Gıdada alarm! Fiyatla birlikte panik de artıyor

Gıdada alarm! Fiyatla birlikte panik de artıyor

EKONOMİ Haberleri

Kuraklık, üretim azalması ve tedarik sıkıntısına, döviz atağı da eklendi. Özellikle gıdada fahiş fiyat artışları yaşanıyor. Stokçular piyasaya mal vermiyor. Tüketici de üretici de tedirgin. Şimdi asgari ücret artışıyla yeni zam dalgası bekleniyor.

CANAN ERASLAN

Dünya, pandemiyle daha belirgin hâle gelen bir gıda sıkıntısı yaşıyor. Salgınla birlikte artan endişe, bireysel stokçuluğu bile tarihin tozlu raflarından indirdi ve yeniden günümüzün gerçeği hâline getirdi. Kuraklık, iklim değişikliği, artan maliyet, aşırı talep, düşen rekolte derken üretimde sıkıntı büyüdü, küresel bir korku hâlini aldı. Birçok ülke gıda ürünlerinde ihracat yasağı aldı. Ülkemizde ise son aylarda sepekülatif döviz atakları, alarm zillerinin şiddetini artırdı.  Bir taraftan her üründe yaşanan ‘stokçuluk’ eğilimi, diğer yandan maliyetine etkisi olsun olmasın, her ürün satıcısının dolardaki artışa göre zam yapması, temel gıda maddelerinden otomobile kadar her üründe fahiş zamları beraberinde getirdi. Ham madde bulamama, bulsa da yerine yenisini aynı fiyattan koyamayacak olma korkusu, üreticinin üretmekten imtina etmesi sonucunu da beraberinde getirdi.

Gıdada alarm! Fiyatla birlikte panik de artıyor
Kuraklık, stokçuluk, nüfus artışı, dövizdeki yükseliş ve pandemi tarım üretimini vurdu. Gıda tedarikinde sıkıntı başladı

ZİNCİRLEME ETKİ VAR
Süte gelen yüzde 48 zam fiyatlara yüzde 100 olarak yansırken market rafında bir litre sütü 16 liraya kadar çıkmış gören tüketici isyan etti. Süt fiyatı zamlanınca tereyağının kilosu 100 lirayı, peynirin ortalama fiyatı 80 lirayı, bir kilogram yoğurdun fiyatı 10 lirayı buldu. Yemi dolarla alan yumurta üreticisinin 30’lu paketler hâlinde sattığı yumurtanın fiyatı da 40 liraya dayandı. Ekmek 3 lira, simit 3,5 lira, en ucuz et çeşidi kıyma 80 lirayı, tavuğun kilosu 40 lirayı bulunca, çaresiz kalan tüketici de saklayabileceği ürünlerden olan kuru gıda ve yağ başta olmak üzere birçok üründe bireysel stokçuluğa başladı. Vatandaş, para ödediği marketleri büyük kâr oranları sebebiyle suçluyor. Devlet de bunlara milyonlarca lira ceza keserken; perakendeciler asıl problemin stokçuda olduğunu, kendilerinin o stokçulardan fahiş fiyata mal aldıklarını söyleyerek kendini savunuyor. Biz de “Bir dokunup bin ah işittiğimiz” perakendecilere kayıt cihazımızı uzattık, en temel ürünlerimiz için “Ne olacak bu piyasanın hâli” diye sorduk. Duyduklarımız “Görünen o ki, fiyat artışları sürecek” dedirtti.

FİYAT NEDEN ARTIYOR?
YUMURTA: Yem fiyatlarının yüzde 90’ı ithal. Yumurtacılar verimi artırmak için bunu kullanmak zorunda. Döviz arttıkça maliyet artıyor. Yumurta paketleri, taşıması, işçisi, tavuğun sağlık giderleri de dövize göre belirleniyor. Böyle olunca 30’lu yumurtanın fiyatı 40 liraya yaklaşıyor. İhracata verilen ürün arttıkça da içerde azalıyor, fiyat artışı kaçınılmaz oluyor.

SÜT: 1 litre sütle 1,5 kilogram yem alınması gerekiyor. Hâlbuki artırılmış 4,80 TL ile dahi bugün ancak 1,1 kilogram yem alınabiliyor. Çünkü döviz yükseldi. Eğer kur böyle devam ederse süt üreticileri yeniden zam isteyecek. Zam yapılmazsa süt hayvanları kesime gidecek.

