TGRT Haber'in tecrübeli ekran yüzü Mehmet Aydın: Spiker dediğin...

EMEL BALTACI

13 yaşındayken hayattaki misyonunu belirleyen ve 20 yıllık habercilik serüveninde o ilk heyecanını hep diri tutan bir sunucu Mehmet Aydın... “Bir daha dünyaya gelsem yine bu işi yapardım” diyecek kadar mesleğine âşık. Dört yıldır TGRT Haber’de gündemi seyirciye aktarıyor. On iki senedir haber sunuculuğu ve diksiyon dersi veriyor. Aydın’dan işin sırlarını öğrendik.

Mehmet Aydın kimdir?
1978’de İstanbul Üsküdar’da doğdum. Yeditepe Üniversitesinde Radyo Televizyon Sinema Bölümünü okudum. 2001 yılında iyi bir dereceyle mezun oldum. 

Bu sözlerden hayalinizin mesleğini icra ettiğinizi çıkarabiliriz miyiz?
Hayatım boyunca bu işi yapmak istedim. Karadenizli bir ailenin çocuğuyum. Babam mali müşavirdi. Aynı zamanda da müteahhitti. “İktisat oku, iktisat oku, iktisat oku!..” diye bana çok baskı yapmıştır. Ama ben bir muhasebe bürosunda oturmak istemedim. Bu mesleğe 13 yaşımda aldığım bir verici istasyonu sayesinde kendi kendime amatör radyo programları yaparak başladım.

İlk işiniz neydi?
1994 yılında Günaydın gazetesinin alt katında mesleğe ilk profesyonel adımımı attım. O zamanlar rahmetli Bekir Kutmangil’in açtığı 104.3 Günaydın FM’de gece yarısı radyo programım vardı. İsmini ‘Nöbetçi Mehmet’ koymuştum. Çünkü gece 12’den sabah 7’ye kadar oradaydım. Daha sonra BTV kanalında ‘Serin Sohbetler’ programıyla ekran önüne çıktım.

Radyoculuktan gelen bir isimsiniz. Sesinizin özel bir karakteri var. Sizce ekran önünde iş yapmak için başka ne gibi özelliklere sahip olunmalı?
Öncelikle ekran önü karizma işi. Bu çok net. Ama bu demek değil ki, dünyaca ünlü güzel kadınlar yakışıklı erkekler bu işi yapmalı. Habercilik çok yönlü bir iş. Gündemi takip etmeniz gerekir. Bu bilgileri hafızanıza kaydetmeniz şart. Gelişmelere duyarsız kalamazsınız. Değişen dünyaya adapte olabilmeniz; elinize gelen haberlerin gerçekliğini teyit etmeniz lazım. Ekrana en kısa sürede bu haberi getirebilmelisiniz.

Örnek aldığınız isimler var mı?
 Var tabii ki. Mesela Zafer Kiraz’ı çok severim. Onun dışında rahmetli Tuna Huş... Onu hep kendime örnek alırdım.

'TOSUNCUK' SİNİR EDİYOR
Google’a Mehmet Aydın yazdığımızda Çiftlik Bank dolandırıcısı (Tosuncuk) çıkıyor karşımıza?
Sinir oluyorum o “Tosun”a. Eskiden Mehmet Aydın yazıldığında Devlet Bakanı’mız vardı, o çıkardı. Şimdi bu adam çıkıyor. Dolandırıcı Mehmet Aydın ile karıştırılmak oldukça canımı sıkıyor.

KIZLARIMIN GAZETECİ OLMASINI İSTEMEM
Biraz da özel sorular sormak isterim. Evli misiniz? Çocuk var mı?
Evliyim. Elâ ve Duru isminde ikiz kızlarım var. “Kız evlat çok başka” denirdi. Gerçekten de öyleymiş.

Kızlarınızın spiker ya da gazeteci olmalarını ister misiniz?
Yok istemiyorum. Baba korumacılığı sanırım. Çok yorucu bir mesleğimiz var. Onlar bizim kadar tamahkâr olabilir mi diye düşünüyorum.

