Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'ÖTV uygulaması' açıklaması: Süresini uzatabiliriz

Düzenleyen:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'ÖTV uygulaması' açıklaması: Süresini uzatabiliriz

GÜNDEM Haberleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde İstanbul esnaf ve sanatkarları ile bir araya geldiği iftar programında yaptığı açıklamada, "Ticareti olarak kullanılan araçların yenilenebilmesi için ÖTV'yi sıfırlamıştık. Gerekirse bu ay sonunda biten bu uygulamanın süresini uzatabiliriz." ifadelerini kullandı.

 

Erdoğan, Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen İstanbul  Esnaf ve Sanatkarları İftar Programı'ndaki konuşmasında, katılanların ramazanını  tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazan vesilesiyle dünyanın dört bir yanından  kendilerine uzanacak bir şefkat eli bekleyen tüm mazlumlara, tüm Müslümanlara  Allah'tan kolaylık diledi.

Üye sayısı 200 binin üzerinde olan İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar  Odaları Birliği'nin bağlı 148 meslek kuruluşuyla başlı başına bir ekonomi devi  olduğunu vurgulayan Erdoğan, herkesi iftar sofrası etrafında buluşturan birlik  yönetimine teşekkür etti.

İstanbul halkına hizmet için şu anda tezgahının, direksiyonunun ve  ekmek teknesinin başında ter döken esnaf ve sanatkarlara selamlarını gönderen  Erdoğan, evlatlarına bırakacağı en büyük mirası helalinden kazanmak olarak gören,  yüreğiyle, bileğiyle, emeğiyle çalışan, üreten ve hizmet verenlere Allah'ın  kolaylık, bereket, sağlık ve afiyet vermesi temennisinde bulundu.

"Aramıza kimsenin girmesine izin vermeyelim"

Erdoğan, kendileri, aileleri, şehirleri ve ülkeleri için emekleri  yanında gerektiğinde canlarını ortaya koyan, gerektiğinde fisebilillah mücadele  veren esnaf ve sanatkarlara şükran borcunun asla ödenemeyeceğini belirterek,  birkaç çürük elmanın, birkaç kendini bilmezin bu nezih ve büyük ailenin adını  lekelemesine izin vermeden, esnaf ve sanatkarları ekonomik ve sosyal olarak hak  ettikleri konuma getirmek için hep birlikte çalışmayı sürdüreceklerini kaydetti.

Geçmişte esnaflık yapmış, hayatı boyunca hep esnaf ve sanatkarlarla  birlikte olan, yol yürüyen bir kişi olarak her meselelerini kendi meselesi olarak  gördüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstanbul'a yaptığımız yatırımların, getirdiğimiz hizmetlerin pek  çoğunun ilhamını yine sizlerden aldık. Trafik sorunundan turizmin  geliştirilmesine kadar hemen her alanda, önce sizleri dinledik, teşhislerinizi,  tenkitlerinizi, taleplerinizi, tavsiyelerinizi aldık, sonra çözüm için kolları  sıvadık. Hamdolsun el birliğiyle İstanbul'u bir dünya şehri haline getirdik.  Eksiklerimiz yok mu? Elbette var. Bunları birlikte çözeceğiz. Yeter ki gönül  bağımız güçlü olsun, yeter ki kalpten kalbe giden o yol hep açık kalsın. Biz  sizleri seviyoruz. Sizin de bizi sevdiğinizi biliyoruz. Öyleyse aramıza kimsenin  girmesine, gelin izin vermeyelim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 milyonu aşkın nüfusuyla İstanbul ve 82  milyonu aşan nüfusuyla Türkiye için ne yapılacaksa birlikte yapılması çağrısında  bulunarak, ecdadın bin yıllık tecrübesinden süzülüp gelen ahilik duasının en  önemli kılavuz olması gerektiğini söyledi.

"İnançta sebat, doğru yolda olgunluk, dilde açıklık, sözde düzgünlük,  işte kuvvet, çalışmada dikkat, mal ve rızıkta bolluk, dostlara sevgi, akrabalara  şefkat" şeklindeki ahilik duasını okuyan Erdoğan, bunlara sıkı sıkıya  sarılındığında önlerinde çözülemeyecek hiçbir mesele, aşılamayacak hiçbir engel  olmayacağını belirtti.

