Yerli 5G ve Huawei’den ders çıkarmak

Yerli 5G ve Huawei’den ders çıkarmak

TEKNOLOJİ Haberleri

GTENT ile Ulak, yerli 5G baz istasyonu konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Ancak iletişim ve haberleşme gibi stratejik bir alanda savunma sanayiinin öne çıkması soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Yerli 5G’de güç birliği mi olacak yoksa Huawei örneği mi yaşanacak, zaman gösterecek

ÖMER TEMÜR

Dünya hızla 5G’ye geçiyor. Bugün 60’dan fazla ülke 5G’ye geçmiş durumda. Türkiye’de için kritik tarih 2022. Eğer her şey yolunda giderse 5G ihalesinin önümüzdeki yıl yapılması, 2023 yılında da hayatımıza girmesi bekleniyor. Ancak 5G’ye giden yol çakıl taşlarıyla dolu. Özellikle yerlilik konusunda güç savaşları yaşanıyor. Malum altyapıda Türk Telekom ile Turkcell ve Vodafone arasında fiber hatların ortak paylaşımı hâlâ çözüme kavuşturulamadı. Benzer bir durum üstyapıda da yaşanıyor. Yerli 5G baz istasyonu konusunda çalışmalar yürüten GTENT (Global Telekom ve Entegre Teknolojiler AŞ) ve Ulak arasında adı konulmamış bir rekabet söz konusu.

SAVUNMA SANAYİİ VE SORU İŞARETLERİ
Ulak gibi savunma sanayiinin içerisinden gelen bir firma. Böyle bir firmanın 5G gibi stratejik bir alanda olması akla Huawei’yi getiriyor. Eski bir Çin istihbarat subayı olan Huawei’nin sahibi Ren Zhengfei‘nin geçmişi şirketin önündeki en büyük engel. Trump, 5G’nin Çinli firmaya teslim edilmesinin istihbarat zaafına yol açacağını belirterek, Huawei’ye yasak getirmişti. Ulak, 5G konusunda oldukça yetkin bir firması olsa da savunma sanayi geçmişi önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor. Çünkü Ulak’ın yüzde 51 hissesi Aselsan’a, yüzde 25’i Havelsan’a yüzde 24’ü de SSTEK Savunma Sanayii Teknolojilerine ait.

2 FİRMA TÜRKİYE İÇİN LÜKS
5G konusunda yeril oyunculardan GTENT’in Yönetim Kurulu Üyesi ve Haberleşme Teknolojileri Kümesi Başkanı İlhan Bağören, iki firmanın güçlerini birleştirilmesinin doğru olacağını söylüyor. 5G’de sadece üç operatöre hizmet vermenin yeterli olmadığını, ayakta kalabilmek için yurt dışına açılmak gerektiğini belirten Bağören, savunma sanayiindeki bir firmanın yabancı operatörlerin kafasında soru işareti oluşturacağına dikkat çekiyor. Bağören “5G teknolojilerinde Türkiye’den iki takımın olması Türkiye için lüks. Otomotiv sektöründe beş firmanın olması normaldir ama dünyada 5 şirketin yaptığı 5G’yi Türkiye’de iki firmanın yapması Türkiye’nin elini zayıflatıyor. Yurt dışında 10 binlerce kişi ile çalışan rakiplerimize karşı zaten limitli sayıda uzmanlarımızı ikiye bölerek rekabetçi olamayız” diyor.
Ulak’ın dünya çapında entellektüel bir birikime sahip olduğunu dile getiren Bağören, Ulak’ı satın almak istediklerini, birleşmeye de açık olduklarını ancak tekliflerine cevap alınamadığını söyledi. Sorun devam etse de hükûmet gerek 5G’yi gerekse bu projeyi ve gerekse GTENT’i çok büyük ölçüde önemsiyor. Yerli ve millî 5G projesi bitmeden, yani ürünler tam anlamıyla hazır olmadan 5G lisansı verilmeyeceği belirtiliyor.

