Çok millet vardı eser bırakan kaldı

Düzenleyen:
Çok millet vardı eser bırakan kaldı

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Türk sanatının tanınmış isimlerinden Süleyman Saim Tekcan “Dünyaya çok millet gelmiş ama sadece eser bırakan milletler tanınıyor. Türk sanatçısı da kendi kimliğini meydana getirmek zorunda” diyor.

Murat Öztekin - Süleyman Saim Tekcan Türk sanatının çınarlarından biri… “Sanatı sokaklardaki çamurla öğrendik” dediği Trabzon’dan başlayan serüveni, akademiye ve Avrupa’ya uzanan Tekcan, eserlerindeki geleneksel vurgularla “Atların ve hatların ressamı” olarak anıldı hep… Sinema oyunculuğu da yapan çok yönlü sanatçı, “Sevmek Zamanı” gibi filmlerde başrolde yer aldı. Kurduğu IMOGA Müzesi ile de özgün baskı sanatını Türkiye’de ilk defa müze ortamına taşıdı… Sanatta 60 seneyi geride bırakan Tekcan, 20-23 Şubat tarihlerinde yapılacak İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’na danışmanlık ediyor. Biz de bu vesileyle kendisiyle buluşarak, sanat hayatını ve Türk sanatını konuştuk… 

¥ Baskı atölyeniz bir zamanlar meşhur sanatçıların buluşma noktasıymış. Niçin popülerdi?
İlk atölyemi Kadıköy’de Kayışdağı Caddesi’nde açmıştım. Sonra çok defa taşındı. Oraya Elif Naci, Behri Rahmi Eyüpoğlu, Erol Akyavaş, Nurullah Berk, Burhan Doğançay gibi usta ressamlar gelirdi. Atölyemde baskı yapma şansı bulurlardı, karşılığında da bana eser bırakırlardı. Bana kalan eserler sayesinde bu müze, IMOGA doğdu.

NE OLACAK BU TÜRK SANATI?
¥ Nasıl muhabbetler olurdu?

Özellikle Türk resmi ne olacak diye konuşurduk. Nurullah Berk oradaki sohbetlerin birinde şunu anlatmıştı: D Grubu olarak Paris’te bir sergi açmışlar. Ancak sergiye gelen bir yabancı “Türk resmi nerede diye?” sormuş. Nurullah Berk, sergiyi Türkler olarak kendilerinin açtığını dile getirince,  o yabancı sergilenenlerin Avrupalı ressamlara benzediği söylemiş. Bunun üzerine çok düşünmüştük mesela. Atölyedeki tartışmalar Türk resminin, Türk kültürü üzerine inşa edilmesine vesile oldu. 

¥ Sizce sanatın kaynağında ne olmalı?
Eskiden Batı’da eğitim almış hocaların çoğu Avrupa ressamlarınınkine benzer eserler yapıyorlardı. Bence sanat dediğiniz şey kendine has olması gerekiyor. Zira sanat özgürleştiricidir, tek tipliği kabul etmez. Tabii sanat üzerinden de tektipleştirme yapılabiliyor. Mesela bir dönem insanlar Sovyet ülkelerinde Lenin resimleri ve heykelleri yaparak sanatçı oldular. Aslında olduklarını sandılar! 
Çok millet vardı eser bırakan kaldı
AT OLMASAYDI BURADA DEĞİLDİK
¥ Sizin sanatınızda atlar ve hatlar ön plana çıkıyor. Niçin?

Topkapı Sarayı’na bakın hat sanatının ne kadar önemli olduğunu görürsünüz. Ancak geleneksel sanatlarda daha önce yapılan işleri bire bir kopya etme durumu çok oldu. Bu, işi zanaata çeviriyor. Yeni bir şey ortaya çıkarılmalı. At ise insana en yakın hayvandır. At olmasaydı biz Türkler Anadolu’ya bile gelemeyecektik. Osmanlı padişahları da çoğunlukla at üzerinde tasvir edilmiştir. Zaten at ve hat, estetik olarak birbirlerine benzer. 

¥ Artık İstanbul’da ses getiren sanat fuarları gerçekleşiyor. 20-23 Şubat tarihlerinde de İstanbul Sanat ve Antika Fuarı ilk defa yapılacak. Şehir, sanatın büyük merkezlerinden biri olabilir mi?
İstanbul zaten tarih boyunca sanatın merkezi olmuş bir şehir.  Şimdi İstanbul’un doğasını mahvettik ama sanat piyasası olarak da bir merkez olması hayal değil.  Biz kendi ürünlerimizi satamayan bir milletiz. Sanat için de bu geçerli. Bu fuarlar sanatçılarımızı dünyaya sunmak açısından çok önemli. 

Sinemadan çok şey öğrendim
Sanatçı kişiliğinin yanı sıra oynadığı “Sevmek Zamanı” gibi filmlerle de tanınan Saim Tekcan, “Sinema mı resmi besledi yoksa tam aksi mi?” soruma şu cevabı veriyor: Sinema içerisinde bütün sanatları barındırıyor; bu bakımdan tek. Sinemadan çok şey öğrendim. ‘Sevmek Zamanı’ndan sonra yönetmen Metin Erksan bir ömür boyu benim arkadaşım oldu. Ama ben akademide ilerlemeyi tercih ettim.

Müze kültürünü henüz kazanamadık
¥ Bugünkü Türk sanatına baktığınızda ne görüyorsunuz?

Türk insanının çok zeki olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye’deki sanatçıların Batı’dakilere kıyasla daha şanssız olduklarını görüyorum. Mesela bizim elle tutulur müzelerimiz yok. Müzelerimiz olmadığımız için Batı ülkelerindeki müzelerde Türk sanatçılar yok. Müze gezme alışkanlığı da bir kültür meselesi. Demek ki, müze kültürünü insanlara yeterince verememişiz. Mesela burası (IMOGA) yabancıların daha çok ziyaret ettiği bir müze. Bütün bunlara rağmen Anadolu topraklarının kültürel zenginliği var. Bu ülke toprakları kutsal yerler. Türk sanatçısı kendi kimliğini meydana getirmek zorunda. Dünyaya o kadar çok millet gelmiş ama sadece eser bırakan milletler tanınıyor. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...