olarak varlığını gösteriyor. İran’ın Çin’e satacağı enerji boru hatları ise Belucilerin yaşadığı topraklardan geçiyor. Küçük bir hareket İran-Pakistan-Afganistan üçgeninde yaşayan Belucilerin kuracakları Belucistan devletine bir adım daha yaklaştırır. Senaryo İran’da değişik versiyonlarıyla yıllardır analiz ediliyor.
Ekonomik krizler, Mollaların gittikçe büyüyen mal varlıkları, 3 Ağustos’ta görevi sona erecek olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yerine gelecek isme karşı Mollaların tavrı İran’ı bir hayli terletecek.
Tehlikeyi uzak noktada karşılama çabası mı dersiniz, yoksa Şii Hilali hevesi mi? Adı her ne olursa olsun, bugün başta Suriye olmak üzere, Irak, Yemen, Lübnan’da silahlı grupları ile aktif olarak rol alan İran; Kuveyt, Bahreyn, Pakistan ve Afganistan’da oynatılan her taşın altından çıkıyor. İranlı yetkili Mehdi Talib’in “Suriye, İran’ın 35’inci eyaleti” şeklindeki sözleri Suriye’deki 100 bin İranlı askerin varlığını kendi pencerelerinden izah edebilir. (!) Ancak birilerinin de İran’a “camdan evin varsa komşunun camına taş atma!” sözünü hatırlatmasında fayda var.

Kaynayan kazan: İran

Kaynayan kazan: İran

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...