Bakan Kurum: Kanal İstanbul özgürlük projesidir

Bakan Kurum: Kanal İstanbul özgürlük projesidir

GÜNDEM Haberleri

Proje ile Boğaz’ın korunacağını ifade eden Bakan Kurum “ÇED sürecinde çevre hassasiyeti en üst düzeyde tutuldu” dedi

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Bakanlık Ana Hizmet Binasında, Kanal İstanbul Projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’na ilişkin toplantı düzenledi. Bakan Kurum, özetle şunları söyledi:
¥ ÇED Raporu ve süreci Türkiye’nin en geniş katılımlı, en şeffaf süreçlerinden biri oldu. ¥ ÇED sürecinde çevre hassasiyeti en üst düzeyde tutuldu. ¥ Geçmişte günde iki gemi geçerken bugün Boğaz’dan günlük ortalama 150 ve yılda ise 50 bin gemi geçmekte. ¥ 2010’da 672 milyon gross ton gemi geçerken, 2018’de 849 milyon gross ton gemi geçmekte. ¥ Boğaz’da yılda ortalama sekiz kaza meydana gelmekte. ¥ Bu proje için beş ayrı alternatif güzergâh belirlendi. ¥ Bunlardan en doğru olanı, 200 bilim adamımızın, 56’ya yakın kamu kurum ve kuruluşunun katılımıyla belirlendi. ¥ Proje, Boğaz’ımızı koruma, kurtarma ve özgürlük projesidir. ¥  Montrö dışında bir projedir. ¥ Hafriyattan çıkacak toprağın depolanacağı yerler İstanbul’daki döküm sahaları içerisinde değildir. ¥ 25-35 milyar liralık lüzumsuz maliyet yükleneceği iddiası asılsızdır.

DEPREMİ TETİKLEMEZ
∂ İstanbul’da bugün yerin 20 km derinliğinde ve 7’nin üzerinde büyüklükte bir depreme hazırlık yapıyoruz. 21 metre derinliğinde bir kanalın; 20 ve 7 km. derinlikteki bir fay hattını tetiklemesini iddia etmek, bilimsellikten uzak bir söylemdir.

ANTİK ALANLAR KALACAK
∂ Küçükçekmece Gölü kıyısında yer alan “Bathenoa Antik Kenti ve Yarımburgaz Mağaraları’nın proje tarafından yutulacağı” iddiası tamamen asılsızdır. Kanal İstanbul’un çalışma alanının, her iki yer ile herhangi bir ilgisi yoktur.

EN FAZLA 500 BİN NÜFUS
∂ Bölgede müsaade edeceğimiz maksimum nüfus 500 bin kişidir. Küçükçekmece Gölü’nün sahillerinde herhangi bir inşaat söz konusu değildir ve bu alan Doğal Sit Alanı statüsünde kalacaktır. Kanal çevresindeki habitat korunacaktır.

GEMİLER ÜCRET ÖDÜYOR
∂ Boğaz’dan geçen gemiler fener, tahlisiye ve sağlık rüsumları ile römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için ücret ödüyor. Ücretsiz geçiş, söz konusu değildir. Gemilerin, bekleme süreleri dikkate alındığında Kanal İstanbul tercih edilecektir.

 

İDDİALARA CEVAPLAR

İDDİA: “Kanal İstanbul, şehre susuzluk getirecek. İstanbul yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını kaybedecek.”
CEVAP:  • Bugün İstanbul’un yıllık su tüketimi yaklaşık 1 milyar 60 milyon metreküptür. Kanal güzergâhındaki su rezervi incelendiğinde, proje, Terkos Gölü’nün yakın koruma alanına girmemektedir. Terkos Gölü’nün mevcut verimi yılda 133,9 milyon metreküptür. Kanal İstanbul’la birlikte gölün verimi yılda 2,7 milyon metreküp düşecektir. Bunun İstanbul geneline etkisi yok denecek kadar az, sadece binde 2,5 düzeyindedir.
Sazlıdere Barajı’nın da mevcut verimi yılda 49 milyon metreküptür. Kanal İstanbul’la birlikte barajın verimi yılda 19 milyon metreküp olacaktır. Fark yılda 30 milyon metreküp düzeyindedir. Sazlıdere Barajı’nın yüzde 61’i kanal içinde kalacak, ancak kalan yüzde 39’luk kısmı korunacaktır. Buradaki su kaybının İstanbul geneline etkisi yüzde 2,8 seviyesindedir. Kanalın toplam su rezervine etkisi yüzde 3 seviyesindedir. İstanbul’u geleceğe taşıyacak esas kaynak olan Melen Barajı projesi tamamlandığında İstanbul’a yılda 1,1 milyar metreküp su gelecektir. Bu değer, Kanal İstanbul sebebiyle oluşacak farkın tam 34 katıdır. İstanbul’un ihtiyacı olan yıllık rezervden bile daha fazlası oluşturulacaktır. Ayrıca, DSİ tarafından planlaması yapılan Hamzalı, Pirinççi, Karamandere Barajları aktif hâle getirildiğinde, yine İstanbul’un su rezervini fazlasıyla arttıracaktır.

