Kime yaradı? Fransız yaptı İngiliz kaptı

Kime yaradı? Fransız yaptı İngiliz kaptı

YAