Brexit sonrası 'sarı yelekliler' korkusu sardı!

Düzenleyen: / Kaynak: AA
Brexit sonrası 'sarı yelekliler' korkusu sardı!

DÜNYA Haberleri  / AA

Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mercan, "Brexit oylaması sonrası başlayan süreçte en korkulan senaryolardan biri, 'sarı yelekliler' hareketinin, İngiltere içindeki eylemelerini artırması" dedi.

Sezgin Mercan, İngiltere'nin, Avrupa Birliği'den (AB) ayrılma (Brexit) tarihi olan 29 Mart yaklaşırken İngiltere'nin karşı karşıya kalabileceği olası birçok senaryonun da tartışılmaya başlandığını belirterek, "En korkulan senaryolardan birinin 'sarı yelekliler' hareketinin, İngiltere içindeki eylemelerini artırması.'' olduğunu söyledi.

"BREXİT'İN REDDEDİLMESİ HÜKÜMET İÇİN BÜYÜK YENİLGİ"

Brexit oylamasının İngiliz Parlamentosu'nda 202 evet oyuna karşı, 432 hayır oyuyla reddedilmesinin İngiliz tarihinde hükümet için büyük bir yenilgi olarak kayda geçtiğini söyleyen Mercan, İngiliz Parlamentosu'nun anlaşmayı istemediğini bu oylamayla açıkça ortaya koyduğunu anlattı. Mercan, "Herhalde 29 Mart 2017'de May, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk'a gönderdiği mektupla Brexit sürecini başlattığında, hatta mektupta Brexit'in önde gelen nedeni olarak ulusal 'self-determinasyon', bir başka deyişle egemenliği yeniden ele alma vurgusunu yaptığında hiç böyle bir sonucu beklemiyordu. Fakat zamanla sonucun bu olacağıyla ilgili işaretler de kendini göstermiyor değildi aslında." diye konuştu.

"İNGİLTERE MALİ BASKILARININ SORUMLULUĞUNU AB'YE YÜKLÜYOR"

Sonucun, göç sorunu, mülteci krizi, iş gücü meselesi, ekonomik sorunlar, ticari düzenlemeler, iç siyaset gibi sorunlarla birebir ilişkili olabileceğini vurgulayan Mercan, şu değerlendirmede bulundu:''İngiliz hükümeti, üzerinde hissettiği tüm bu mali baskılarından AB'yi sorumlu tutarak hedef tahtasına yerleştirdi. Özellikle son zamanlarda görülen popülist ve aşırılıkları barındıran siyaset tipinin İngiltere'yi de etkilemesi, kurumsallaşmış büyük partiler yanında aşırılık eğilimi gösteren küçük partilerin siyasette varlık kazanması kamuoyunda bölünme yaşattı. Bu bölünme farklı partiler arasında da değildi. Muhafazakarlar içinde de özellikle AB konusunda ayrışma vardı. Bu gibi bölünmelerin maliyetini bertaraf etmeye çalışan dönemin Başbakanı David Cameron, sorunlu konularda AB'den istediği imtiyazlara cevap alamayınca İngiltere'nin AB üyeliğini sonlandıracak yolu açtı. Bu doğrultuda referandum kararı alındı ve kampanya yürütüldü. İlginçtir ki kampanyanın başlarında Cameron Brexit'i desteklerken, sonra ona karşı eyleme girişip tutum değişikliğine de gitmişti. Bu değişiklik referandumda kamuoyunun Brexit lehine oy kullanmasını etkilememişti. İngiliz kamuoyunda AB'ye tepki olduğu gibi Cameron'a da tepki oluşmuş, referanduma bu yansımıştı."

