O 'pısırık kız' şimdi şampiyon

O 'pısırık kız' şimdi şampiyon

YAŞAM Haberleri

“Kick boksa başladığımda salonda 50 erkek vardı, tek kız bendim. Şimdi ise eğitmenlik yapıyorum. Öğrencilerimin yüzde 70’i erkeklerden oluşuyor.”

BURCU ÇETİNKAYA

Süreyya Ağıl 1981 yılında Tokat Turhal’da doğdu. 15 yaşında babasının işi için çıkınca İstanbul’a geldi. 19’unda polis olmak hayalleriyle girdiği mülakatta “Dövüş sporları biliyor musunuz?” sorusuyla karşılaştı. Süreyya bunun üzerine kick boks ile tanıştı. Başarı basamaklarını hızla tırmanan genç sporcu Avrupa Şampiyonluğu’na kadar yükseldi. Süreyya şimdi kendi tecrübelerini başkalarına aktararak eğitmenlik yapıyor. Kadın eğitmenin öğrencilerinin yüzde 70’i ise erkeklerden oluşuyor. Ben de onun bu yolculuğunu size aktarmak istiyorum.

Kick boks serüveniniz nasıl başladı?
Dövüş sporlarını hiç tanımıyordum. Polislik mülakatı sonrası soluğu spor salonunda aldım. Mizaç olarak kavgaya yatkınlığım yok. Kimseye kıyamam, vuramam. Tesadüfen İstanbul Şirinevler’de gittiğim yer kick-boks salonuydu. Dersleri Millî Takım antrenörü veriyordu. Başladığımda 50 erkek vardı, tek kız bendim. Başta beni çok istemediler, vazgeçirmeye çalıştılar. Onlar öyle yaptıkça daha çok mücadele azmi geldi.

Spor size neler kattı, hayatınızı nasıl şekillendirdi?
Hayata bakış açım değişti, daha güçlü, dışa dönük oldum. Önceden daha savunmasızdım. 7 kardeşiz, 6’sı kız. Babam madalyalarımı gösterirken “En pısırık kızım dövüşçü oldu” der hep. İstanbul , Türkiye Şampiyonaları derken dereceler devam etti. 2002-2003 yılında Türkiye Şampiyonu olduğum halde Millî takıma alınmadım. Ondan sonra bir süre kick boksu bıraktım. Sonra kendi branşım olmayan boksta dövüşmeye başladım. Az tecrübeyle Türkiye Şampiyonası’nda ikinci oldum. İlk millî sporcu da 2006’da boksta oldu. Avrupa Kupası’nda üçüncülük kazandım. Kick boksta ise 2010’da millî olabildim. Avrupa Şampiyonası’na gittik. 2007’den 2011’e kadar da profesyonel dövüştüm.

Para kazandınız mı?
Çok ciddi paralar kazanmadım ama sponsor bulduğum kadarıyla mücadele ettim. Bu işi para için değil sevdiğim için yaptım. Şimdi eğitmenlikten para kazanıyorum.

O 'pısırık kız' şimdi şampiyon

Ne zaman bıraktınız?
2011 yılında bıraktım. Eskiden sporcuyken, kadınların hepsi dövüş sanatlarını bilsin, kendilerini savunabilsin diye bir motivasyonum vardı. Şimdi ise nefes koçluğu eğitimi aldıktan sonra bakış açım oldukça değişti. Bir şeyler eksikti bende ve nefes koçluğu eğitimi kendime giden yolu bulmamı sağladı. Buradan sonra da dövüşmek biraz uzak gelmeye başladı. Bir insana vurmak, burnunu kanatmak çok üzüyor artık beni.

Peki hiç sizin bir maçta vücudunuz hasar gördü mü?
Hayır. Ben daha çok saldırarak dövüşürüm. Darbe almayı sevmiyorum. O yüzden de ilk iki raund hep saldırırdım. Sonra rakibim zaten yoruluyordu.

