Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gambiya yolunda önemli mesajlar

Düzenleyen:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gambiya yolunda önemli mesajlar

GÜNDEM Haberleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya sorununun çözümü için yol haritasının belli olduğunu belirterek, “BM çatısında, uluslararası meşruiyeti olan hükümetin öncülüğünde, ateşkesin derhal uygulanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi gerekiyor” dedi. Hafter’in sözcüsünün önceki gün yaptığı açıklamaları da değerlendiren Erdoğan, “Hafter’in sözcüsü Mismari, Berlin ve Moskova’ya anlaşmak için, çözüm için değil; sözde haklı davalarını anlatmak için gittiklerini , çözümün namlunun ucunda olduğunu ifade etmiştir. Bu da Hafter’in gerçek niyetini ele veren itiraf niteliğinde bir açıklamadır” dedi.

Batuhan YAŞAR

CEZAYİR/BANJUL-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Elazığ ve Malatya’da depremden zarar gören KOBİ’ler için anlaşmalı bankalardan, işletme başına 100 bin TL’ye kadar 1 yıl ödemesiz 24 ay vadeli faizsiz kredi kullandırılacağını söyledi. Erdoğan, Elazığ’da kadın depremzedeyi elleriyle enkazdan çıkaran Suriyeli Mahmut’a ve ailesine Türk vatandaşlığı verilebileceğini de belirtti.

Libya’daki son gelişmeleri de değerlendiren Erdoğan, Libya sorununun çözümü için yol haritasının belli olduğuna dikkat çekerek, “BM çatısında, uluslararası meşruiyeti olan hükümetin öncülüğünde, ateşkesin derhal uygulanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi gerekiyor” dedi. Afrika temaslarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Cezayir’den Gambiya’ya geçerken, uçakta gazetecilere konuştu. Erdoğan’ın değerlendirmeleri ve sorulara verdiği cevaplar şöyle:
 
HAFTER ÇÖZÜM İSTEMEDİĞİNİ İTİRAF ETTİ

Libya sorununun çözümü için yol haritası artık bellidir. BM çatısında, uluslararası meşruiyeti olan hükümetin öncülüğünde, ateşkesin derhal uygulanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi gerekiyor. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) bugüne kadar alınan tüm kararlara uydu. Hem Moskova’dan hem Berlin’den kaçan Hafter ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor. Libya’da barış olacaksa Hafter’in durdurulması gerekiyor. Bu arada, Hafter’in sözcüsü Mismari, dün (önceki gün) yaptığı açıklamada, Berlin ve Moskova’ya anlaşmak için, çözüm için değil; sözde haklı davalarını anlatmak için gittiklerini , çözümün namlunun ucunda olduğunu ifade etmiştir. Bu da Hafter’in gerçek niyetini ele veren itiraf niteliğinde bir açıklamadır.
 
SİRTE GERİ ALININCA HAFTER’İN GÜCÜ KALMAYACAK
 
Libya’da silah dışında çözüm olmadığını belirten Hafter ve çevresi var. Bu durumda Türkiye’nin ateşkes ve siyasi süreci canlı tutma diplomasisi hangi aşamaya evrilecek? Hafter ile anladığı dilden konuşulacak aşamaya mı gidiyoruz?
 
(Haritayı göstererek) Değerli arkadaşlar, şu anda Libya ve Türkiye arasındaki o gördüğünüz bant bizim mutabakat anlaşmamızın sonucudur. Aynı zamanda, yine gördüğünüz G-F-E ve deniz kısmındaki “D” BM’ye bildirilen ve mutabakat sağladığımız Türk Yetki Alanı’dır. Biz burada sondaj çalışmalarımı yapabileceğiz ve bu bir yerde de bizim kıta sahanlığı adımlarımızın neticesidir. Şu an itibariyle, Hafter’in maalesef çok çok çirkin girişimleri var ve biz de bunların takipçisiyiz. Gereği neyse bunu sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz. Hafter, şu anda Libya’nın adeta bir çöl ağası gibi. Daha ziyade çöl kısımlarında hakimiyeti var. Ama nüfus olan bölgede hakimiyeti yok.