5G İÇİN 7 TANE FABRİKA KURACAK
Ancak GTENT bütün oyun panını yerli 5G üzerine kuruyor. ‘Uçtan Uca Yerli ve Millî 5G Projesi’nde ilk fazı mart ayı sonunda tamamlayan ve Türkiye’nin Samsung’u olmak için yola çıkan GTENT yönetimi yıllık 80 milyar dolara ulaşacak uluslararası 5G pazarından yüzde 3 pay almayı öngörüyor. Firma, Ernest and Young ile de 2030 için yol haritasını belirlemiş. Bağören yol haritasını ise şöyle açıklıyor: Çekirdek Şebeke, Radyo Link ve baz istasyonunda prototip ürünlerimiz hazır. Ankara Sincan sanayi bölgesinde 55 bin metrekare bir alan ayrıldı. Orada fabrika kuracağız. Üretime 2023’te başlarız. İlk fazında sadece entegrasyon, test ve kalite merkezi olacak. 4,5G’de yatırımın yüzde 80’i donanım, yüzde 20’si ise yazılımdır. 5G’de ise bir yazılım ağından oluşuyor. Bu anlamda Türkiye’nin yetkinliği çok iyi durumda. Yazılımda yüzde 100, yarı yazılımda yüzde 70-80, donanımda yüzde 60 yerliyiz. 5G’de dünya devleriyle 30 yıllık arayı bir kaç yılda kapatabiliriz. Planımıza göre 2028’e kadar 7 fabrika kuracağız, 18 bin çalışana ulaşacağız. Fabrikaların bir kısmı yabancı ülkelerde olacak. 5G’de yerlilik oranı yüzde 60 ila yüzde 100 olacak.
İlk iki sene 35 milyon dolar yatırıma ihtiyacımız var. 2028’e kadar toplam 450 milyon dolar kadar yatırım planlıyoruz. Gelirlerimizin 2028’de senelik 3 milyar dolara ulaşmasını hedefliyoruz. Şu an operatörlerin ihtiyaç duyduğu baz istasyonlarının yüzde 60’ını satabilir duyumdayız. Ama hepsini yapacağız. Hedefimiz sadece üç operatörlere değil tüm dünyaya satmak. 2028’e kadar bölge ülkelerinden yüzde 10, dünya pazarının da yüzde 3 pazar payı almayı hedefliyoruz. Gerekli kaynağın temini için Sanayi Bakanlığının Hamle programına başvurduklarını, ayrıca Ernest and Young’a yabancı yatırımcı için yekti verdiklerini ifade eden Bağören, 2-3 yıl içerisinde borsaya açılmak istediklerini bildirdi.

OSTİM’DE BAŞLAYAN YOLCULUK
Türkiye’nin yerli 5G hikâyesi Ankara OSTİM’de başladı. 2017 yılında 150’ye yakın haberleşme teknolojileri şirketleri Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) adı altında bir araya geldi.  Bunların içerisindeki 16 firma BTK’nin desteklenerek geliştirilecek fikri mülkiyetin yerli kalması kurallarını kabul etti ve 3 mobil operatörle birlikte “Uçtan Uca Yerli ve Millî 5G” isimli TÜBİTAK projesini geliştirmeye başladılar. Şimdi bu projenin ikinci fazı başladı. Bu şirketlerden 10 tanesi ise bir araya gelerek GTENT’i kurdu. HTK firmalarına GTENT’e ortak veya tedarikçi olmaları teklifi yapıldı. Her iki konuda da ilgilenen firmalar oldu. 5G teknolojilerinde 8 ürün grubu vardı, bazıları çıkarıldı ya da konsolidasyona gidildi ve 4 ürün grubu kaldı: Yeni Radyo (Anten), BBU, Çekirdek Şebeke ve Radyo Link… GTENT bu ürün gruplarının hepsinde faal. Ve operatörlerin tercihi de bu ürünleri üzerinde çalışan firmaların hepsiyle muhatap olmadan birer şirketten temin etmek. Lisansların verilmesinin ve ilk ürünlerin teslim edilmesinin ardından kısa denebilecek bir süre sonra GTENT’in unicorn olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Fındığa verilen destekle bilişime verilen aynı olmaz
Uçtan Uca Yerli ve Millî 5G projesi ile TÜBİTAK tarihinin en büyük projesine çıktıklarını söyleyen Bağören “200 milyon liralık projeydi. 110 milyon lirasını kullanarak projeyi tamamladık” dedi.
Bu proje için TÜBİTAK’ın destek şartlarını değiştirmek zorunda kaldığını anlatan Bağören, Ticaret Bakanlığının bilişime özel destek için çalıştığını söyledi. Bağören “Turquality için de çalışıyoruz. Fındığa verilen destekle bilişime verilen destek bir olmamalı. Bilişim için depo desteği yerine veri merkezi desteği istiyoruz. Ticaret Bakanlığı bilişim için ayrı bir Turquality çıkaracak” diye konuştu.

20 bin ürün yöneticisine ihtiyaç var
Türkiye’de geliştirdikleri yerli ürünlerin uluslararası alanda satılabilir olmasının önemine dikkat çeken Bağören “5G yazılımı alanında Türkiye’de büyük bir birikim var.  Ama ticaret, ürün ve ürün satma konusunda deneyim yok. Ürün yapabilmek için 7 mühendise bir ürün yöneticisi gerek. Yaptığımız üründen bir tane değil 100 tane satabilmek için bizin en az 20 bin ürün yöneticisine ihtiyacımız var” diye konuştu.

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...