Alex'ten itiraf: En büyük hatam...

Alex'ten itiraf: En büyük hatam...

FUTBOL Haberleri

Fenerbahçe'de kadro dışı kaldıktan sonra sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilen Alex de Souza'nın basın toplantısı düzenledi. Alex'in çevirmenliğini Samet Güzel'den önce birlikte çalıştığı Ali Orçun Tunçsoy yaptı. Alex, "Geçen hafta 35 yaşıma girdim. 35 yıldır geçen haftaki kadar ağlamadım. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yaralayacak davranışlarda bulunmam. Hatalarımı içtenlikle kabul ediyorum" dedi. Brezilyalı futbolcu, görevinden istifa eden Samet'e de destek çıktı. Alex, Aziz Yıldırım'ın "Saha içindeki Alex'e kefili ama saha dışındaki Alex'e değilim" sözlerine ise, şu şekilde cevap verdi: "Sahada lens takıyorum, dışarıda gözlük. Sahada krampon giyiyorum dışarıda normal ayakkabı."

Brezilyalı futbolcu, bugün saat 14.00'te Marriott Otel Asia'da basının karşısına çıktı. Sözlerine duygusal bir başlangıç yapan nbsp;Alex, şunları kaydetti: "Geçen hafta 35 yaşıma girdim. 35 yıldır geçen haftaki kadar ağlamadım... Bana destek olan Samet'e teşekkür ediyorum. Samet de çok zor bir süreç geçirdi. Açıklama yapmak için, takımın 2 önemli maçı atlatmasını bekledim. Kulübün ne açıklama yapacağı beni pek ilgilendirmiyor.

##tgvideo##

TERCÜMAN SAMET İSTİFA ETTİ

PARA DÜŞKÜNÜ OLSAYDIM...
Başınıza eğer bir şeyler geliyorsa, kendi hatalarınızda vardır. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yaralayacak davranışlarda bulunmuş olmam. Twitter'ı yanlış bir şekilde kullandım. Bazı insanlara SMS'ler gönderdim. Göndermeseydim belki daha iyiydi. Mesajın içeriğinde bir hata yoktu ama gönderdiğim kişilere göndermeyip, bende kalsaydı daha doğru olurdu. Mahmut (tercüman) tarafından bana verilen federasyondan tarafından kulübe gönderilen 'Borcu yoktur; yazısı var. O konuda Ali Yıldırım ile ufak bir tartışmamız oldu. O konuda da öyle olmasaydı m daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Özellikle bundan dolayı 'para için oynuyor, parayı birinci planda tutuyor; suçlamalarına maruz kaldım. Ben kaptan olarak özellikle primlerin eşit dağıtılmasını konusunda görevim olduğunu düşünüyordum. Bizler için çok önemli şeyler değil ama kulüpte düşük maaşla çalışanlar için önemli. Zamanında bu belgeyi imzalamış olsaydım bu düşünceyi de engellemiş olabilirdim. Eğer para düşkünü bir insan olsaydım, kulüp tarafından ayrı çalış ya da git önerisini ayrı çalışarak karar verirdim. Mayıs ayına kadar maaşımı tıkır tıkır alırdım. Ama bence insanlar hak ettiği parayı almalı. Bunlar benim içtenlikle kabul ettiğim hatalarım. nbsp;

AYKUT KOCAMAN'LA FUTBOL GÖRÜŞÜMÜZ FARKLI
Teknik direktör olunca nbsp;Aykut Kocaman'la problemler başladı. Kocaman'la futbol görüşümüz çok farklı. Bunu her defasında söyledim. Farklı düşünsek de Kocaman'ın her kararına uydum. nbsp;Özellikle gol attığımız zaman hocamızın gol sevinçlerine katılmaması, kafamı karıştırıyordu. Atılan gollerde sakin kalması kafama girmedi bir türlü. Çünkü Fenerbahçe gibi bir takımız, çok zorlu maçlar yapıyoruz.Dünkü Gökhan Gönül'ün golünün ardından sevinmesi bana bir şeylerin değişebileceğini gösterdi.

