Haydi göklere çık!

Haydi göklere çık!

Ramazan Haberleri

“Cinlerin insanlardan on misli fazla olduğunu, yeryüzü hayvanlarının insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu zihninde tut!..”

DÜNDEN DEVAM

Eğer kâinatın yaratıcısının, (Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol) mealindeki âyet-i kerimesiyle iltifat etmiş olduğu kimselerden olmak istersen, namaza kalk! Tahrime tekbirinden önce, Allahü teâlânın, ruh ve madde âlemlerinden olan bütün mahlûklarını tasavvur ederek, zihninde ve nefsinde hazırla! Buna da önce, nefsinden başlayarak, bütün uzuv ve kuvvetlerini düşün! Sonra bu âlemin içindeki madenleri, bitkileri ve hayvanları, insan ve diğer mahlûkları aklında tut! Sonra denizleri, küçük ve büyük dağları, sahraları ve bunlardaki acayip şekildeki otları ve hayvanları ilave et! Sonra kâinatın büyüklüğünü ve genişliğini tasavvur et!

DAĞLAR... DENİZLER... CANLILAR...

Ondan sonra gökten göğe çık! Madde âleminden ruhlar âlemine intikal et! Dünyada bulunan bütün kötü insanları ve insanlardan başka canlıları, dağları ve denizlere ait olan canlıları düşün ki, Resul-i Ekremin “sallallahü aleyhi ve sellem” hadis-i şerifinde bildirdiği gibi, cinlerin insanlardan on misli fazla olduğunu, yeryüzü hayvanlarının insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, uçan hayvanların yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, denizdeki hayvanların uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, yerdeki meleklerin denizdeki hayvanlardan ve uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu zihninde tut!

GÖKLERDEKİ MELEKLERİN SAYISI

Birinci gökteki meleklerin, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
İkinci gökteki meleklerin, birinci gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Üçüncü gökteki meleklerin, birinci ve ikinci gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Dördüncü gökteki meleklerin, birinci, ikinci ve üçüncü gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Beşinci gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü gökteki ve yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Altıncı gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci gökteki meleklerden ve yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Yedinci gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı gökteki meleklerle, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan ve yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu; bütün bunların, Arş, Kürsi, Levh-i mahfuzdaki meleklerin miktarları yanında ise bir denizin bir damlası gibi olduğunu zihninde tut!

KENDİLERİNDEN GEÇMİŞ MELEKLER

Âdem aleyhisselamdan beri yaşayan insanlar arasında, âhiret işlerini inkâr ve taşıdığı aklına istinaden inkârda ısrar edenlerle, vehim ve şek edip tereddüt âleminde kalanlar, âhiret işlerini ikrar ve tasdik edenlere nispeten hiç mesabesindedirler.
Nitekim Server-i âlem “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurmuştur:
(Göklerde, melek bulunmayan bir karış yer yoktur. Kimi kıyamda ve kadede, kimi secdede, kimi de rükûdadır. Bunlar Allahü teâlâyı tesbihle meşgul ve bir kısmı da, cemal-i ilahide kendilerinden geçmiş bir hâlde bulunmaktadır.)
Bunları da aklında hazır tut! Arş-ı ilahinin hâlleri ve onun etrafında mevcut olup, bütün işleri takdis ve tahmid olan melekleri dahi zihninde tut!

MAHLÛKATININ SAYISINI ANCAK O BİLİR

Sonra, bu âlemin haricindeki Allahü teâlânın mahlûklarını düşün! Nitekim Allahü teâlâ kelam-ı kadiminde buyurmuştur ki: (Ey Habibim! Rabbinin emrine tâbi ve itaatkâr olan mahlûkatının sayısını ancak O bilir.)
Bunların da cismanî ve ruhanî olarak tamamını kalbinde ve aklında tutup, göz önüne getirdiğin zaman, (Allahü ekber) de! Derken de şöyle düşün:
Allahü teâlâ, öyle bir Hallâk-ı âlemdir ki, bu eşyaları yoktan var etmiştir. Öyle Allah ki, bu eşyanın kemalatı, tertibi ve işleri Onun icadıyla hâsıl olmuştur. Allahü teâlâ ki, yarattıklarının hiçbirine benzemez ve hiçbir şey Ona benzemez.
İşte namazın başlangıcında farz olan ve iftitah tekbiri denilen Allahü Ekber’den maksat budur. Yani bu şekilde azamet ve kudret-i ilahiyyeyi düşünerek, ondan sonra namaza başlamalıdır. Server-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem” (Namaz müminin miracıdır) buyurduğu, müminin miracı olan namaz, işte böyle kılınan namazdır. Eğer bu şekilde kalb huzuruyla ve bütün edeplerine, şartlarına riayet ederek namaz kılınırsa, mirac gecesinde, Server-i âleme “sallallahü aleyhi ve sellem” hâsıl olan tecelliler hâsıl olur ki, o zaman namaz, müminin miracı olur.