"MAY, BREXİT'İ TEMEL HEDEF HALİNE GETİRDİ"

Brexit sürecinin iyi yönetilmemesinin Cameron'un başbakanlığını bitirdiğine değinen Mercan, ''Muhafazakarlar içinde AB'ye tepkiyi azaltmaya çalışan ve ona ılımlı yaklaşan Cameron, giderek 'AB şüpheciliğinin' takipçisi haline dönüşmüştü. Bu, Bağımsızlık Partisi gibi popülist partilere de adeta bir cevaptı. Ancak süreç iyi yönetilememiş, İngiltere'nin AB ile ilişkiler kapsamında yarar ve zarar hesapları kapsamında rasyonel bir sonuca varamadan Cameron'ın başbakanlığı sona ermişti. İkinci etapta, Cameron'un referandum başarısızlığının ardından May'in başbakanlık süreci başladı.'' ifadelerini kullandı. Siyasi, ekonomik ve sosyal alanda devletçi bir politika izleyen May'in, Brexit'i temel hedeflerinden biri haline getirdiğini aktaran Mercan, şunları kaydetti: "May'in önündeki en büyük zorluk ise Brexit'in hangi koşullarda gerçekleştirileceğiydi. Bir başka deyişle AB ile İngiltere arasındaki kurumsal ilişkilerin üyelikten ayrıldıktan sonra nasıl devam edeceğini belirleyecek anlaşmanın nasıl olacağıydı. Anlaşmayla ilgili müzakerelerde Kuzey İrlanda'nın Gümrük Birliği'nde kalıp, İngiltere'nin AB ile ayrı bir Gümrük Birliği oluşturması; Kuzey İrlanda'da İngiltere'den gelecek mallara üçüncü ülke malı muamelesi yapması, Cebelitarık'ın statüsünün anlaşma dışında bırakılması gibi konular May’in müzakerelerdeki tutumunu eleştirilere açık hale getirdi. May döneminde İngiltere'deki ayrışma öyle bir noktaya geldi ki geçen aralık ayında Muhafazakar Parti'de May'in liderliğiyle ilgili güven oylaması yapıldı ve 200'e karşı 117 parlamenter May’e karşı oy kullandı. Her ne kadar sonuç itibarıyla yerini korusa da May'in bunu bir daha başbakan adayı olmayacağı vaadiyle gerçekleştirdiğini göz ardı etmemek gerekir. Bunda May'in siyasi vizyonunun kısıtlarının da etkisi çok oldu. Ülkedeki ekonomik ve sosyal sorunlara odaklanmaktan ziyade Brexit'e ağırlık veren bir başbakan profili çizdi. Kötü bir kampanya yürüttüğü yönündeki yorumlara fırsat veren bir ortam oluşturdu.''

"AB MAY İLE YA DA  MAY OLMADAN BREXİT'İN SONUÇLANMASINI BEKLİYOR''

Brexit'in sadece İngiltere için değil aynı zamanda AB için de bir krize dönüştüğünü kaydeden Mercan, şunları aktardı: ''Lizbon Antlaşması'nın verdiği fırsatla bir üye ülkenin artık AB üyeliğini sonlandırabiliyor olması, üyeliğin 'aşırı politizasyon' riskiyle karşı karşıya kalmasına yol açacak gibi görünüyor. Bunun ilk işaretini Brexit verdi. 'Exit'in değişik versiyonları şimdiden birçok üye ülkede dillendirilir oldu. Siyasi, ekonomik ve sosyal zorluklarda ilk akla gelen eleştiri konusu da Avrupa bütünleşmesi oldu, özellikle bütünleşme karşıtlarında. Dolayısıyla Brexit oylaması Avrupa bütünleşmesinin geleceğiyle ilgilenenlerde hemen çeşitli tepkilere yol açtı. Yunanistan'dan Almanya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a Brexit meselesinin artık bir sonuca vardırılması gerektiğine yönelik açıklamalar geldi. Özellikle İngiltere ile yoğun ticari ilişkilere sahip olan Almanya gibi üye ülkeler pazar koşullarının netleşmesi için hassasiyet gösteriyor. Kısacası, İngiliz kamuoyu ve AB May ile ya da May olmadan Brexit'in sonuçlanmasını bekliyor. Tabii İngiltere'nin AB üyeliğinin devamı yönünde bir gelişme olmazsa."

Düzenleyen:  - DÜNYA
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...