İLK TANIŞMA İLK TARTIŞMA
Aykut Kocaman'la teknik direktör ve sportif direktör olarak ikiye ayırmak istiyorum. Çünkü onu ilk yönetici olarak tanıdım. Aragones'le son maçımızdı. Trabzon maçını kazandık ve nbsp;7 Temmuz'a kadar tatile çıktık. 7 Temmuz'da ülkeme dönmek için ayrıldım. Aykut Kocaman gelince dönüş tarihimin değiştiği bilgisi bana iletildi. Geri dönüş tarihimin 1 hafta öne çekildiği söylendi. Ancak ben planlarımı 7 Temmuz'a göre yapmıştım o yüzden kabul etmediğimi söyledim. nbsp;O zamanki teknik direktörümüz Daum'a 7 Temmuz'da gittiğimde özür diledim. Ama o gerek yok deyip, Aykut Kocaman'la tanışmam için Kocaman'ın yanına gönderdi. Kocaman bana ilk olara, 'Sen kaptansın, herkesten önce burada olman gerekirdi' dedi. Ben de kendisine haklı olduğunu söyledim. 12 ayın 11 ayın burada geçiriyorum, 1 ayı ülkemde ailemle geçirmek istediğimi söyledim. Kendisine fikirlerine katılıp katılmayacağıma açık olarak söyleyeceğimi söyledim. Teknik direktör olarak çalışmaya başladığında da tartışmalar başladı.

BENLE BİR KEZ BİLE KONUŞMADI
Sezon başında hoca 'Alex'i her maçta oynatmayacağım artık 35 yaşında' dedi. Tatilden döndüm ama benle bu konuyu bir kez bile konuşmadı. Daha sonra Avusturya'ya kampa gittik ve orada 2 hafta kaldık. Son gününde bir basın toplantısı yapacaktım ve biraz da geç kalmıştım hatırlarsınız. Bunun sebebi, hocanın ben toplantıya gelirken beni durdurup konuşmasıydı. Hoca bana 'Seninle konuşamadım ama Türkiye'ye dönünce konuşacağım' dedi. nbsp;MTK'ya hazırlık maçında frikikten gol atınca, Brezilya'daki arkadaşlarım bana takıldı. Çünkü Aykut Kocaman'ın yüzünü görünce, benim kendi kaleme gol attığımı düşünmüşler."

İPLERİN KOPTUĞU AN
Aykut Hoca, Vaslui maçından bir gün önce, 'Bir sorunun var mı?' diye sordu. Ben de orada patladım ve ilk tanışmamızda onunla ilgili ne düşünüyorsam onu söyledim. O da benimle ilgili ne düşünüyorsa söyledi. Sanırım işi sonlandıran o oldu
18 yıllık kariyerimde yaşadığım en ağır tartışmaydı. Birbirimiz hakkında bir sürü şey söyledik. 'Peki şimdi ne olacak?' diye birbirimize sorduk. 'Sen teknik direktörsün, ben de oyuncuyum. Sen ne dersen onu yapacağım' dedim."

KASIMPAŞA MAÇI SONRASI YAŞANANLAR
Kasımpaşa'nın yenilgisinin ardından soyunma odasına girdik, Aykut Hoca herkese teşekkür etti. Daha sonra Ali Yıldırım girdi, takım hakkında bir sürü şey söyledi ve soyunma odasından çıktı. En son başkan geldi, oyuncular arası ilişkilerde bir problem olup olmadığı sordu. Birtakım değişikliklerin gerektiğini söyledi ve gitmek isteyenler varsa söylesin dedi. Volkan oyuncuları toplayıp kimsenin biriyle problemi var mı diye sordu. Ben de 8 yıldır buradayım, hiçbir oyuncunun birbiriyle problemi olduğunu görmedim. Ama Aykut Hocayla problemim olduğunu söyledim. Sonra oyuncu arkadaşlarıma bu söylediklerimi başkana ve hocaya söyleyeceğimi söyledim. Bunu herkes duydu

