Sinemada bu hafta | 28 Ocak 2022

Düzenleyen:
Sinemada bu hafta | 28 Ocak 2022

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Vizyona girmesi sancılı olan “Kaos Yürüyüşü”, sadece erkeklerin hayatta kaldığı ve birbirinin düşüncelerini görebildiği bir gezegene düşen kadının kaçış serüvenini merkezine alıyor. Büyük fikirlerden mahrum eser, eğlenceli olsa da derinlik vadetmiyor.

Murat ÖZTEKİN

"KAOS YÜRÜYÜŞÜ"
KADINLAR GİDERSE...

İnsanoğlunun bir kısmı, tarihler 2250’li yılları gösterdiğinde “Yeni Dünya” adlı bir gezegene sığınmıştır. Ancak uzaylı bir ırk olan Spackle tarafından bütün kadınlar ortadan kaldırılır ve erkekler bir koloni kurarlar. Adamların arasında ise neredeyse mahrem bir şey yoktur. Zira herkes kafalarından çıkan “gürültü” veya “ses” denilen şey yüzünden birbirlerinin düşüncelerini hem duyuyor hem de görebiliyordur… Kafalar devamlı mavi pembe bir dumanla kaplıdır. İşte bu topluluğun içerisine bir kadın düşer. Dünya’dan yola çıkan bir uzay gemisinden gelen Viola, Yeni Dünya’yı keşfetmek isteyen insanların öncüsüdür. Kendisinden şüphelenen erkeklerin ona karşı düşünceleri ise pek müspet değildir. Ancak koloninin toy delikanlısı Todd, sürüden farklı düşünmektedir. Hatta ona âşık olmuştur bile… Viola koloninin erkeklerinden kaçmak mecburiyetinde kaldığında ona yardım etmek için Todd da peşine düşer ve bir serüven başlar…

KİTAPTAN ADAPTASYON

“Mr. And Mrs. Smith”, “Geçmişi Olmayan Adam” ve “Jumper” gibi meşhur filmlerin yönetmeni Doug Liman, son eseri “Kaos Yürüyüşü”nde işte böyle distopik bir hikâye anlatıyor… Uzun zamandır gösterimi beklenen problemli yapım, Patrick Ness'in kitabına dayanıyor. Eser, Daisy Ridley ve Tom Holland’ın yanı sıra Mads Mikkelsen, David Oyelowo ve Cynthia Erivo gibi isimleri oyuncu kadrosunda bir araya getiriyor.

 

DOĞUMU SANCILI OLDU

Aslında “Kaos Yürüyüşü” proje olarak 10 sene evvel duyurulup çekimleri 2017’de tamamlandıktan sonra yapımcılar tarafından uygun görülmeyip bir kısmı yeniden çekildi. Zira “Açlık Oyunları” ve “Alacakaranlık” serileri gibi bir yapım hayal ediliyordu. Gelin görün ki, harcanan emek ve geçen bunca seneye rağmen ortaya çıkan eser, bu hedefin altında kalmış görünüyor. Fikrî derinlik bakımından beklentileri karşılamayan filmde, kurulan Yeni Dünya’nın dinamikleri de sathi şekilde resmediliyor. Kâğıt üzerinde iyi duran erkeklerin “gürültü” meselesi ise sinema diliyle tesirli bir şekilde tasvir edilemiyor; alışması zor sahneler meydana geliyor.

NO WOMAN, NO CRY! MI?

Eserdeki “kadınsız dünya” tasviri ise enteresan… Türkler gibi Bob Marley’nin “No woman, no cry” güftesini yanlış anlamışa benzeyen kolonideki adamların hayatında pek renk görünmüyor. Fakat yine de bu argümanın tesirli şekilde geliştirildiğini söylemek zor. Bunun yerine erkeklerin dünyası, klişe feminist argümanlarla resmedilirken, “kadın karşıtı din adamı” gibi bayat tipolojilerle rijit alt metinler meydana getiriliyor. Evet, filmde kaçış sahneleri ve sınırlı bir mizahla mantıklı olmayan ama eğlenceli sekanslar yakalanıyor. Yakın zamanda Örümcek Adam kostümüyle gördüğümüz Tom Holland ise genç aktris Daisy Ridley ile fena bir kimya oluşturmuyor. Todd’un kendi adını tekrar ederek zihnindekileri saklama çabaları da filmin en renkli anlarını meydana getiriyor. Buna rağmen “Kaos Yürüyüşü” ismindeki kaostan çok fazlasını vadetmiyor. Eksik bırakılmış, daha büyük bir fikir kıvılcımından mahrum eser, yeni şeyler vermiyor...

"DRIVE MY CAR"
DÜELLO OYUNU

MeşhurJapon romancı Haruki Murakami’nin kısa bir hikâyesi, Japon yönetmen Ryusuke Hamaguchi tarafından sinemaya taşındı... “Drive My Car” (Arabamı Sür) adlı eser, ölen eşinin acısıyla oyun sergilemeye çalışan birtiyatro yönetmeninin etrafında gelişen hadiseleri merkezine alıyor. Geçen sene Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülüne layık görülen filmin oyuncu kadrosunda; Hidetoshi Nishijima, Toko Miura ve Masaki Okada gibi isimler var.

Eserdeki hikâye şöyle: Yusuke, Beckett'ın “Godot'u Beklerken” eseri üzerinde çalışmakta ve Çehov'un “Vanya Amca”sında başrol oynamaya hazırlanmaktadır. TV drama yazarı olan karısı Oto ile de karmaşık bir bağları vardır. Bir gün eşinin sadakatsizliğini fark eden Yusuke, bunun üzerini örter ama kadın aniden hayatını kaybeder. Aradan iki sene geçtikten sonra Yûsuke, Hiroşima'daki bir sanat festivalinde “Vanya Amca”nın yeni birtemsilini idare edecektir. Bu esnada yakışıklı bir genç aktör üzerinden sadakatsizlik hadisenin külleri alevlenir ve “sanatsal bir düello” ortaya çıkar...

ÇOK KATMANLI BİR FİLM

Tiyatro ve edebiyatın büyüsüyle sinemanın görsel dilini iç içe geçiren “Drive My Car”, sürprizli hikâyesi ile insanların karakterlerinin karanlık taraflarına dair çarpıcı anlatımlar sunuyor. Yönetmen Hamaguchi, Çehov’a da saygı duruşunda bulunarak, ustaca hesaplanmış bir senaryo ortaya koyuyor. Buna rağmen müddeti üç saate uzanan “Drive My Car”; “rahatsız edici” sahneleri, katmanlı hatta karmaşık yapısıyla herkesin sevebileceği bir eser olmaktan uzak kalıyor.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

  • "Anka"
  • "Kaptan Pengu ve Arkadaşları 2"
  • "Ayı Kardeşler: Macera Parkı"
  • "Yıldızlar da Kayar"
  • "Hadi Be!"
  • "Gelin"

EN ÇOK SEYREDİLENLER

  • "Kesişme - İyi Ki Varsın Eren" 147 bin 841
  • "Aslan Hürkuş Kayıp Elmas" 85 bin 100
  • "Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok" 68 bin 222
  • "Benden Ne Olur?" 53 bin 320
  • "Şarkını Söyle 2" 39 bin 954
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...