EVİME GİREN HIRSIZ PSİKOLOJİMİZİ BOZDU
Geçtiğimiz ekim ayında canlı yayındayken evinize hırsız girdi. Bu olay sizi nasıl etkiledi?
Manevi olarak bizi oldukça etkileyen bir olay oldu. 29 Ekim’de İstanbul Havalimanı’nın açılış töreninin canlı yayınını yaparken bir yandan da evim soyuluyormuş. Eşim ve çocuklarım da evde değillerdi. On beş-yirmi dakika içerisinde birçok eşyayı alıp çıkıyorlar. Maddi tarafı bir yana dediğim gibi manevi bir tahribat oluştu. Kızlarım “Bu akşam da hırsız gelir mi?” diye soruyor. Kendi evimiz ama eşim “Taşınalım” dedi.

Eğitimci yönünüzün de olduğunu biliyoruz.
Evet. Maltepe Üniversitesinde 12 senedir haber sunuculuğu ve diksiyon dersi veriyorum. Her yıl yaklaşık 80 öğrenciye dokunuyoruz.

Gençlerin konuşma tarzı çok eleştiriliyor. Ne dersiniz?
Ben buna ‘İnternet Türkçesi’ diyorum. Gençler artık mesaj şeklinde konuşuyor. Özellikle WhatsApp gibi alanlarda emojilerle anlaşabilme özelliği dilimizi negatif yönde etkiliyor. Bunun yanında bazı dizilerdeki tiplemeler ve internetteki bazı kısaltmalar diksiyonumuzu bozuyor. Bu oldukça önemli bir mesele. Çünkü bir ülkenin dili, millî benliğinin bir parçasıdır.

Günümüz haberciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eskiden spikerler yayına beş dakika önce gelip haberlerini okur ve giderdi. Prompter haberciliği yapılırdı. Ama günümüzde bir spikerden hem editör hem iyi bir muhabir olması isteniyor. Dolayısıyla yeni nesil haberciliği konuştuğumuz bugünlerde bir sunucunun çok yönlü olması şart. Bunlardan birisi de sıcak gelişmeleri anında aktarabilme kabiliyeti... Mesela; bir yerde bir patlama var, Allah korusun. Haber merkezine haber anında ulaşıyor artık. O anda bizden bu görüntüler üzerine konuşmamız isteniyor. Bunu yapabilmek öyle kolay bir şey değil. Son dakika haberini yaşıyormuş gibi net bilgilerle aktarabilmelisiniz.

BURADAKİ HUZUR BAŞKA YERDE YOK
TGRT Haber’de çalışmak nasıl bir duygu?
Yaklaşık dört yıldır bu ekranlardayım. Artık ailemden farksız görüyorum kurumu. Yöneticilerimiz ve mesai arkadaşlarımızla ciddi anlamda bir sinerji yakalamış durumdayız. Yirmi yıldır habercilik yapıyorum ama bu kurumun verdiği huzuru hiçbir yerde hissetmedim.

Hafta sonu ana haberi siz sunuyorsunuz. Genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
Hafta içi Ekrem Açıkel, hafta sonu ben... TGRT Ana Haber birçok kanalı ezip geçiyor. Bunu zaten reyting raporları da gösteriyor. Onun dışında bu bülten ülkenin gündemini belirliyor. Her gün birkaç tane özel haber yapılıyor. Bunlar da hafta boyunca konuşulan ve yetkilileri harekete geçiren işler oluyor.

ÖDÜLÜMÜ DOSTLAR DEĞİL HALK VERDİ
Gençler tarafından ‘Türkiye’nin En İyi Spikeri’ seçildiniz. Bu ödül artı bir sorumluluk oluşturdu mu?
Öncelikle şunu söylemek isterim; Türkiye’de birçok ödül töreni düzenleniyor. Bunların çoğu ‘Dostlar alışverişte görsün’ türünde. Tanıdıklara ‘Gel de sana bir ödül takdim edeyim’ diyerek yapılıyor. Ama Türkiye Gençlik Ödülleri, halk oylamasıyla yapılan ve sektörden önemli isimlerin de yer aldığı bir mecra. İnternet üzerinden gençler oy kullanıyor. Herhangi bir manipülasyon yok. Bunlara çok önem veriyorum. Geçen yıl büyük bir oy farkıyla bu ödüle layık görüldük. Bu başarı da bana TGRT ailesinin sunmuş olduğu imkânlarla doğru orantılı.