Cuma günü biliyorsunuz, Alman Şansölyesi Merkel Türkiye’deydi, İstanbul’da bu konuları etraflıca ele aldık. Kendilerine şunu çok açık ve net söyledik: Bakın dedim, yanlış bir noktaya oynuyorsunuz. Hafter bir yalancı ve siz bu yalancının şımartılmasına fırsat veriyorsunuz. Mısır en önemli destekçisi, Abu Dabi yönetimi en önemli destekçisi, Rusya ise Wagner’i vermek suretiyle orada. Wagner’in bütün mali noktadaki desteğini Abu Dabi yönetimi sağlıyor. Çok ciddi parasal destek aktarıyor. Silah. Mühimmat, şu, bu Abu Dabi Yönetimi’nden geliyor. Ve tabi silahları almak problem değil çünkü para var. Hangi ülkeden olduğu da önemli değil. Bütün bunlara rağmen, Hafter burada yaptığı hesapları tutturamadı ve tabi burada özellikle Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin dik durması da önem arz etti. Yani UMH Başkanı Feyyaz Sarraç’ın kesinlikle bütün güçlerinin başında olması şart. Sarraç Moskova’da başarılı bir imtihan verdi, geldi. Berlin’e geldi; anlaşmaya yanaştı, diğeri anlaşmaya yanaşmadan kaçtı. BMGK’da da şu an aynı oyunlar oynanıyor. Biz (BM Genel Sekreteri Antonio ) Guterres’le de ele aldık; konuştuk. Bundan sonraki süreçte de takipçisiyiz, takip edeceğiz. Fakat her geçen gün Libya’da sürecin ben UMH’den yani Sarraç yönetiminden yana gelişeceğine inanıyorum ve dün mesela orada da bir yeri alma durumu oldu Hafter’in, daha sonra tekrar geri alındı. Tabi en önemli mesele; Sirte meselesidir, orası da geri alınınca da bunların iyi bir gücü kalmayacak. Misrata ile çok ilgileniyorlar, kuşatma var ama Misrata’da istedikleri neticeyi alamadılar. Trablus’ta da kuşatmaları var. Trablus’ta da şu anda UMH gerekli mukavemeti gösteriyor. Temennim odur ki; böyle bir imkan, böyle bir fırsat vermeyecektir.
 
SARRAC İLE İMZAYI ATTIK, İŞ BİTMİŞTİR
 
Rusya’nın Libya’da istediği nedir? İdlib’de kan durmuyor. Her ne kadar Türkiye devreye girse de Esad Rusya ile beraber hareket ediyor. Orada da bir güvensizlik ortaya çıkmıyor mu Rusya açısından? Rusya ne yapmak istiyor?

 
Rusya’nın Wagner’le Libya’ya girmesi doğru bir hareket değil. 2 bin 500 kadar lejyoner var. Fazlası var azı yok. Ama bunun bedelini neresi ödüyor? Abu Dabi ödüyor. Aslında Hafter de ücretli bir lejyonerdir. Bunlar müşterek çalışıyorlar, orada bütün silah mühimmat araç gerek vesaire malum ülkelerden alıyor. Mısır da çok ciddi destekler veriyor. Doğu Akdeniz’e gelince malum biz kıyı şeridi en uzun olan ülkeyiz. Biz şurada şimdi yani bizim şuradan başlıyoruz böyle gidiyoruz devam ediyor burası. Şu bant tamamen bizim ikili mutabakat metnimizdeki banttır. Kuzeyi Türkiye var güneyinde Libya var ve  biz bunu imzaladık. Bu metni imzaladıktan sonra biz kalkıp burada kimse ile ‘ya gel ne diyorsun’ diyecek halimiz yok. Biz burada Sarrac ile imzayı attık. İş bitmiştir. Yani bu Hafter’le birilerinin yaptığı anlaşmaya benzemez çünkü Sarraç BMGK’nın kabul ettiği, ben artık ona ‘devlet’ diyorum. Devlettir. Öbürü ise darbecidir. Onun devlet kimliği yok burada ne yazık ki birileri Hafter üzerinden bir şey devşirmeye çalışıyor yaptıkları bu biz inşallah bu fırsatı vermeyeceğiz.
 
YAPAY MİMARİ YAPSAK SIKINTILARI YAŞAMAYIZ 
 
Elazığ ve Malatya’daki depremde can kaybımız var ama bu büyüklükteki sarsıntı için ‘ucuz atlattık’ diyebiliriz. Kentsel dönüşüm için ne yapılacak?

 
Çevre Şehircilik bakanımıza talimat verdim. Hemen çelik konstrüksiyondan tek katlı konutlar yapalım ve yanlarına ahırlarını koyalım ve burada yaşayan vatandaşlar hemen evlerine yerleşsinler. Şu an itibariyle Çevre Şehircilik Bakanlığı çalışmayı yoğun bir şekilde başlattı. Zemin etüdü ile inşaatlarımızı yapacağız ve vatandaşın kendi evlerine taşınması fırsatını hazırlayacağız. Fakat sıkıntı şurada biz hani dikey mimarı uyarısı yapıyoruz ya bunu boşuna söylemiyoruz. Bizim kültürümüzün de reddettiği bir şey dikey mimari. Türkiye fay hattında olan bir ülke, yatay mimari yapsak sıkıntıları yaşamayız. Türkiye deprem ülkesi. Biz son depremle bir şey kazandık. AFAD, Kızılay, Jandarma, Silahlı Kuvvetlerimiz çok ciddi bir koordine içinde buradaki mücadeleyi başarılı şekilde verdiler. Tabi gönlümüz bir kişinin vefatına bile razı olmaz. İnşaatlarda hassas olmamız gerekiyor. Belediyelerin ruhsat verirken dikkatli olması, zemin etüdü yapılması önem arz ediyor.
 
