Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda

Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Yeşilçam filmlerinin setlerinde yaşananlar, fotoğraf sergisiyle ortaya kondu. 100’e yakın enstantaneyi “Kamera Arkası” sergisinde zorlukla bir araya getiren yönetmen Reis Çelik “Bazı yönetmenler bırakın fotoğraf saklamayı, filmini bile muhafaza etmemiş” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Görüntü yönetmeni İzzet Akay kendisini bir arabaya bağlayıp tehlikeli çekimler yapmış; Nuri Bilge ilk filmini tek başına çekmek zorunda kalmış; Yeşilçam’da Kadir Kök ve “Godzilla” gibi otuz kişinin işini yapan set işçileri varmış; bazen objektifteki netliği kaybetmemek için oyuncu ve kameraman bir birine halatla bağlanırmış…

Bütün bunları, yönetmen Reis Çelik’in sinemacı ve koleksiyoncuların arşivlerinden derlediği fotoğraflarla oluşturduğu “Kamera Arkası” adlı sergiden öğreniyoruz… Beyoğlu Kültür Yolu Festivali çerçevesinde açılan sergi, Türk sinema tarihinin arka planından, birçoğu ilk defa teşhir edilen enteresan, renkli ve düşündürücü 100’e yakın fotoğraf karesini İstanbul Sinema Müzesinde ve Ankara’daki CerModern’de bir araya getiriyor. Biz de serginin arka planını Reis Çelik’ten dinledik.

> “Kamera Arkası” sergisi fikri nereden ortaya çıktı?

Sinema kariyerimin dışında uzun seneler fotoğrafçılık yaptım. Bu sergi üzerinde uzun süredir düşünüyordum. Dört ay önce kamera arkasındakilere saygı maksadıyla insanların merak edeceği fotoğrafları bir araya getirmeye başladık. Kültür Yolu Festivali çerçevesinde de Türkiye’de ilk defa filmlerin kamera arkası görüntüleri sergiye taşınmış oldu.

Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda
Yeşilçam’da at arabasının tekerine kamera bağlanıyor ve set işçisi “Godzilla” arabayı çekiyor.

ŞU ESKİ SANDIĞI AÇ!

> Bir kısmı ilk defa görülecek bu sıra dışı fotoğraflar, sizin koleksiyonunuzda mı yer alıyordu?

Bu fotoğraflar, Burçak Evren, Alican Sekmeç, yakın zamanda vefat eden Agâh Öztunç gibi koleksiyoncuların arşivlerinden derlendi. Bunun yanında yaşayan sinemacılara başvurdum. Mesela Şerif Gören’e gidip “Ağabey, şu eski sandığı aç!” dedim. Aynı şekilde Hülya Koçyiğit gibi isimlerin kapısını çaldım.

> Yeşilçam’da meydana getirilen sayısız film var. Peki, sinemaya dair koleksiyonculuk ne durumda?

Biz de arşivcilik kültürü yok. Sinemaya dair koleksiyonlar ise çok zayıf. Yeşilçam’da bazı yönetmenler bırakın fotoğraf saklamayı, kendi filmini bile muhafaza etmemiş. Sekiz bine yakın filmin çekildiği var sayılıyor ama ortada o kadar eser yok. Hâliyle Türkiye’de filmlerin kamera arkasına dair fotoğraf biriktirmek de pek âdet olamamış. Buna rağmen tek tük de olsa kamera arkası görüntülere rastlıyoruz. Burada 1900’lerin başında 2000’lere kadar birçok sinema filminin arka planından görüntüler var. Fuat Özkınay’ın 1914’te çektiği “Rus Abidesinin Yıkılışı” eserinden olduğunu düşündüğümüz fotoğraflar da yer alıyor.

Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda

Nazım Hikmet’in film yönetmeni olduğunu çok az kişi bilir. Kendisi takma isimle film çekmiş. Bu kare 1937 yapımı “Güneşe Doğru”dan…

> Peki, bir yönetmen olarak kamera arkası görüntülere baktığınız zaman neler düşünüyorsunuz?

Yılmaz Atadeniz ve Türkân Şoray anlatmıştı: Bir defasında Fransız oyuncular Türkiye’ye rol almaya gelmiş. Boğaz’da kurulan sete gidip baktıklarında ise üç adam ve bir küçük kamera görmüşler. Ne olduğunu anlayınca “Oh my God!” diyerek yakınmışlar. O zamanlar üç beş kişi ve zayıf teknikle film çekiliyordu. Şimdi akıl almaz bir teknoloji var ama gelin görün ki, o zor şartlarda oluşturulan duyguyu belki bugün meydana getiremiyoruz.

Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda
1914’ten günümüze sinema yıldızlarının kamera arkası görüntülerinden oluşan “Kamera Arkası” adlı sergiler, 12 Haziran’a kadar açık kalacak.

> Niçin böyle?

Bu derin kültürle alakalı bir şey. Eskiden sinema tekniğine ulaşmak kolay ve demokratik değildi. Şimdi cebimizde taşıdığımız telefonla film çekebiliyoruz ama herkes süper film çekip ortaya koyamıyor. Demek ki sinema sadece teknik işi değil. Bu yüzden şu anki sinemada bir kuruluk hissediyorum.

Asıl hikâye ‘Kamera Arkası’nda

Nuri Bilge Ceylan kamerasıyla kendi filmini çekiyor.

SİNEMA FESTİVALLER İÇİN YAPILIYOR

> Öte yandan teknik ekipmanlara herkes ulaşıyor ama başka klikler ve hegemonyalar da var sanki…
Bana göre film festivalleri ve eleştirmenler, sinemayı manipüle etti. Bu yüzden “Festivaller beni alsın sineması” giderek yükseliyor. Dünyada bir algı değişimi oldu.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...