Kızını kim gözetir

Kızını kim gözetir

Ramazan Haberleri

Hazret-i Fâtıma vâlidemiz, oğulları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin’in yanına gider, ellerinden tutup ağlamaya başlar: “Ey benim babam! Kızını kim gözetir! Hasan ve Hüseyin’i kime emanet edersin? Vay babam! Canım sana fedâ olsun! Senden sonra benim hâlim nice olur! Gözüm, mübârek yüzünden sonra kime bakar!”

Habibullah efendimiz, mescidden gelen bu feryâdın ne olduğunu sorarlar, Hazret-i Fâtıma validemiz; “Canım sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Eshâbın, ayrılığınıza dayanamadığı için ağlıyorlar!...” diye durumu arz eder. Merhamet deryası Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) çok müteessir olurlar. Eshâbını teselli eylemek için hastalığının bu kadar şiddetine rağmen, güçlükle kalkarlar. Hazret-i Ali ve Hazret-i Abbâs’a dayanarak mescide gelirler. Namazdan sonra; “Ey Eshâbım! Siz, Allahü teâlânın hıfzındasınız ve sizi Allahü teâlâya emânet ettim! Takvâ üzere olun. Allahü teâlâdan korkun. Allahü teâlânın emrini tutun ve itâat edin. Ben, artık bu dünyâdan ayrı- lıyorum” buyururlar.

VÜCUTLARINDA BİR HAFİFLİK HİSSEDERLER

Hazret-i Ebû Bekr, Eshâb-ı kirâma on yedi vakit namaz kıldırır. Bir defasında öğle namazıdır. O sırada Kâinatın sultânı, mübarek vücutlarında bir hafiflik hisseder, Hazret-i Ali ve Hazret-i Abbâs’a dayanarak mescide gelirler. Ebû Bekr-i Sıddîk, sevgili Peygamberimizin teşrif ettiğini anlayıp, geriye çekilmek ister. Efendimiz ona; “Yerinde dur!” anlamında işaret buyurur. Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebû Bekr’in solunda, Eshâbı ile son defa namaz kılarlar.

MAHZÛNUM!..

Sevgili Peygamberimizin vefatından üç gün evveldir. Cebrâil (aleyhisselâm), Resûlullah efendimizi ziyârete gelip; “Yâ Resûlallah! Allahü teâlânın sana selâmı var. Durumunuzu bildiği hâlde, nasıl olduğunuzu, kendinizi nasıl hissettiğinizi soruyor” der. Âlemlerin efendisi ise; “Mahzûnum!” buyururlar. Cebrâil (aleyhisselâm), pazar günü de gelir ve aynı şeyleri söyler. Peygamber Efendimiz yine evvelki cevabı verirler: Mahzûnum!... Cebrâil (aleyhisselâm) ayrıca; Yemen’de peygamber olduğunu söyleyen Esved-i Ansî’nin öldürüldüğünü haber verir. Resûl-i ekrem de, Eshâbına bildirir. Hastalıktan önce, kendilerine gelmiş olan birkaç altını fakirlere, birkaçını da Hazret-i Âişe’ye vermişlerdir. Pazar günü, Resûlullah’ın hastalığı ağırlaşır. Huzuruna gelen ordu kumandanı Hazret-i Üsâme’ye bir şey söylemez. Fakat mübarek kollarını kaldırıp onun üzerine sürerler. Ona dua etmektedirler.

HASTALIKLARININ 13. VE SON GÜNÜ

Sevgili Peygamberimizin dünyayı şereflendirdiği ve ahirete irtihal buyurduğu gün pazartesi günüdür. Hastalıklarının on üçüncü ve son günü... Eshâb-ı kirâm Mescid-i şerîfte Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin arkasında sabah namazını kılarlar iken, âlemlerin efendisi, Mescid-i şerîfegelirler. Ümmetinin saf saf olup ibadet ettiklerini görürler. Sevinirler, o eşi bulunmayan tebessümleri o güzel yüzlerinde belirir... Kendileri de Hazret-i Ebû Bekr’e uyup, arkasında namaz kılarlar. Eshâb-ı kirâm, Resûlullah’ı mescidde görünce, hastalık geçti sanarak sevinirler. Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ise Hazret-i Âişe’nin odasına dönerler. “Allahü teâlânın huzuruna, dünya malı bırakmadan gitmek isterim, yanında kalan altınları da, fakirlere dağıt” buyururlar. Sonra ateşi artar. Bir müddet sonra, tekrar o güzel gözlerini açıp, Hazret-i Âişe’ye altınları dağıtıp dağıtmadığını sorarlar. Annemiz dağıtacağını söyler. Bunların hemen dağıtılmasını tekrar tekrar isterler. Hemen dağıtılıp bildirilince; “Şimdi rahat ettim” buyururlar.

GÖZÜM KİME BAKAR

Yataklarında bir müddet istirahat buyurduktan sonra, huzûr-i şerîflerine Hazret-i Ali’yi çağırırlar. Mübârek başını onun kucağına koyarlar. Mübârek alnı terlemiş, mübârek rengi değişmiştir. Hazret-i Fâtıma vâlidemiz, mübârek babasının o hâlini görünce, bakmaya dayanamaz ve oğulları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin’in yanına gider. Ellerinden tutup ağlamaya başlar annemiz: “Ey benim babam! Kızını kim gözetir! Hasan ve Hüseyin’i kime emanet edersin? Vay babam! Canım sana fedâ olsun! Senden sonra benim hâlim nice olur! Gözüm, mübârek yüzünden sonra kime bakar!”