DETERJAN: Yaklaşık bir ay önce 22 lira olan toz deterjan 36 liraya çıktı. Özellikle temizlik malzemelerinde, kimyasal üründen ambalajına kadar her şeyde fiyat artışı var. Dövizdeki artış hemen yansıtılıyor.

TUVALET KÂĞIDI: Kâğıt kullanılan her yerde artış normal. Selüloz 1,10-1,15 dolar. Bizde dolar, 8’den 14’e gelince maliyet de artmış oluyor.

ENERJİ: Doğalgaza 2 ayda 2 defa zam geldi. Toplamda yüzde 50’ye yaklaştı. Kömür yüzde 400 arttı ve bu iki üründen elektrik üretiliyor. Elektrik fiyatı artıyor. Taşımada da akaryakıt zaten 10 lirayı geçmiş durumda. Enerji artınca iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Sadece enerji maliyetlerini yansıtsanız, yüzde 50 zam demek.

ZAMLAR %60-70’İ BULUR
Perakendeciler, çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:
> Dolarizasyon sorunu çözülmeli. Bu ülkenin dışa bağımlılığı var. Dolarla birlikte her şey tehlikeli bir hâl alıyor.
> Şu anda üretime yönelme çok zor, hatta mümkün değil. Çünkü stokçuluk daha iyi kazandırıyor.
> Bugünün üreticisi ham maddeyi alsa, bir gün beklese, yarın satsa, daha fazla kâr ediyor. Üretmiyor, alıp satıyor.
> Ham maddeyi ithal ediyorsak yaptığımız ihracatın getirisi geçici. Yarın aynı fiyata yerine koyamayacağız.
> Maliyetler yüzde 60-70 artmış durumda. Artış yüzde 5-10 olsa tolere edeyim de, 60-70’i tolere edemem, batarım.
> Artık toptancılar fiyat listelerini kaldırdı. Siparişle birlikte tutarın yarısını peşin istiyor ki, üretebilsin...
> Asgari ücretteki artış oranının yüzde 30 olması bekleniyor. Bu da fiyatlara yılbaşından sonra yansıyacak.

GÜBRE, SU VE İSRAFA DİKKAT
Türkiye’de israf edilen gıda miktarı yıllık 26 milyon tonu buluyor. Bu miktar, 215 milyar TL’ye karşılık geliyor. Bir yılda yaklaşık 50 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı, tarladan çatala kadarki süreçte çeşitli sebeplerle kayboluyor. Günde üretilen 100 milyon ekmeğin 7 milyonu da çöpe gidiyor. Geçen yıl ÜRE gübre 1.800 lira, DAP gübre 2.200 lira civarında seyrediyordu. Bugün her iki gübrenin fiyatı da 14 bin 700 liraya ulaştı. Çiftçiler gübreye erişemiyor ve ekim kullanımı azaltıyor. Türkiye’de de kullanılabilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli yıllık 115 milyar metreküp civarında. Ancak vahşi sulama yüzünden yılda 20 milyar metreküp su israf ediliyor.

EKİLMEMEİŞ BİR KARIŞ TOPRAK KALMAMALI
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz “Hem teşvikleri güçlendirerek tarımsal üretimi artırmalı hem de ithalat ve ihracatta kararlarla gıda darlığının önüne geçmeliyiz” dedi. Nüfus ve gıda tüketimi artarken, tarım arazilerinin azaldığını söyleyen Kopuz “Ekilmemiş bir karış toprağımız kalmamalı. Tarım uzun vadeli iş. Bugün çiftçi üretimden vazgeçer ya da yeterli gübre kullanmazsa sonuçları yıkıcı olur” diye konuştu.

KURDAKİ DALGALANMA HEMEN SONA ERMELİ
İTO Başkanı Avdagiç, kurdaki aşırı dalgalanmanın önüne geçilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin kur-faiz gibi iki parametreye hapsedilmeyecek kadar güçlü olduğunu söyleyen Avdagiç “Daha çok ihracat yapmalı, daha çok üretmeliyiz. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90’ları aştığı bu dönemde kur atakları manipülatiftir. Bu yüzden fiyatlama davranışlarını bozan aşırı dalgalanmaların önüne geçilmelidir” dedi.


Gıdada alarm! Fiyatla birlikte panik de artıyor

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...