DEPREMZEDE ESNAFA 1 YIL ÖDEMESİZ 24 AY VADELİ KREDİ

Bakan arkadaşlarımız ve ilgili kurumlarımız şu anda oradalar, kamu kurumları normal mesailerine başladı. Hayatın hızla normale dönmesi için, çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Vatandaşlarımıza yardım etmek için, bir adım daha atıyoruz. Elazığ ve Malatya’da, burası ilk defa açıklanıyor özellikle bilmenizi istiyorum, KOSGEB Acil Destek Kredisi Programı’nı devreye alıyoruz. Depremden zarar gören KOBİ’lerimiz anlaşmalı bankalarda işletme başına 100 bin TL’ye kadar 1 yıl ödemesiz 24 ay vadeli faizsiz kredi kullanabilecekler. Ayrıca, KOSGEB’e bu yıl ödenmesi gereken borçları da 2020 yılının sonuna erteliyoruz. Son olarak, bankalara KOSGEB borcu olan KOBİ’lerin bu yılki ödemelerini de 1 Ocak 2021’e erteliyoruz.
 
VATANDAŞ KENTSEL DÖNÜŞÜME DİRENİYOR
 
İstanbul’un stratejik önemi malum. İstanbul ciddi deprem riski ile karşı karşıya. Kentsel dönüşümün deprem odaklı olması konusunda yol haritanız nedir?

 
Planlama konusu Şehircilik Bakanlığı’nın uhdesinde ve bölgede özellikle bizler belediyelere uyarılarımızı yapıyoruz. Diyoruz ki gelin buralarda konut yapımını bu şekilde başlatalım ama tabi üzülerek söylemem lazım bu bölgelerdeki vatandaş da evlerinin kentsel dönüşüme gitmesini istemiyor, direniyor.
  
MAHMUT’A VATANDAŞLIĞI VERDİK GİTTİ
 
Sosyal medyadaki provokatif söylemler için ne dersiniz? İkinci olarak Kılıçdaroğlu İdlib’den gelen sığınmacılar için terörist diyor. Bir anneyi elleri kanayarak enkazdan çıkartan Suriyeli kardeşimiz var. Ne söyleyeceksiniz?

 
Bu adama ne denir? Mahmut tırnaklarıyla kazıyor, kardeşimizi ve eşini enkazdan çıkarıyor. Sonra evinde ziyaret ediyor. Kardeşlik bu ama ne yazık ki Kılıçdaroğlu kardeşlik duygusu nedir bundan bir haber. Bu iş herkesin karı değil. Biz kardeşlik duygusuyla bugüne kadar bu mücadeleyi veriyoruz.
Biz şimdi briket konutlar yapıyoruz sınırımıza 40 kilometre mesafede. Şu anda inşaatlar başladı. İçlerinde tuvaleti banyosu olsun. Çadırda donmaktansa briket konutlarda ısınma imkanı da vereceğiz. Hedefimiz ilk etapta 25 bin briket konutu orada yapmak. Ve ben bunu Sayın Merkel’e de açtım o da talimatı verdi. Merkel bu briket konutlar için 25 milyon avro çıkarmayı kabul etmiş. Bu arada Fahrettin Bey, ‘Mahmut kardeşimize vatandaşlık verilebilir mi?’ diye soruyor şimdi. Ne demek verilebilir mi? Tabii ki verilir. Verdik gitti. Burada okuyor. Türkçe de biliyor. 
 
Ailesine de verilir mi?
 
Ailesine de veririz.
 
Sayın Kılıçdaroğlu buna da tepki gösterir…
 
Onunla dünyalarımız farklı. Onların öyle bir derdi yok bizim derdimiz var.
 
HERKES, HER AN KILIÇDAROĞLU’NUN YANINDA YER ALABİLİR
 
Kemal Kılıçdaroğlunun danışmanlarından Rasim Bölücek’in FETÖ ile bağlantısı olan Enver Altaylı ile temasları ortaya çıktı. Muhalefet ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ diyor ancak o ayakların muhalefet içinde dolaştığını görüyoruz...
 