***

GECE KÂİM GÜNDÜZ SÂİM

Anadolu'da yetişen meşhûr velîlerden. İsmi, Şeyh Seyyidüddîn Ali el-Halvetî'dir. Amasyalı olup, doğum târihi bilinmemektedir. 1533 (H.940) senesinde Amasya'da vefât etti. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Din ve fen bilgilerinde mütehassıs oldu. Mânevî feyizlere kavuşmak arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Tam bu sırada evliyânın ve Halvetî tarîkatının büyüklerinden Şeyh Habîb-i Karamânî hazretleri Amasya'ya gelmiş ve halkı irşâda, yetiştirmeğe başlamıştı. Her taraftan talebeler huzûruna koşuyordu. Bereketli sohbetleriyle talebelerin dünyâya meyilleri azalıyor, âhirete yöneliyorlardı. Şeyh Seyyidüddîn, aradığı mürşidi, yol göstericiyi bulmanın heyecanıyla dergâha koştu ve bu zâta candan bağlandı. Bu bağlılık ve muhabbeti sebebiyle kısa zamanda yüksek derecelere kavuştu. Devamlı olarak haram ve şüphelilerden kaçınırdı. Hattâ nefsin istemediği şeyleri yaparak onu terbiye etmeye çalışırdı. Geceleri devamlı olarak ibâdet etmekle, namaz kılmakla ve gündüzleri oruç tutmakla meşgûl olurdu. Seydî Halîfe Hazretleri, Amasya'da Mehmed Paşa imâretinin avlusunda, hocası Şeyh Habîb-i Karamânî hazretlerinin kabri yanına defnedildi. Said Eken

***

KENDİSİNİ ÜSTÜN TUTMAZDI

Efendimiz, kendisini kimseden üstün tutmazdı Bir yolculukta, bir koyun kebabı yapılacağı zaman, biri; “Ben keserim” dedi. Bir başkası “Ben derisini yüzerim” dedi. Diğeri; “Ben pişiririm” dedi, Resûlullah da; “Ben odun toplarım” deyince; “Yâ Resûlallah! Sen istirâhat buyur! Biz toplarız” dediler. “Evet! Sizin her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat, iş görenlerden ayrılarak oturmak istemem. Allahü teâlâ, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez” buyurdu ve odun toplamaya gitti.

UYU, SEN SAÎDSİN

dünden devam
Onun dili hiç tutulmaz. Onlar da, (Doğru söyledin) derler. Önceki melekler gibi muâmele ederler. Fakat onun için sol tarafından Cehennemden bir kapı açarlar. Cehennemin yılan, akrep, zincir, sıcak suyu ve zakkûmu, velhâsıl ne varsa hepsini görür. O kimse, onun üzerine pek çok feryâd eder. Ona (Korkma, buranın dehşeti sana bir zarar vermez. Burası senin Cehennemdeki yerindir ki, Allahü teâlâ, bunu senin Cennette olan yerinle değiştirdi. Uyu, sen saîdsin) derler. Sonra onun üzerine Cehennem kapısı kapanır. Aylarca, senelerce geçen zamânı bilmez, öylece kalır.

İLK AŞI

İlk aşı İslam dünyasında geliştirildi. Çiçek aşısının Avrupa’da kullanılmasından 50 yıl önce Osmanlı’daki çocuklar Çiçek hastalığına karşı aşılanıyordu. Buna şahit olan dönemin İngiltere elçisinin karısı Lady Montagu, aynı yöntemin ülkesinde de uygulanması için kampanya yürüttü, ancak hem kiliseden hem de bilim adamlarından tepki gördü.

TEFEKKÜR

Uzuvların hareketi kaslarla olmaktadır. Sinirler kasları, kaslar da uzuvları harekete geçirir. Dışarıdan gelen darbelere karşı koyan iskelet kaslarından başka isteğimiz dışında çalışan düz kaslar var. Kalb kası çizgili kas olmasına rağmen isteğimiz dışında çalışır. Eklem kasları gibi isteğimizle çalışsaydı ufak bir ihmal neticesinde kalb duruverirdi. Uyurken çalıştıracak bir şeye ihtiyaç olurdu. Kalb kasının çalışması elektriksel bir harekettir. Kalbimiz, bilmediğimiz bir elektrikle isteğimiz dışında çalışmaktadır.

Haydi göklere çık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...