YARIN: BİZE KİM ŞEFKAT EDER

***

SEYYİD FEHİM ARVASİ HAZRETLERİ
İLİM VE FEYİZ DERYASI

Doğu Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Silsile-i aliyyenin otuz üçüncüsüdür. Osmanlı Devleti’nin son devirlerinde yaşamıştır. 1825 (H.1241) senesinde Van’ın Bahçesaray (Müküs) ilçesine bağlı Arvas köyünde doğdu. 1895 (H.1313) senesinde aynı köyde vefât etti. Seyyid Tâhâ hazretlerinin hizmet ve sohbetinde tasavvuf yolunun en yüksek derecelerine kavuşan Seyyid Fehim “kuddise sirruh” büyük bir velî oldu. Üstâdının vefâtından sonra daha da tanınan Seyyid Fehim hazretleri, ilim ve fazîlette iyice meşhûr oldu. Mısır, Irak, Suriye ve bu havâlide halledilemeyen meseleler ona getirildi. Çözülemez gibi görülen müşkil meseleleri hallederdi. Onun sohbetinde bulunmak üzere Arvas'a giden kimseler dünyâdan habersiz, nefsin ve şeytanın şerrinden emniyette olup, muhabbet deryasına daldılar. Ondan feyiz alıp, yüksek derecelere kavuştular. Sohbet ve dersleriyle pek çok insanın doğru yola kavuşmasına vesîle oldular. Böylece, Doğu Anadolu halkının Sünnî kalmasını, mezheb ayrılığının yöreye girmemesini temin ederek, millî birliğe çok hizmet etti. Seyyid Fehim-i Arvâsî hazretlerinin Arvas'ta bulunan kabri, sevenleri tarafından ziyâret edilmekte ve bereketlerinden faydalanılmaktadır. Vesîle edilerek yapılan duâlar kabûl olmaktadır. SAİD EKEN

***

HERKESLE İYİ GEÇİNİRDİ

Resûlullah aleyhisselâm köleyi, efendiyi, beyi, siyahı ve beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun, çağırılan yere giderdi. Önüne konulan şeyi, az olsa da, hafif, aşağı görmezdi. Akşamdan sabaha ve sabahtan akşama yemek bırakmazdı. İyilik etmesini sever, herkesle iyi geçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü olup, söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü. Fakat; çatık kaşlı değildi. Aşağı gönüllü idi. Fakat, alçak tabiatlı değildi. Heybetli olup, saygı ve korku hâsıl ederdi. Fakat, kaba değildi.

EL-HÂREZMİ

Astronom, coğrafya ve büyük matematik âlimidir. Cebiri kurmuştur. Uygulamalı günlük aritmetiği kullanmanın, ondan ilimde faydalanmanın yolunu ilk defa açan ve aritmetiği sistematik şekilde genişleten el-Hârezmî'dir. Bu gelişme Batı aritmetiğinin temeli oldu. Hârezmî “0” (sıfır) ve bilinmeyen işareti “x”in kâşifidir. 10 rakamdan oluşan basamaklı sayı sistemi üzerine bir eser yazarak bu rakamların İslâm dünyası ve Batı’da tanınıp kullanılmasını sağlamıştır. El-Hârezmî, o zamana kadar bilinen Dünya'nın yerleşim bölgesini Arapça olarak tanımlayan ilk kişiydi, denizler, okyanuslar, dağlar, nehirler ile en önemli yerleşim yerlerinin koordinatlarını içeren bir haritaya emek verdi...

Hazret-i Ali'ye (radıyallahü anh), bu mertebeye nasıl eriştiği soruldu. Cevabında buyurdu ki: "Cihad ile eriştim. 30 yıl mücahede kılıcı ile ve haşyet zırhıyla ve vera kalkanı ile, taat ve ibadet oku ile, gönül kapısında oturdum. Allahü teâlânın rızasından başka hiçbir şeyi, gönlüme koymadım, hatırıma getirmedim."

KIZGIN DEMİR İLE VURULUR

Bu zamânda mevtâların hâlleri muhtelif olur. Bazıları vardır ki, melek zehir ile su verilmiş kızgın demir ile vurur. Hemen rûh kaçar, hârice çıkar. Melek onu eline alır, cıva gibi titremeye başlar. Çekirge kadar insan şeklinde olur. Sonra melek onu zebânîye (azâb yapıcı meleğe) teslîm eder. Bazı mevtâ vardır ki, rûhu azar azar çekilir. Tâ ki, boğazında tutulur. Boğazında da kalmaz. Ancak kalbe bağlı olarak kalır. Bu zamânda, melek zehirli kızgın demir ile vurur. Zîrâ, o demirle vurmayınca, rûh kalbden ayrılmaz. Ölüm anında fitneler olur ki, iblîs a’vânını (yardımcılarını) hâssaten o kimseye musallat eder.

ZAMANE MÂNİLERİ

Yeni tuzak Metaverse
Sanal dünyaymış meğerse
Gerçek dünyada bulacak
Kimler kimleri severse...
H. S.

TEFEKKÜR

Karasinek, altı ayaklı olarak yaratılmıştır. Dördü ile yürür, ikisi yedektir, yere basmaz. Yürüdüğü ayakları çamurlanırsa yedek ayakları ile bunları silip kurular ve faaliyetlerine devam eder.

Kızını kim gözetir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...