AYKUT'UN YALANLADIĞI SÖZLERİ TEKRARLADI
Pazartesi günü Aykut Hoca'nın yanına gittim. Bana kadro dışı bırakıldığımı söyledi. Ben de niye olduğunu sordum. Çünkü disiplin dışında kimse kadro dışı bırakılmaz. 'Bir takımda iki lider olmaz. Soyunma odasında o kadar çok yer tutuyorsun ki seni orada tutamam' dedi. Kesinlikle takımda olamayacağımı söyledi. Ben de ona son bir sorum olduğunu söyledim ve sordum: Bu karar senin mi yoksa kulübün mü? O da 'bu benim kararımdır' dedi. Hocanın odasından ayrılıp, başkanla statta saat 16.00'da buluşmak üzere randevu aldık. 15 dakika geç kaldığım doğru. İstanbul gibi bir yerde bu çok normal. Ben onları 7 Eylül'den beri toplantı için bekledim. Bu yüzden 15 dakika sorun olmaz. Tweet atmamı söyledi. Eşimle konuşuyordum ve durumu analiz ediyordum. İki kızım okuldaydı, büyük ihtimalle kadro dışı kaldığım benden önce başkaları tarafından onlara iletilecekti. Ve başkanın sekreterinin önünde eşime 'Şu anda toplantıya giriyorum' diye mesaj attım ve telefonu kapatarak masanın üzeirne koydum. Başkan bana 'konuşabilirsin' dedi. Ben de kadro dışı kaldığımı ve görüşünün ne olduğunu sordum. 'Karar senin ve kalmak istiyorsan kal ama takımla çalışamayacaksın' dedi. Elini uzattı bana teşekkür etti. Ben de elimi uzatarak 'Kulüp için bundan sonra her şeye hazırım' dedim. Sonra avukatın odasına geçtim.

BAŞKAN, YOUNG BOYS MAÇINDAN SONRA BENİ KOVDU
Başkan Aziz Yıldırım''a çok büyük saygı duyuyorum. Başkanla bazen çok iyi, bazen çok kötü ilişkimiz oldu. Ama her zaman açık ve direkt olarak birbirimizin gözünün içine bakarak konuştuk. Sizin onu çok olumsuz olarak nitelendirdiğiniz bir şey oldu. Ben protesto edildiğim zaman başkan beni alkışladı, bu benim için çok önemliydi. 2011'de sözleşmemi Murat Özaydınlı'yla beraber uzatmıştık. Birçok detayla ilgili konuşuyorduk ama anlaşmaya varamıyorduk. Başkan odaya girdi ve bu işin artık çok uzadığını söyledi, yarım saat içinde sözleşme işini hallettik. Bunlar başkanla yaşadığım olumlu anlardan ikisiydi. Aykut Hoca işe başladığında Young Boys dönemiyle kulüp açısından sıkıntılı döneme girdik. Bu maçtan sonra başkan beni çağırdı ve yarın sabahtan itibaren "ilişkini kes" dedi. Başkanın beni takımda görmek istemediğimi eşime söyledim. Transfer sezonunun kapanmasına çok az kaldığını ve bir şekilde başımızın çaresine bakmamız gerektiğini söyledim. Samandıra'da eşyaları toplarken, Kocaman kulüpte kalmamı sağladı. Ona teşekkür ediyorum. Sabırlı ve sakin olmamı istedi ama bir-iki saat önce kovulduğumu söyledim. Sahaya çıkmadım, ağırlık salonundaydım. Sonra bir haber geldi başkan benim stada gitmemi istiyordu. Sonra sabah kendisinin söylediklekimi unutmamı ve devam etmemiz gerektiğini söyledi. O sezon ekstra motivasyonla oynadım."

