Efendimizin Cennet komşusu

Efendimizin Cennet komşusu

Ramazan Haberleri

Mekke müşrikleri iman ettiğini duyar duymaz onu evine hapseder. Günlerce aç ve susuz bırakırlar. Ama ne gam! Hazret-i Talhâ bulmuştur bulacağı aşkını.

Hazret-i Talhâ bin Ubeydullah (radıyallahü anh)... İlk Müslüman olanlardan. Resûlullah Efendimizin; “Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdır” hadîs-i şerîfiyle medhedilen sahâbi.
Ticaretle uğraşmaktadır. Bir seyahatinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayıra gelir. Burada bir râhip;
- Panayıra gelenlere sorun; içlerinde Mekke’den gelen var mı? diye seslenir.
Talhâ bin Ubeydullah,
- Evet, ben Mekkeliyim, der.
- Ahmed zuhûr etti mi?
- Ahmed kimdir?
- Abdullah bin Abdülmuttalib'in oğludur. Orası O’nun zuhûr edeceği şehirdir. O, peygamberlerin sonuncusudur. Kendisi Harem-i şerîften çıkarılacak, hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir.

OLAN BİTEN BİR ŞEY VAR MI?

Bu sözler ona çok tesir eder. Acele Mekke’ye döner ve sorar;
- Olan biten bir şey var mı?
- Evet var. Abdullah'ın oğlu Muhammed-ül-emin, peygamberliğini ilân etti. Ebû Bekir de ona uydu, derler.
Hemen Sıddık-ı ekber’in yanına koşar.
- Sen Muhammed aleyhisselâma tâbi mi oldun?
Hazret-i Ebû Bekir,
- Evet, tâbi oldum. Sen de hemen O’na git, huzûruna gir, kendisine tâbi ol! Çünkü O, Hak ve gerçeğe davet ediyor, der.
Zaten rahibin sözlerinin tesiri altındadır, yüce huzura koşar ve iman eder...
Mekke müşrikleri iman ettiğini duyar duymaz onu evine hapseder. Günlerce aç ve susuz bırakırlar. Ama ne gam! Hazret-i Talhâ bulmuştur bulacağı aşkını.

DİNİMDEN DÖNMEM

Hazret-i Mes’ûd bin Hırâş, gördüğü dehşetli bir hâdiseyi şöyle nakleder: “Safâ ile Merve arasında dolaşırken, elleri boynuna bağlı ve kalabalık bir grup tarafından tâkib edilen bir delikanlı gördüm. Etrâfındakilere dedim ki:
- Bu kimdir, hangi suçu işledi de böyle bağladınız?
- Bu Talhâ bin Ubeydullah’dır. Atalarının yolundan saptı.
- Ya şu kadın kim?
- Onun annesi Sa’ba binti Hadramî’dir.
Talhâ bin Ubeydullah, annesi yanında bütün bu akıl almaz sıkıntılara göğüs gerer.
- Beni öldürseniz de dinimden asla dönmem, diye haykırır...

***

HEM İMAM HEM MÜCAHİD

Nakşibendî büyüklerinden. 1868 (H. 1285) târihinde Erzurum’un Hasankale ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğdu. İlk tahsîlini babasından aldı. Sonra Erzurum’daki tanınmış bâzı âlimlerin derslerine devâm etti. Babasıyla Bitlis’e giderek Muhammed Küfrevî hazretlerine talebe oldu. Bâtınî ilimlerde ilerledi. 1916’da Rusların doğuda Van, Muş ve Bitlis'i ele geçirmeleri üzerine Erzurum’a geldi. Rus istilâsının devâm etmesi ile Tercan’ın Yavi köyüne gitti. Burada bir taraftan imâmlık yaparken diğer taraftan gönlüne girdiği herkesi Rus zâlimlerine karşı silahlandırdı. Doğu’nun Ermeni mezâliminden kurtarılmasında talebeleriyle birlikte büyük kahramanlıklar gösterdi. Sonra tekrar Hasankale’ye döndü. Kendisine Hasankale müftülüğü teklif edildi ise de kabûl etmedi. Bu sırada Alvar köyü insanlarının ısrarlı istekleri üzerine oraya yerleşti. Bundan sonra halk arasında “Alvar İmâmı” ve “Efe hazretleri” unvanıyla tanındı. Bir Nakşibendî-Hâlidî şeyhi olarak 1939’a kadar bu köyde, bu târihten sonra da Erzurum’da halkı irşâd ile meşgûl oldu. 12 Mart 1956’da vefât etti. Türbesi, Pasinler İlçesi Alvar köyünde olup binlerce kişi tarafından ziyaret edilip, istifade edilmektedir. Said Eken

Efendimizin Cennet komşusu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...