Bu konu ile ilgili Sayın Bahçeli’nin de açıklaması olmuştu. Benzer açıklamayı ben de yaptım. Altaylı, FETÖ ile mektup diplomasisinde olan bir şahıs. 40 civarında mektup söz konusu. İstihbaratçı olarak kendisi CIA üzerinde de bir çok görevlendirme almış olan bir kişi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, etrafında kimlerin olduğunu, en yakınındakinin kim olduğunu bilmemesi sebebiyle durumunun ne kadar acı olduğunu anlamak mümkün. Her an herkes onun yanında yer alabilir. Bu FETÖ’cü de PKK’lı da olabilir. Zaten PKK’lılarla omuz omuza Ankara’dan İstanbul’a bunlar terör örgütüyle yürümedi mi ? Yürüdü. Son olarak Urla Belediye Başkanı da FETÖ’cü çıktı. Yanılmıyorsam babası uyarmış, bunlar açıkça ortada. Defaatle anlatılmasına rağmen Kılıçdaroğlu’nun sarfınazar etmesi mümkün değil. Her gecen gün bu günah galerisi çok daha güçlü hale gelecek.
  
AB konusunda sabır modundayız
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin AB’ye üyelik konusundaki sorularını da cevaplandırdı. Erdoğan, “Almanya Şansölyesi Merkel ile Cuma günü zirve gerçekleşti. Türkiye-AB ilişkileri anlamında bitme noktasına gelen ilişkilerin tekrar canlanması gündemde mi ? Herkesin merak ettiği vize serbestisi çözüme ulaştı mı? Dörtlü zirve ne zaman gerçekleşecek?” sorusu üzerine şunları söyledi:  AB’nin sağı solu belli olmuyor. Yani, bir taraftan iyi niyet gösterisi yapıyorlar, bir taraftan bakıyorsunuz, hâlâ aynı yerdeler. İşte şimdi sadece olay vize serbestisi değil; 2014’ün sonunda bitecekti, biz her şeyimizi yaptık ama onlar ‘şunu yapmadınız, bunu yapmadınız’ deyip bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Aynı durum, biliyorsunuz, Gümrük Birliği’nde de var. Bazı farklı başlıklar var. Ben şahsen bunlara cevap vermekten bıktım ama onlar köşeye sıkıştırmaktan bıkmadı, sürekli bir şeyler üretiyorlar. Ben size çok daha basitini söyleyeyim: Biliyorsunuz, özellikle Sarkozy, Merkel bunlar ülkelerinin başına geçmeden önce bizler AB liderler zirvesine katılıyorduk. O zaman Fransa’da Chirac, Almanya’da Schröder vardı. Türkiye ve Hırvatistan beraber katılıyorduk. Şimdi Hırvatistan AB dönem başkanı. Bakın nereden nereye... Bunlar da insaf yok, vicdan yok. Bu arada tabi, 15 ülkeden sayı çıktı 27-28’e. Adil değiller, adil davranmadıkları gibi de Türkiye için gerekçeleri malum. Şu anda söyledikleri:  “Türkiye nüfusu büyük bir ülke; Türkiye’yi alamayız.” Şimdi yine bahaneler, bahaneler devam ediyor. Öyle de olsa, böyle de olsa, biz şu anda sabır modundayız. Bu şekilde devam ediyoruz ve nereye kadar devam ederiz Allah bilir. Dörtlü zirve konusuna gelince... Dörtlü zirveyi biz Şubat diye planlamıştık ama Mart’a sarkabilir.”
  
YUNANİSTAN’A GİRİT TEPKİSİ
 
‘Yavru kara’ dese yutacağız da ana karayı nasıl yutacağız?

 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan’la ilişkilerde olası riskler konusunda ne diyeceksiniz?” sorusu üzerine, “Almanya, Yunanistan’ın adeta şefkati. Yunanistan ile aramızda ortak bir dostumuz var, eski belediye başkanlarından. “Benden mesaj istiyorsan söyle Yunanistan tarafına, bizimle uğraşmasın. Bizim Yunanistan’la uğraşma diye bir derdimiz yok. NATO’da ben Miçotakis’e de söyledim, dedim ki; “Birbirimizle uğraşmayalım, eğer uğraşmazsak bizden size en ufak zarar gelmez” dedi. Erdoğan, “Libya ile ilgili de... Libya ile senin ne işin var? Yunanistan nere Libya nere kaldı ki kıta sahanlığında kıyı şeritlerinin birbirini görmesi gerekiyor... Şu anda bize gelmiş diyor ki Girit onlar için anakaraymış. Ya ‘yavru kara’ dese yutacağız da ana karayı nasıl yutacağız?” diye konuştu. 

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...