AZİZ YILDIRIM'A CEVAP: TEK FARKIM LENSİM
Gazetecilerin sorusunu cevaplandıran Alex, Aziz Yıldırım'ın "Saha içindeki Alex'e kefili ama saha dışındaki Alex'e değilim" sözlerine şu şekilde cevap verdi: "Sahada lens takıyorum, dışarıda gözlük. Sahada krampon giyiyorum dışarıda normal ayakkabı. nbsp;Kendilerine başarılar diliyorum. Şahsi olarak kimseyle bir sorunum yok. Başkan'a dava süreci hakkında başarılar diliyorum. Kendisine saygı duyuyorum." Yıldırım'ın son görüşmede bacak bacak üstüne attığı eleştirilerini de değerlendiren yıldız futbolcu, "Samet'e geç kalıp kalmadığımı sordu başkan. Geç kalmıştım. Oturma şeklimi sordu. Ben her zaman bacak bacak üstüne atarım. Başkan geldiğinde elimde telefon olduğunu söyledi. Evet doğru mesaj atıyordum. Bunu zaten anlattım. Samet, başkanın yanında baskı altındaydı" dedi.

SOYUNMA ODASI FUTBOLU YÖNETENLERİNDİR
Alex, Fenerbahçe'nin şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu belirterek, takımın başarılı olacağını dile getirdi. Aziz Yıldırım'ın sürekli soyunma odasına inmesini de değerlendiren nbsp;Alex, "Eğer bir gün teknik direktör olursam soyunma odası futbolla ilgili olanların bulunduğu kutsal bir yerdir. Başkan futbolla ilgili değildir, idari bir makamdır. Teknik direktör olursam soyunma odamı bu tip durumlardan koruyacağım. Başkanın her türlü hesap sorma yetkisi vardır ama soyunma odası futbolu yönetenlerindir. Soyunma odasında problem olur ama orada olanların bilmesi yeterli" diye konuştu.

TARAFTARA MESAJ GÖNDERDİ
Fenerbahçe taraftarına mesaj gönderen Alex, "Fenerbahçe taraftarına bir şeyi söylemek istiyorum, Temmuz 2004 ile 1 Ekim 2012 arasında büyük bir adanmışlıkla görevimi yapmaya çalıştım. Ve yaptığım tek işbirliği saha içinde olan işbirliğidir. İşbirliği içinde olduğum insanlar da Pierre, Nobre, Semih, Niang gibi insanlardı. Gitmek isteme nedenlerimden biri de bu siyasetin içine çekilmem. Beni teknik direktör, yönetici olarak içeri çekmek istediler ama ben halen futbol oynamak istiyorum. Bu sorunların dışında sonuç olarak size de teşekkür etmek istiyorum. Herkesle iyi ilişkilerim oldu, sizinle de iyi ilişkilerim oldu, bu nedenle teşekkür ediyorum. Twitter'da bahsettiğim gibi Fenerbahçe bir oyuncu kaybetti ama kesinlikle taraftarın duygularını tutkusunu paylaşan bir taraftar kazandı. Mükemmel 8 senem geçti. Sadece Fenerbahçe taraftarına değil teşekkürüm, bu hafta içinde gördüm bir daha da belki göremeyeceğim Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor Eskişehirspor, Gaziantepspor, Elazığspor, Sivasspor, Kasımpaşa taraftarları herkes bana son derece destek oldu ve ilgi gösterdi. Kalbimin en içten teşekkürlerini onlara da gönderiyorum. Bu süreç içinde bana ve aileme gösterdikleri ilgi için kalbimin en içten dilekleriyle herkese teşekkürler" diye konuştu.

NEDEN TÜRKÇE KONUŞMADIM?
Alex, 8 senelik süreçte niçin Türkçe konuşmadığı yönündeki soruya ise, "Türkçe konusundan başlayalım. Neden olduğunu anlatayım size. 2004 yılında geldiğimde herkes bana Türkçe konuşma sana faydası olmaz dediler. İngilizce dersi al, Türkçe işine yaramaz dediler. 3 sene Türkçe bile duymuyordum. Sonra Zico takımın başına geçti. O süreçte 40 tane Brezilyalı vardı Fenerbahçe bünyesinde. Can Arat o dönemde görüştüğüm arkadaşım iyi Portekizce öğrendi. Sonra Aragones geldi, İspoanyolca ve Portekizce arasındaki yakınlığı da bilirsiniz. Aragones'ten sonra Türkçe konuşulmaya başlandı. Bu süreç öncesinde yoktu. Ve saha dışında çok arkadaşım yoktu. Sonra Türkçe dersi almaya başladım ama şuan Türkçe konuşuyorum dersem yalan söylemiş olurum. Bazılarınızla birebir konuştuğum olmuştur, Türkçe sohbet etmişliğimiz vardır. Ve artık gittiğim yerlerde tercümana ihtiyaç duymuyorum. Türkçe konuşarak işlerimi halledebiliyorum. Yüzde yüz konuşuyorum diyemem, 8 sene oynadım. Aykut hocanın başladığı son 3 senede Türkçe duymaya başladım takımda. Belki yazarak kendimi daha iyi ifade edebilirim. Çünkü yazıldığı gibi okunuyor Türkçe ama konuşurken sıkıntılarım var" cevabını verdi. nbsp;

