Beyazperdenin 'Türk işi' biyografileri
KÜLTüR - SANAT Haberleri
‘Ayla’, ‘Müslüm’, ‘Bergen’… Son yıllarda peş peşe çekilen biyografik filmler, Türk seyircisinin odağını biraz olsun komediden uzaklaştırdı.
MURAT ÖZTEKİN
murat.oztekin@tg.com.tr
Biyografinin Batı sinemasındaki mazisi çok eskilere gider… “Patch Adams”, “Schindler’in Listesi”, “Piyanist”, “12 Years a Slave” ve “Akıl Oyunları” gibi çoğu klasik olmuş, akıllarımıza kazınmış biyografi filmi vardır.
Yeşilçam’da ise “Taçsız Kral”, “Kelebekler Sonsuza Uçar” gibi eserler çekildi ama biyografi, uzun yıllar arka plana atılan bir tür oldu. Yapımcılara sorarsanız -gişe rakamlarına bakıldığında görüleceği üzere- Türk seyircisi, komedi türünü daha çok seviyordu. Fakat tamamen öyle olmadığı son yıllarda ortaya çıktı!
2017’den itibaren peş peşe çekilen biyografik filmler, birkaç milyonluk gişe rakamlarıyla Avrupa’da en çok yerli filmin seyredildiği Türkiye’de, seyircinin başka şeyler de sevdiğini gösterdi. Daha ziyade arabesk sanatçılarının hayatlarını işleyen bu eserler, aşırı dram ve biraz da hamasi hisler üzerinden seyirciyi yakalamayı başardı. Yani son yıllarda sinemada “Türk işi” bir biyografi damarı gelişti!
ÖNCÜ “AYLA” OLDU
Kırılma noktası 2017’de yaşandı. Yapımcılığını Mustafa Uslu’nun gerçekleştirdiği ve Can Ulkay’ın yönettiği “Ayla”, 5 buçuk milyonluk gişe rakamına ulaştıktan sonra yeni filmlerin de öncüsü oldu. Astsubay Süleyman Dilbirliği’nin hayat hikâyesinden sinemaya adapte edilen eser, onun Kore Savaşı’nda küçük bir kızla yaşadığı duygusal hikâyeyi işliyordu. Hatırlıyorum, filmin galasında mendil dağıtılmıştı. Kurgulandığı üzere seyircisini bolca ağlatan eser, biyografik olduğu kadar ağır melodram ciheti de olan sinema eserlerini peşinden getirdi.
6,4 MİLYONLUK “MÜSLÜM” DRAMI
“Ayla”nın verdiği süratle Ketche ve Can Ulkay tarafından çekilen “Müslüm” (2018) gişe çıtasını çok daha yukarıya taşıdı. Arabesk sanatçısı Müslüm Gürses’in acılarla dolu hayatına odaklanıp, 6 milyon 400 bin kişi tarafından seyredilen eser, daha ziyade alt kültürlere hitap ediyordu ama farklı kesimlerden seyirci buldu. Zira “Ayla”daki ajitasyona varan duygusal ton birazcık azalmıştı. Filmde “baba” lakaplı usta sanatçıyı, Timuçin Esen canlandırdı.
Yönetmenliğini yine Ketche’nin yaptığı “Dilberay” da, aynı biyografik damarın mahsulü oldu… Hayatı acılarla dolu başka bir arabesk sanatçısı olan Dilber Bağbuş, namıdiğer Dilberay’ın biyografisini merkezine alan eserde; sanatçıyı Büşra Pekin canlandırdı. Şarkıcının hayatının kronolojik ve biraz fazla “acılı” tasvir edildiği filmde, temel bir odak noktası yoktu. Buna rağmen, sinemada 679 bin kişi tarafından seyredildi.
SON HALKA: “BERGEN”
“Bergen”, arabesk biyografilerin sonuncusu oldu… Yüzüne atılan kezzapla tanınıp, kocası tarafından katledilen 80’lerin arabesk sanatçısı Bergen’in trajik hikâyesi Mehmet Binay ve M. Caner Alper yönetmenliğinde, ajitatif olmasa da feminist ideolojik kodları yoğun bir şekilde filme dönüştü. Eserde hem sanatçıyı canlandırıp hem de yapımcılardan biri olan Farah Zeynep Abdullah ise belki de hayatının filmine imza attı. Yaklaşık 5 milyon 400 bin kişi tarafından seyredilen eser, 159 milyonluk gişe hasılatı yakaladı ve “Müslüm”ün ensesine yerleşti.
BUNLAR DA VAR...
Arabesk filmler arasında Ahmet Kaya’nın hayatı da “İki Gözüm Ahmet”le 2020’de vizyona taşındı. Fakat çok garip bir şekilde! Gani Rüzgâr Şavata ve Hakan Gürtop’un yönetmenliğini yaptığı esere, Kaya’nın vârisleri izin vermedi. Hâl böyle olunca kanun karşısında suçlu duruma düşmek istemeyen yönetmenler, film boyunca soy ismi olmayan “Ahmet” adlı birini anlatıp, Kaya’nın şarkılarına dahi yer veremediler!
Yarış atı Bold Pilot ve jokeyi Halis Karataş’ın gerçek hikâyesinin anlatıldığı “Bizim İçin Şampiyon” da son yılların popüler biyografi filmlerindendi.
“Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” (2019), “Kesişme: İyi ki Varsın Eren” (2022), “Hürkuş: Göklerdeki Kahraman” (2018), “Çiçero” (2019) ve “Türk İşi Dondurma” (2019) da yeni biyografik filmler arasında yer aldı...
'da Takip Edin!
