Cumhurbaşkanı Erdoğan: Libya’dan davet geldi, icabet edeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Libya’dan davet geldi, icabet edeceğiz

POLİTİKA Haberleri

Cumhurbaşkanı “Meclis açılır açılmaz ilk iş, Libya tezkeresini sunacağız. 8 ya da 9 Ocak’ta Meclis’ten geçirip davete icabet edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya’da bazı ülkelerin bir savaş baronuna yardım ettiğini ancak Türkiye’nin meşru hükümetin yanında yer aldığını belirterek, Libya’ya asker gönderme tezkeresini ocak ayının 8’inde veya 9’unda TBMM’den geçireceklerini bildirdi.
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’ya asker gönderilmesi konusuna dair “Biz davet edildiğimiz yere gideriz ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ne yaparsanız yapın, biz imzaları attık, bu işi bitirdik ve şimdi daha da içini inşallah dolduruyoruz ama şu anda da soruyorlar, dün de sordular ‘asker gönderecek misiniz?’. Zaten burada da bizim siyasi partilerimizin içerisinde bunu söyleyenler yok mu? Var, biz de ne diyoruz ‘Biz davet edildiğimiz yere gideriz’ ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz.

MUTABAKAT YÜRÜRLÜKTE
Türkiye ve Libya tarafında tüm onay süreçleri tamamlanan bu mutabakat, resmen yürürlüğe girmiştir. Türkiye’nin ve Libya’nın birbirlerini gören deniz kıyıları temel alınarak hazırlanan deniz yetki alanları ile ilgili haritamızı Birleşmiş Milletler nezdinde de kayda geçirdik.
Bizim bu anlaşma ile amacımız, Akdeniz’de kimsenin hakkını, hukukunu gasp etmek değil, tam tersine hakkımızın gasbedilmesine engel olmaktır. Çünkü biz bu adımı atmamış olsaydık, Akdeniz’de Türkiye’yi kendi kara sahillerine hapsedecek bir oyun tezgâhlanıyordu. Bizi adeta denize olta atamaz hâle getirecek bu oyunlara elbette seyirci kalamazdık. Güvenlik ve askeri iş birliği muhtırasına dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclis’imize sunacağız. Meclis’imizin de onaylamasıyla Libya’daki meşru yönetime çok daha etkin bir şekilde destek verme imkânına kavuşacağız. Rejimin saldırılarından kaçan 100 bine yakın kişi sınırımıza doğru harekete geçti. Biz Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya, yeni bir sığınmacı dalgasına tahammülümüzün olmadığını açıkça söyledik. ‘Şayet Türkiye’nin İdlib’deki çabalarına gereken destek verilmezse ortaya çıkacak sonuçların bedelini herkes ödeyecektir’ dedik.

CHP YUNAN'A MALZEME VERDİ
“Türkiye’nin Kıbrıs’taki petrol arama çalışmaları başladığında CHP’li bir milletvekili bununla ilgili Meclis’e soru önergesi verip ‘Bir kova bile petrol çıkmadı’ diyerek âdeta kin kustu. Hâlbuki bu tür çalışmaların sabırla yürütülmesi gerekiyor. Exon, Karadeniz’e gelip sondaj çalışmaları yaptı, 200 milyon dolar harcadı ama petrol çıkaramadılar, dönüp gittiler. Bunlar bütün bunlardan bihaber ‘Yeter ki lekeleyelim’ Ana muhalefetin bu tavrı Yunan medyasına bolca malzeme verdi. Türkiye’de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık.”

GEREKİRSE MİLLÎ BÜTÇEDEN YAPARIZ
Ana muhalefet Kanal İstanbul’a destek olmak bir yana ‘Biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz.’ diyebilecek kadar akıl, mantık dışı bir yere savruluyorlar. Bu, bırakınız devlet yönetimini ve siyaseti, çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri bir sözdür. Gerçi bunlar gittikleri yerlerde ülkelerini şikâyet edip uluslararası yatırımcılara ‘Türkiye’ye sakın gelmeyin.’ çağrısı yapabilecek kadar muvazeneyi yitirmiş bir zihniyetin mensuplarıdır. Onun için de iflah olmuyorlar. Kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar. Bunun da ötesinde, projeye niçin karşı çıktıklarının makul, mantıklı, bilimsel bir izahını da yapamıyorlar. Öyle ya karşı çıkıyorsanız, hesabınızı, kitabınızı, alternatiflerinizi ortaya koyarsınız, bizi de milleti de ikna edersiniz, mesele biter.
Sadece son iki yılda Boğaz’da irili ufaklı 41 gemi kazası yaşandı. Independenta Romen bandıralı tanker kazasının yol açtığı çevre felaketinin bedeli 40 milyar lirayı buldu.
Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi de yoktur. Tamamen Türkiye’nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve işletilecektir. Ülkemizin en değerli markası olan İstanbul, bu projeyle çok daha kıymetlenecektir.
Ekrem İmamoğlu “İstanbul’a ‘Kanal İstanbul gereksiz.’ diyor. Bunun kararını vermek sana değil, bunun kararını verme yetkisi bize aittir. Biz bunun kararını zaten verdik. Projenin sahibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bunu hangi parayla yapacaksınız diyorlar. Yap işlet devret ile olursa bütçemizden para çıkmayacak. Millî bütçeden de bunu yapar mıyız, yaparız. Kaynakları bellidir. Kurumların görevi devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevi ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...