Esnaf ve sanatkarlara verilen destekler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün şartlarına uygun yeni bir Esnaf ve  Sanatkarlar Kanunu'nu çıkardıklarını, sıkıntıya düşenlerin borçlarını defalarca  yeniden yapılandırarak işlerini sürdürebilmelerini temin ettiklerini, emeklilik  sonrası işine devam eden esnaf ve sanatkarın destek primi ödemelerini kaldırarak  emekli maaşlarında yüzde 10'luk ilave bir artış sağladıklarını anlattı.

Sigorta primlerinde de indirim yaptıklarını dile getiren Erdoğan,  sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını kolaylaştırdıklarını, istihdam ve  düşük faizli kredi desteğiyle, pek çok farklı kalemdeki destek ve teşviklerle  esnaf ve sanatkarların hep yanında olduklarını vurguladı.

Erdoğan, gençler, kadınlar ve engelliler için ilave destekler  getirildiğini belirterek, "Ticari olarak kullanılan araçların yenilebilmesi için  ÖTV'yi sıfırlamıştık. Gerekirse önümüzdeki ay sonunda biten bu uygulamanın  süresini de uzatabiliriz. Sizlerden Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleriniz konusunda  hassasiyet göstermenizi rica ediyorum. Türkiye bu konuda dünyanın en makul  tarifelerini uyguluyor. Devlet olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nu zaten yeterince  destekliyoruz. Sizlerin de prim ödemelerinizi aksatmayarak bu kurumumuza sahip  çıkacağınıza inanıyorum." diye konuştu.

Uber olayının korsan taksicilikten bir farkı yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, taksiler konusunda hala şikayetler geldiğini  aktararak, şunları kaydetti:

"Dijitalleşmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak geliştirilen ve milli  bir yazılım olan İTaksi uygulaması şehir içi ulaşımda önemli bir ihtiyacı  karşılayacaktır. Diğer taraftan hizmet kalitesinin önemli bir unsuru olan araç  kalitesi ÖTV indirimine rağmen hala yeterince yükseltilebilmiş değildir. Turkuvaz  ve siyah taksi alternatifleri bu yüzden revaç buluyor. Araç kalitesinin  yükseltilebilmesinin yanında taksi şoförlerimizin de çağın gereklerine uygun  iletişim becerisiyle donanmış olması gerekiyor. Esnaf demek, milletin taleplerine  uygun hizmet veren kişi demektir. Bu konuda özellikle geçenlerde Dolmabahçe  Sarayı'nda gençlerle bir sohbetim oldu. Baktım dışarıdan bir grup. Geldiler,  'Uber'le ilgili bizim halimiz ne olacak?' dediler. Ben de tabii kendilerine şunu  söyledim. 'Bizim literatürümüzde Uber diye bir şey yok.' dedim. Uber olayının  korsan taksicilikten bir farkı yok. 'Sizler' dedim, 'Hangi yasaya göre böyle bir  şey çıkardınız, kendi kendinize böyle bir şeyle döküldünüz  sokaklara, Uber de Uber diyorsunuz? Şu anda bizim taksilerimiz, taksicilerimiz,  onların hakkını gasbederek kusura bakmayın size devredemeyiz.' dedim. Bunun için  de dünya Uber taksiciler kuruluşunun başındaki şahsa ben randevu vermedim, hala  da vermiyorum. Vermeyince bunlar da ne yaptılar. Buradaki takım taklavat, ne var  ne yok hepsini götürdüler. Bakın ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız. Olay  bu. Ben yaptığımı söylüyorum ama birileri de bol bol maalesef yalan yanlış  söylüyor. Onun için kardeşlerim Uber konusu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak  bizde bitmiştir. Böyle bir şey yok."

"Madem insanlarımız taksiler konusunda daha yüksek standartlar istiyor  öyleyse hep birlikte bunları, taksici kardeşlerim karşılamanın yollarını  arayacaklar." diyen Erdoğan, geçenlerde İstanbul Taksiciler Odası ile  havalimanında bir araya geldiklerini ve onlara da bunları söylediklerini aktardı.

