Türk şiiri Necip Fazıl’a şahsiyet borçlu

Türk şiiri  Necip Fazıl’a şahsiyet borçlu

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Yeni kitabında Necip Fazıl’a ve şiirlerine mercek tutan şair Muhsin İlyas Subaşı “Necip Fazıl’ın şiir anlayışını idrak etmeden yazılacak mısralar bizi bir yere götürmez” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Şiirlerinde Necip Fazıl’ın çizgisiyle Anadolu irfanını birleştiren şair Muhsin İlyas Subaşı, ‘Üstad’a dair kaleme aldıklarını “Oğuz’un Altın Sesi: Necip Fazıl” isimli kitapta topladı. Subaşı, Mihrabad Yayınları’ndan çıkan eserinde Necip Fazıl’ın şiir görüşüne, genç şairlere tavsiyelerine, Kısakürek’ten alınacak derslere ve Türk şiirine kattığı yeniliklere bir şairin gözüyle temas etti.
Sorularımızı cevaplayan İlyas Subaşı, kendisindeki Necip Fazıl sevgisini şöyle anlatıyor: Necip Fazıl eskiden içinde bulunduğu sol grubun çizgisinde gitseydi, şimdi göklere çıkarılırdı. Ama o, bunların hepsini tepti, imanı tercih etti. Necip Fazıl, caminin dışında da İslam’ın var olduğunu gösterebilmek için mücadele etti. Bizim aradığımız bir tipti. Biz de ondaki aşkı ve heyecanı gördüğümüz için bu yola düştük.

SADECE AKSİYON ADAMI DEĞİL
Kısakürek hakkında bugüne kadar çok eser kaleme alındığını söyleyen Subaşı “Üstadı sadece bir aksiyon adamı olarak anlatmak yanlış. Onun mücadelesini bir bütün olarak ele almalı, Türkiye’de dağılan tespih tanelerini toplayan kişi olarak bakmalıyız. Necip Fazıl, inananları bir araya sevk edici bir zat olmuştu. İslam’ın asrısaadet devrindeki heyecanın peşinde koşmuştu hep. Ben de yeni kitabımda, üstat hakkında zihnimde meydana gelen imaj neyse onu samimi şekilde yansıtmaya çalıştım. Üstadın vefatıyla araya zaman girdikçe insanları onu unutmaya başladı. Gayemiz onun gündemde kalması” diye konuşuyor.
Necip Fazıl’ın Türk şiirinin “yenileyicisi” olduğunu kaydeden şair Subaşı “Cumhuriyet dönemi Türk şiiri, Necip Fazıl’a şahsiyet borçlu. Yunus Emre’nin halk irfanını yerleştirdiği şiir anlayışını, Necip Fazıl günümüz insanının beslenebileceği bir noktaya getirdi. Bu yüzden Necip Fazıl’ın şiir anlayışını idrak etmeden yazılacak mısralar bizi bir yere götürmez. Onun ‘Çile’ kitabını okumadan yazılan şiirler bir yere varmaz. Herkes kendi çay bardağına üstadın şiir hamulesini şeker kabul ederek koyup karıştırması lazım. Taklit etmek yerine Necip Fazıl’dan beslenen ama kendi kimliğini ortaya koyan eserler üretmek gerekiyor. Ben böyle yapmaya çalıştım” ifadelerini kullanıyor.

DARBECİ ASKER DİNLEMEYE GELDİ
Necip Fazıl’ı Kayseri’de tertiplenen konferanslardan tanıdığını söyleyen Muhsin İlyas Subaşı “Üstat benim ikinci şehrim Kayseri derdi. Mühim konuşmalarının tamamına yakınını Kayseri’de yapmıştır. 1960’lı yıllarda büyük bir konferans vermişti. Hatta 27 Mayıs darbesinin mimarlarından olan Faruk Güventürk bile kendisini dinlemek için konferansa gelmişti. Güventürk dışarıdan arabandan kendisini dinliyordu. Bu toplantıda Necip Fazıl’dan, Sakarya şiirini okumasını istediler. Arkadaşlar benim adımı verince ‘Muhsin İlyas, kitabı gönder’ dedi ve benim kitabımdan şiiri okudu. Konferans sonrasında da benimle fotoğraf çektirdi. Sonrasında Güventürk, lise öğrencisi olmama rağmen hakkımda takip başlattı. Ama bir şey bulamadı” diye konuşuyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...