33'er altın hazine

33'er altın hazine

Ramazan Haberleri

İmam-ı Rabbâni müceddid-i elf-i sâninin (rahmetullahi aleyh) indinde, sırrı budur ki, namazın kılınması zamanında meydana gelen kusurların telâfisi, o tesbih ve tekbirledir.

DÜNDEN DEVAM

Hadîs-i şerîfte bildirildi ki:
“Her farz namazını kıldıktan sonra, Âyet-el-kürsiyi okuyanın, Cennet’e girmesine mâni’ yoktur. Sadece ölüm vardır.”
Hadîs-i şerîfte beyan buyurulduğu üzere, farz namazından sonra 33’er kere okunan tesbih, tehlil ve tekbirin, imam-ı Rabbâni müceddid-i elf-i sâni hazretlerinin indinde, sırrı budur ki, namazın kılınması zamanında meydana gelen kusurların telafisi, o tesbih ve tekbirledir. Binâenaleyh, namazı lâyıkıyla kılamadığını ve ibadetinin noksan olduğunu o tesbihlerle itiraf etmek gerekir. Allahü teâlânın tevfikiyle ibadetin yapılması nasip olunca, o nimetin şükrünü Elhamdülillah diyerek yerine getirmek ve ondan başka ibadete müstahak yoktur diye bilmek lazımdır. Namaz, edeplerine ve şartlarına uygun olarak kılınıp, sonra, samimi kalb ile tesbihler yapılıp ve nimetin şükrü yerine getirilip ve Allahü teâlâdan başka ibadete hakkı olan olmadığı bildirilirse, ümit edilir ki, o namaz, Allahü teâlânın kabûlüne şayan olur ve o namazın sahibi olan kişi kurtulur. Onun için, tesbihleri terk etmemek icab eder.

BİR MİKTAR GÖZYAŞI

Ne zaman ki, namaza durulurken, önce dünya fikirlerini, masivayı zihninden silip, Allahü teâlânın azametini göz önüne getirmeye uğraşmak lazımdır. Çünkü namaz kılmak, Allahü teâlânın huzuruna çıkmaktır ve Seyyid-ül Mürselîn’in “aleyhi ve alâ âlihissalevatü vetteslimât” mi’râcıdır ve Musa aleyhisselâmın Allahü teâlâyı Tur Dağı’nda müşahedesidir. Her namazda, her günde veya her haftada bir kere olsun Allahü teâlânın korkusundan bir miktar gözyaşı dökmelidir. Hadîs-i şerîfte, (Ne mutlu o kişiye, namazı içinde, Allah korkusundan ağlar) buyuruldu.

İmam-ı Gazali “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki:
Resul-i Ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” (Namazın ancak, gönül hazır olduğu yeri sevab olarak yazılır, gerisi yazılmaz) buyurmuştur. Bunun için namazın cemaatle kılınması lüzumunun hikmeti ve fazileti çok olduğunun sebebi budur ki, cemaatten herbirinin gönlü hazır olduğu yerler toplanırsa, belki bir kâmil namaz olup, dergâha yükselir. Veya cemaatten birinin namazı makbul olursa, onun hürmetine diğerlerinin namazları da makbul olur. Bir kişinin haccı makbul olmakla bütün hacıların haccı makbul olduğu gibidir.

İLÂHİ AZABA HAZIR OLSUNLAR

(Feveylün lil ... ) âyet-i kerîmesinin manası şöyledir:
(Veyl, azab şol kimse içindir ki, namazını kayırmaz. Yani vaktinde kılmaz. Cemaati kaçırır. Birinci tekbire yetişmez. Tadil-i erkâna ve adaba riayet eylemez. Allahü teâlânın hazır ve nazırlığını anlamaz. Kur’ân-ı kerîmin mânasını düşünmez. Bu gibi hususlara riayet etmeyenler, namazı hiç kılmayanlar gibi, Kıyamet gününde ilahi azaba hazır olsunlar.)
O hâlde, şöyle itikat edesin ki, Allahü teâlâ bizim idrakimizin ötesinde olan bir şekilde hazır ve nazırdır. Her ne amelde olursan ol, bilir ve görür. Gönlünden geçeni senden daha iyi bilir. Sen de Allahü teâlâyı sanki görür gibi ibadet edesin! Sen Onu görmezsin ama O seni görüyor diye düşünerek dikkatle amel edesin.

TEKBİRLERİN İŞARET ETTİĞİ MANA

Malum olsun ki; namazda ilk tekbir, kulların ibadetinden ve namaz kılanların namazından Hak sübhanehü ve teâlânın müstagni olduğuna işarettir. [Yani kulların ibadetine Allahü teâlânın ihtiyacı yoktur.] Rükünlerinden sonraki tekbirler, Hak sübhanehü ve teâlâya ibadet için, her rekâtı yerine getirmeye liyakati olmadığına işarettir. Rükû’ tesbihinde tekbirin manası anlaşıldığından rükûdan sonra tekbir söylemek emir buyurulmadı. Ama iki secde onun hilafıdır ki, onlarda tesbih söylemekle beraber, öncesinde ve sonrasında tekbir getirmek emredildi. Tâ ki, zilletin neticesi ve nihâyet yeri olan secdelerde hakkıyla ibadet etmek vehmine kimse düşmesin. Bu vehmi uzaklaştırmak için secde tesbihinde (a’lâ) lafzı vardır...