Erdoğan, taksilerin gerekirse yenileneceğini, kendilerine düşen neyse  gerekli desteği de vereceklerini ilettiğini belirterek, "Taksicilerimiz de taksi  içerisinde sakın sigara içmeyecek, içirtmeyecek. Taksilerimiz de tabii pırıl  pırıl olacak. Çünkü İstanbulluya pırıl pırıl taksiler yakışır. Hatta belki  inşallah Sayın Başkanımız seçimlerden sonra bir araya gelecek, biz de onlarla bir  araya geleceğiz ve burada İstanbul'a yönelik belki modeller de bile değişime de  gidilebilir. Olur mu? Olur. Dünyanın bazı ülkelerinde farklılık arz eden  şeylerdir. Bu adımı da atarız." ifadelerini kullandı.

İstanbul'a belediye başkanı olduğu zaman kentte İkarus marka  otobüslerin olduğunu, mazot kokusundan otobüsün içine girilemediğini, koltukların  mazotlu bezlerle temizlendiğini anlatan Erdoğan, "Rezillik. Geldim dedim ki  'Benim halkıma bunlar yakışmıyor.' Tuttuk dedik ki 'Biz İstanbul'a Mercedes  otobüs alacağız.' Mercedes otobüsleri İstanbul'a öyle girdi. Man otobüslerini,  BMC'yi öyle aldık. Hatta hatta Kore'den o zaman Hyundai otobüslerini de halk  otobüsleri olarak aldık. 'Biz en üst seviyeye İstanbul halkını, en kaliteye  inşallah ulaştıracağız.' dedik ve ulaştırdık. Şimdi aynı şey tüm diğer taksiler  de bu kararı alabilir, bu adımları atabiliriz. Unutmayın, milletle inatlaşılmaz.  Millete tabi olunur, hizmet edilir. Siz iyi hizmet verirseniz, millet de size  karşılığını ödemekten imtina etmez. Bunun için taksi tarifeleri her yıl haziran  ayı sonunda periyodik olarak inşallah düzenlenecektir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer esnaf ve sanatkarlarla ilgili de kendi  ihtiyaçlarına ve taleplerine uygun pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini,  geçirmeye devam edeceklerini aktardı.

"Burada şaibe var, şüphe var"

Türkiye'nin 31 Mart'ta bir seçim yaşadığını, bu seçimde büyükşehir,  il, ilçe, belde, belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin, mahalle  muhtarlarının belirlendiğini hatırlatan Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK)  yapılan itirazları değerlendirerek diğer bazı ilçe ve beldelerle birlikte  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleriyle de ilgili yenileme kararı  verdiğini dile getirdi.

Erdoğan, önceki gün bu kararın gerekçelerinin de 250 sayfalık bir  metin halinde yayınlandığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yüksek Seçim Kurulu'nun tespitlerine göre, İstanbul'daki 31 bin 186  sandığın 754'ünün başkanları açıkça kanuna aykırı şekilde atanmıştır. İşte  hırsızlık, çalma burada. Sandık kurulu başkanları seçim sonucuna etki edebilecek  yetki ve hareket imkanına sahip kişilerdir. Bu sandıklarda oy kullanan kişi  sayısı 212 binin üzerindedir. Niye sayıma yaklaşmadınız? 'Tekrar tümünü sayalım.'  dedik. Niye yaklaşmadınız? Dolayısıyla kanuna aykırı atanmış bu sandıklarda  kullanılan 212 binden fazla oy şüpheli duruma düşmüştür. Peki, seçimi kazandığı  ilan edilen adayla, ikinci sıradaki aday arasındaki fark ne kadardır? Bu fark, 28  binden başlamış en son 13 bin 729'a kadar inmiştir. Bu ne demektir? Burada şaibe  var, şüphe var. 1963'te şüpheye dayalı olarak seçimler iptal edilmiştir  Türkiye'de."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, YSK'nin resmen tespitini yaptığı tek sorunun bu  olmadığını, gerekçeli karara göre, İstanbul genelinde 18 sandığın sayım döküm  cetvelinin bulunamadığını, 90 sandığın sayım döküm cetvellerinin de sandık kurulu  üyelerinin hiçbiri tarafından imzalanmamış olduğu için güvenilirliğini  yitirdiğini söyleyerek, böylece toplam 108 sandığın ve bu sandıklardaki 30 binin  üzerindeki oyun yok hükmünde sayıldığını bildirdi.

"Hırsızın hiç mi suçu yok?"