Aileniz kariyerinizi nasıl karşıladı?
Babam ve annem çok heyecanlandı, korktular, zordu onlar için. En son yaptığım maçı Tokat Turhal’da yaptım. Kendi memleketimden çıktığımda 15 yaşındaydım ve hiç bir şeydim, o maçta ise bir salon dolusu insan alkışlıyordu. Belediye başkanları, kaymakamlar oradaydı. O duyguyu ailem yaşadı gurur duydular ama o heyecan ise zordu. Dua etmekten izleyemiyorlardı ama.

EVLENECEĞİM KİŞİNİN SPORCU RUHU OLMALI
Bırakmak zor oldu mu?

11 sene bu heyecanı o kadar uzun yaşadım ki, bırakmak zamanı geldiğinde çok etkilenmedim. Nefes koçluğu eğitimi ise bana o anlamda çok destek oldu. Eğitmen olarak devam etmeye karar verdiğim bu sporda ise merkeze insanların kendini savunmalarını değil, deşarj olmalarını koydum. Zengini, fakiri, öğrencisi, öğretmeni herkes stres altında. Bilirsiniz insanlarda ilkel benlik var. Eskiden insanlar bir şeyler için emek sarf ederdi, yürürdük, araçlar azdı, telefonlar yoktu. Şimdi ise her şey daha hızlı ama bu arada fiziksel olarak eskisi kadar deşarj olamıyoruz.  İlkel zamanlarda insanlar savaşarak ve avlanarak yaşıyorlardı. Dolayısıyla içimizde bununla ilgili bir yapı var. Masa başında bunu tatmin edemediğimiz için de biraz fazla stresli oluyoruz. Kick boksun bütün dünyada bu kadar popüler olmasının sebebi de kolay öğrenilir olması ve bu duyguları tatmin etmesi.

Peki nasıl verdiniz bırakma kararını, planlı mıydı doğal mı gelişti?
11 senelik kendimi bulma yolculuğumda artık bir başka seviyeye geçme zamanı gelmişti. Aldığım nefes koçluğu eğitimi bu süreci sadece kolaylaştırdı. Ama eğitmenlik yapmaya karar verdiğimde kiminle konuşsam “nasıl olacak erkekler senden ders almaz ki, sadece kadınlara mı eğitim vereceksin? dediler. “Sen ne kadar iyi olursan ol, erkek hoca varken hiç bir erkek senden ders almaz” dediler. Bu durum çok zoruma gitti. Sporu bıraktıktan sonra tekrar spor yöneticiliği okumaya başladım. Sonra fitness eğitmenliği, pilates eğitmenliği dersleri aldım. Kendimi geliştirdim. Antrenörlük belgeleri, nefes koçluğu eğitimi aldım. “Ne yapabilirsen de sen başkalarından farklı olabilirsin?” sorusunu kendime sordum. Her şeyin kick boks olmadığını gördüm. Önceden sadece dövüşçü hazırlamak gibi yetiştirildiğim için öyle aktarabiliyordum. İnsanların deşarj olmalarını sağlayan kendimce bir metod geliştirdim ve kendi yerimi açtım. 5 senedir de kendi spor salonumda çalışıyorum. İlk öğrencim erkekti. Şimdi öğrencilerimin yüzde 70’i erkek.

Nasıl geçiyor peki günleriniz, yoğun musunuz?
Genelde özel derslerim var. Haftanın altı günü çalışıyorum. Sabah altıdan akşam 23:00’a kadar ders verdiğim oluyor. Çok severek yapıyorum, hiç de şikâyetçi değilim. Kişi sevdiği işi yaptığı sürece asla yorulmuyor. Boş zamanlarımda ise daha çok sinemaya gidiyorum ve ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Zaten ailemle yaşıyorum. Bizim evde evlenmeden göndermezler.

Evlenmeyi düşünüyor musunuz? Nasıl birisiyle evlenmek istersiniz?
Sporcu bir ruh olması lazım ki benim mesleğime sahip çıkabilsin. Beni anlayabilsin. Öyle çok büyük kriterlerim yok sevmeyi bilsin yeter.

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...