YARIN: HAYDİ GÖKLERE ÇIK

***

HARAMLARDAN NEFRET EDERDİ

Anadolu’da yetişen velîlerden. 1855 (H. 1272) senesinde Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hacılar köyünde doğdu. Babası Molla Muhyiddîn Efendi’dir. Küçük yaşta tahsil hayatına başlayan İbrâhim Efendi, çeşitli medreselerde eğitim gördü. Amcasının oğlu Şeyh Ahmed Efendi hazretlerinin sohbetlerinde kemâle geldi. Hocası Ahmed Efendi hazretleri ile Erzurum’a gidip Taşkesen köyüne yerleşti. İbrâhim Efendi 1914 Rus harbinde Kafkas cephesinde talebeleriyle birlikte savaştı. Sarıkamış yakınlarında harp esnâsında bir şarapnel parçası ile ayağından yaralanarak gâzi oldu. Haram ve şüpheli şeylerden nefret eder, mubahları da zaruret miktarı kullanırdı. Haram yiyenin kıyamet günü azaptan, helal yiyenin de hesap vermekten kurtulamayacağını sık sık söylerdi. Kendisi de bildiklerine ve söylediklerine uygun yaşardı. Allahü teâlânın razı olmayacağı hiçbir işi yapmaz, hiçbir sözü söylemezdi. Güler yüzü, tatlı dili, cömertliği, insanlara merhameti, her hâl ve hareketi ile dost ve düşman herkesin sevgisini kazandı. İbrâhim Efendi  hazretleri 3 Kasım 1927 senesinde Demirci’de vefât etti ve buraya defnedildi. Kabri, sevenleri tarafından ziyaret edilmekte ve feyiz ve bereketine kavuşulmaktadır. Said Eken

***

DİŞİNİ KIRANLARA DUA ETTİ

Resûlullah’ın ilmi irfânı, fehmi, yakîni, aklı, zekâsı, cömertliği, tevâzûu, şefkati, sabrı, gayreti, hamiyyeti, sadâkati, emâneti, şecâati, mehâbeti, belâgati, fesâhati, fetâneti, melâheti, verâı, iffeti, keremi, insâfı, hayâsı, zühdü ve takvâsı bütün peygamberlerden daha çoktu. Dostundan ve düşmanından gördüğü zararları, eziyetleri affederdi. Hiçbirine karşılık vermezdi. Uhud gazâsında kâfirler, yanağını kanatıp, mübârek dişlerini kırdıkları zamân, bunu yapanlar için; “Yâ Rabbî, bunları affet! Câhilliklerine bağışla” buyurmuştur.

MEN RABBÜKE

dünden devam

O da der ki, (Ben senin sâlih işlerinim. Korkma, mahzûn olma! Biraz sonra, Münker ve Nekîr melekleri gelirler ve sana suâl ederler. Onlardan korkma) der. Bundan sonra, suâl meleklerine söyleyeceği şeyleri öğretirken, Münker ve Nekîr melekleri gelir. Şimdi anlatacağımız şekilde onu sıkıştırırlar. Onu oturturlar. Ona (Men Rabbüke), yanî Rabb’in kimdir, derler. O da evvelki söylediği gibi söyler. (Rabb’im Allah’dır. Peygamberim Muhammed aleyhisselâm, İmâmım Kur’ân-ı kerîm, kıblem Kâbe-i şerîf ve babam İbrâhîm aleyhisselâmdır ki, Onun milleti benim milletimdir) der.

EZ-ZEHRAVÎ

Dünyada bugün kullanılan cerrahi aletlerin tamamının nihai dizaynları Endülüs Emevilerinden ez-Zehrâvî’ye aittir. Neşter, kemik testereleri ve göz ameliyatı makaslarının da aralarında bulunduğu 200 cerrahi alet modern tıpta da hâlâ kullanılır. Hayvan bağırsaklarından yaptığı iplikle attığı dikişlerin kendi kendine kaybolduğunu da Zehrâvî keşfetmiş ve yine hayvan bağırsaklarından ilk kapsülü yapmıştır.

TEFEKKÜR

Güneşte her an patlayan hidrojen bombalarından çıkan, hayal edemeyeceğimiz büyüklükteki enerji, dünyayı saran ozon tabakasından veya yorgan gibi kalın olan yüzde 78’lik azot tabakasından süzülerek, tam bizim faydalanacağımız sıcaklığın oluşmasını sağlıyor. Biraz fazla gelse felakete sebep olur.

33'er altın hazine

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...