İki adayın arasındaki oy farkının 13 bin 729 olduğunu hatırlatan  Erdoğan, "Sandık kurulu üyeleriyle ve sandıklarla ilgili bu iki mesele birlikte  değerlendirildiğinde birinde 212 bin, diğerinde 30 bin oy şüpheli hale  gelmektedir. Böyle bir durumda seçimin yenilenmesi kararı verilmesinden daha  tabii ne olabilir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin bu karar sebebiyle hem YSK'ye hem  de AK Parti'ye yüklendiğini, saldırdığını, hakaret ettiğini belirterek, şöyle  devam etti:

"Acaba bu kesimler ortaya çıkan tablo karşısında bizim ne yapmamızı  bekliyorlardı? İstanbul halkının bir yanda 212 bin, diğer yanda 30 bin oyuna  halel gelmesine göz mü yummalıydık? Hadi diyelim ki bu durumun ortaya çıkmasında  sandıklara yeteri kadar sahip çıkamadığımız için bizim eksiğimizin, hatamızın,  yanlışımızın da bir nebze payı var. Peki hırsızın hiç mi suçu yok? Bir de buna  bakalım. Milletin AK Parti'ye verdiği oyları gasbedenlerin hiç mi kabahati yok?

Çünkü Yüksek Seçim Kurulu'na ve AK Parti'ye saldıranların hiçbirinin  dönüp de sandıklardaki oyların, şaibeli hale gelmesine yol açanlara tek kelime  ettiklerini duymadık. Üstelik Yüksek Seçim Kurulu mazbatayı bir adaydan alıp  ötekine vermemiş, çözümün yeniden sandıkta aranmasına hükmetmiştir. Demokrasiye  inanan, milli iradeye güvenen, sandığı sağlam gören herkesin bu karara saygı  duyması gerekir. Eğer 31 Mart'ta gerçekten hakkıyla seçimi kazanmışsanız, 23  Haziran'da yine kazanırsınız. Ortada yargı kararıyla da kesinleşmiş olan vahim  şüpheler varken, seçimin yenilenmesine böylesine şiddetli bir şekilde karşı  çıkılmasını doğrusu manidar görüyoruz."

"Biz sizlere inanıyoruz, güveniyoruz"

Erdoğan, sözlerini bir mesel ile sürdürerek, "Bir baba yan odadan  gelen tıkırtılara bakmak için oğlunu gönderir. Biraz sonra da arkasından 'Ne  oldu?' diye seslenir. Oğlu, 'Baba bir hırsız tuttum.' diye cevap verir. Baba 'Tut  kolundan getir.' der. Oğlu 'Gelmiyor.' diye cevap verir. Bunun üzerine baba  'Öyleyse bırak gitsin.' der. Oğlu bu defa da 'Gitmiyor.' diye karşılık verir.  Şimdi bunlarınki de aynı hesap, ne milletin karşısına çıkıyorlar ne de  kabahatlerinin mahcubiyetiyle dönüp gidiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar biz  milletimizin hakkını, hukukunu savunmayı sürdüreceğiz. Biz sizlere inanıyoruz,  sizlere güveniyoruz." diye konuştu.

Belediye başkanlığında kendisiyle beraber İDO'nun genel müdürü olarak,  daha sonra milletvekilliği ve ulaştırma bakanlığıyla, daha sonra başbakanlığı,  Meclis başkanlığıyla bu ülkede hizmet vermiş, devleti gayet iyi tanıyan,  uluslararası camiada belli bir konumu, yeri olan Binali Yıldırım ile beraber çok  daha güçlü bir şekilde İstanbul'a hizmet vereceklerini dile getiren Erdoğan,  "Bizim için tüm siyasi hayatımız boyunca en büyük hakem daima milletimiz  olmuştur. Her seferinde olduğu gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı  seçimi konusundaki meselenin çözümü için de milletimizin hakemliğine  başvuruyoruz. Sandıktan kanuna ve hakkaniyete uygun bir seçimle, sayım dökümle  çıkacak kararın başımızın üstünde yeri vardır. Yeter ki alavere, dalavere  yapmasınlar, çalmasınlar, hesabı, kitabı düzgün tutsunlar." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini, katılımcıların  yaklaşan Kadir geceleri ile Ramazan Bayramı'nı tebrik ederek tamamladı.

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...