2 YIL DAHA FUTBOL OYNAYACAĞIM
Herkese eşit saygıyı gösterdiğini belirten Alex, "Pozisyonlar, mevki önemli değildir. Başkan da aşçı da insan olarak aynı saygıyı hak eder. Ama tek fark sahadaki Alex daha ciddir. Saha dışında biraz daha espiriliyimdir. Fikirleri olan biriyim. Biri sorduğunda açıkça söylerim. Ama bunu yapmamdaki amaç polemik oluşturmak değil. Başkana söylemek istediklerimi söyledim. Buradan bir kez daha başarılar diliyorum, şahsi sorunum yok. Futbol olarak anlaşmazlıklara düştük. Başkana da içine bulunduğu dava sürecinde bol şans diliyorum. Umarım istediği gibi sonuçlanır. Kendisine saygı duyuyorum, kişisel olarak kimseyle sorunum yok. Fenerbahçe'den zaten ayrılmadım. Coritiba'da Palmerias'ta olduğu gibi Fenerbahçe'de bir parçamı bıraktım. Bir parçanızı bıraktığınız bir yerden ayrılmanız mümkün değildir. Gelecek için planım yok. Gideceğim bir takımla 2 yıllık sözleşme imzalayacağım, ardından futbolu bırakacağım. Başbakan Samet aracılığıyla beni aradı. 8 yıl Fenerbahçe formasını giydiğim süre için beni tebrik etti. Tek söylediği; 'gidiş tarih ve saatimin belli olduğunda bana bildirir misin?' oldu" dedi.
nbsp; nbsp;
AYKUT KOCAMAN VE EMRE'NİN KAVGASI nbsp;
Aykut Kocaman'ın Emre'yle kavga ederken yumruk yediğinin hatırlatılması üzerine Alex, şunları kaydetti: "Soyunma odalarında problemler olur. Ama orada olanların bilmesi yeterli bence konuyu. Kasımpaşa maçında ben olayların merkezindeydim, bir parçasıydım. Emre, Aykut olayında parçası değildim. Onlara sorun. Bana sorarsanız soyunma odasında kavga ettin mi anlatırım ama diğer olaylar hakkında muhataplar konuşmalı. Hiçbir futbolcuyla problemim olmadı. Tartışma tabi oldu ama problemimiz olmadı." Bir gazetecinin, 'Emre-Aykut kavgasında su şişesi geldi mi?' şeklindeki sorusuna ise, başarılı futbolcu, "Bir şişe geldi bana doğru ama dürüst olarak söylemek gerekirse kimin tarafından geldi görmedim. Ama acıdı" cevabını verdi. nbsp;

"JÜBİLEMİ KADIKÖY'DE YAPMAK İSTERİM" nbsp;
Fenerbahçe'de diktatörlük var mı sorusuna Alex, "Başkanın yaptığını hocaya arka çıkmak olarak görmüyorum. Öyle doğru gördü ve kararını verdi. Başkana karşı bir küskünlüğüm yok. O Fenerbahçe'ye çok seviyor. Kararlarını ona göre alıyor. nbsp;1 Ekim itibariyle Fenerbahçe'deki kariyerim sona erdi. Bana her zaman çok fazla şey verdi. Yüzsüzlük yapmak istemem ama jübile maçımı Kadıköy'de yapmak isterim" diyerek sözlerini bitirdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...