'Bu para sistemiyle her yıl kriz yaşanır'

'Bu para sistemiyle her yıl kriz yaşanır'

EKONOMİ Haberleri

Küresel finans krizi ve Bitcoin’in ortaya çıkışının 10. yılında paranın geleceği Uluslararası Para Zirvesi’nde ele alındı. Uzmanlar, hâlen dünyada hâkim olan bankacılık sisteminin ürettiği borç yükü sebebiyle finans krizlerinin peş peşe geleceğini vurguladı.

FİKRET ÇENGEL / Frankfurt

International Movement for Monetary Reform (IMMR) , Monetative ve Frankfurt School Blockchain Center tarafından düzenlenen Uluslararası Para Zirve’si, Bağımsız ve Milli Para Sistemi (Vollgeld) ve Kripto paralar ile para formunun ve sisteminin nasıl şekilleneceği konusuyla Almanya’nın Frankfurt şehrinde toplandı. Zirvede, Bağımsız ve Milli Para Sistemi (Vollgeld), Kripto paralar ve Merkez Bankası Dijital Parası üzerine yeni tartışmaları masaya yatırıldı.

Millî para sistemi gerekiyor
Hâlihazırdaki para sistemindeki muhtemel değişiklikler ve problemlerin yanı sıra iki radikal görüş de konferansta gündemdeydi.
Bağımsız ve Millî Para Sistemi destekleyicileri sistemsel olarak finansal krize yol açan ticari bankaların kaydi para üretmesi ve kullanıma sürmesini eleştirilerek, para üretmenin tamamen kamuya ait Merkez Bankaları’nın eline dönmesini savundu. Bir diğer görüştekiler ise; kamuya ait Merkez Bankaları’nı, var olan para sistemindeki zayıf halka olarak görerek paranın tam ulussuzlaştırılmasını ve özelleştirmeyi destekledi. Bu grubu özel kripto para temsilcileri destekledi.

Mevcut para sistemi sona geldi
‘Bağımsız ve Millî Para Sistemi’ Türkiye Temsilcisi Dr. Artuğ Çetin yaptığı açıklamada, “Para sistemi denildiği zaman paranın kullanıma sürülmesi, halka nasıl servis edilmesi gerekliliği ve kullanıcı tarafından nasıl irdelendiğinin tanımlandığı bir sistemden bahsediyoruz. Bugünkü para ve bankacılık sistemi kısmi bir rezerve bağlı olan kaydi para sistemidir. Konferansta, kısmi rezerve dayalı kaydi paranın meşru Merkez Bankaları yerine, günümüzdeki sistemde ticari bankalar tarafından üretilmesi ve kredi vermek suretiyle kullanıma sürülmesi, dolayısıyla buna bağlı olarak da ticari bankaların alım gücü üretmesine dayalı problemler masaya yatırıldı.  Artık hâlihazırdaki para sisteminin sonuna gelindiğini görüyoruz” dedi.
Üretilen madeni ve kâğıt paraların piyasalarda kullanım oranlarının bazı ülkelerde yüzde 1’lere kadar düştüğünün altını çizen Çetin, “Bu da şu anlama gelir; devlet yani Merkez Bankaları, artık para üretmemektedir. Sistem devletler açısından kabul edilemez bir noktadadır. Adı üzerinde kısmi rezerv bankacılık sistemi, kısmi bir parayı referans vererek misli bir parayı kullanıma sürmektir. Bu da yeni üretilen paranın adeta karşılıksız olması anlamına gelmektedir. Diğer taraftan günümüz para ve bankacılık sistemi gereği kredi vermek suretiyle ticari bankalar tarafından yani ‘borç’ karşılığı gerçekleşen bir para üretiminden bahsetmekteyiz. Buradan anlaşılan, kullanıma sürülen her birim paranın karşılığının ‘borç’ olduğu gerçeğidir” ifadelerini kullandı.

Ünlü ekonomistler çözüm için buluştu
Konferans, üniversitelerin önde gelen uluslararası ekonomistlerine, merkez bankalarına ve finans kuruluşlarına ev sahipliği yaptı. Açılış konuşmaları William White (OECD Başekonomisti), Prof.Dr.Thomas Mayer (Deutsche Bank eski başekonomisti), Dr. Michael Kumhof (İngiltere Merkez Bankası Kıdemli Araştırma Danışmanı, IMF Ekonomik Modelleme Bölümü eski Başkan Yardımcısı), Prof.Dr.Laurence J.Kotlikoff (Boston Üniversitesi) ve Prof. Dr. Peter Bofinger (Würzburg Üniversitesi) tarafından gerçekleştirildi. Farklı oturumlardaki konuşmacılar arasında İspanya Merkez Bankası Eski Başkanı Miguel Angel Fernandez Ordonez, İsveç Merkez Bankası e-krona Projesi’nin önde gelen araştırma görevlilerinden Dr. Carl Claussen, Bağımsız ve Millî Para Sistemi (Vollgeld) yaklaşımının mimarı, Prof.Dr. Joseph Huber ve Frankfurt School Blockchain Center Başkanı Prof. Dr. Philipp Sandner yer aldı.

Para hacmi değil borç hacmi var
Dr. Artuğ Çetin, para hacmi diye bahsedilen kurgunun, günümüzde borç hacmi şeklinde yorumlanabileceğini söyleyerek şunları kaydetti: “Çünkü ticari bankaların kullanıma sürdüğü kaydi para ile meşru Merkez Bankalarının üreterek kullanıma sürdüğü nakdi para arasındaki oran, kaydi para lehine yüzde 90’lara ulaşmış durumdadır. Yani para hacminde Merkez Bankaları’nın payı yüzde 10’lara düşmüştür. Dolayısıyla parasal hacmin kontrolü meşru Merkez Bankaları’ndan çıkıp, ticari bankalara geçmiştir. Bağımsız ve Milli Para Sisteminin hayata geçmesi durumunda Merkez Bankaları para hacminde tam kontrole ulaşabilecek ve buna bağlı olarak da devletler halihazırdaki kamu borçlarını önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde geri ödeyebilecek finansal kaynağa erişebilecekler. Böylelikle vergi gelirleri, borç ödemek yerine; toplumun refahı için kullanılabilecek. Böylelikle vergi gelirleri, borç ödemek yerine; toplumun refahı için kullanılabilecek. Bu konudaki araştırmalarım ve dünyanın geldiği noktayı anlatan “Nomisma-Bağımsız ve Milli Para Sistemi” adlı kitabımda tüm detayları ile açıklıyorum” dedi

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...