İDDİA: “Kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgâr rejimini değiştirerek İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek.”
CEVAP: Orman arazilerinin korunması için 6831 sayılı Orman Kanununun ilgili maddeleri doğrultusunda hareket edilmiştir ve edilecektir. Küçükçekmece Gölü’nün sahillerinde herhangi bir inşaat söz konusu değildir ve bu alan Doğal Sit Alanı statüsüyle korunmaya devam edecektir. Kanalın her iki yakasındaki habitatların, doğal hayatın sürekliliği sağlanacaktır.

İDDİA: “İBB’nin sırtına 23-35 milyar liralık lüzumsuz maliyet yüklenecek.”
CEVAP: Protokole göre; İstanbulluların emniyet ve güvenliği için tüm paydaş kurum ve kuruluşlar üstüne düşeni yapmalıdır. 23-35 milyar liralık maliyet ifadesi tamamen abartıdır. Kanal ile birlikte yapılması gereken İBB’ye ait altyapı tesislerin yeniden yapım maliyetleri 10 milyar lirayı bulmamaktadır. Bu konudaki maliyet çalışmaları İBB’nin ilgili kuruluşları ile yapılmıştır.

İDDİA:  “82 milyonun sırtına en az 110 milyar liralık yeni vergi yükü bindirilecek.”
CEVAP: 
Proje İstanbulluların emniyeti, güvenliği ve ülkemizin menfaatibiçindir. Bu, parasal bir büyüklükle ölçülemeyecek kadar değerlidir. Proje hayata geçirildiğinde elde edeceğimiz uluslararası ticaret ve stratejik önemin artması da benzer şekilde parasal değer ile ölçülemeyecek kadar büyüktür. Kamu kaynakları en etkin, en verimli ve yerinde kullanılarak proje tamamlanacaktır. Projenin bedeli 110 milyar değil, 75 milyar liradır. Devletimiz daha önce birçok finansman modelini hayata geçirmiştir. Yap işlet, yap kirala, kâr ortaklığı gibi birçok yöntem projelerde kullanılmıştır. Türkiye’de daha önce de uygulanan birçok model vardır. Hepsi birlikte değerlendirilecektir. Finansman modelinde hepsi çalışılacak en başarılı sonuç hangisi olursa ona karar verilecektir.

İDDİA: “Kanal inşaatından çıkacak hafriyat 2 milyar metreküpe ulaşacak, İstanbul’un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesi 40 milyon metreküptür.”
CEVAP: Yapılan kazı dolgu hesaplamaları sonucunda; Kanal inşaatı nedeniyle çıkacak hafriyat miktarı 1,15 milyar metreküptür. Bu hafriyatın depolanacağı yerler İstanbul’un mevcut hafriyat döküm sahaları değildir. Kent içinde yapılacak diğer hafriyat alanları ile herhangi bir ilişkisi bulunmayacaktır. Konveyörler, araçlar, iş makinaları ve hafriyat kamyonları ise kanalın iki yanından yüklerini alacak ve Karadeniz kıyısında belirlenen alana dökümlerini yapacaktır. İstanbul’a giriş çıkış yapmayacaktır.

İDDİA:“Karadeniz’in tuzlu su miktarı artacak ve doğal dengesi bozulacak. Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek.”
CEVAP: Bilimsel çalışmalar ve modellemelerle yaz ve kış ayları için, simülasyonlar ve hesaplamalar gerçekleştirilmiştir. Bu analizler sonucunda; yılın hiçbir döneminde kanal sebebiyle; çözünmüş oksijenin iddia edildiği gibi canlı yaşam için gerekli sınırın altına düşmediği görülmüştür. Yani Marmara ve Karadeniz’de doğal hayat şartları sürekliliğini muhafaza edecektir. Ayrıca ÇED Raporunda mevcut çevresel durum değerlendirme çalışmaları kapsamında; denize flora ve fauna çalışmaları ile ekosistem değerlendirme raporu sunulmuştur. Ekoloji ve su kalitesine yönelik izleme planları oluşturulmuştur.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...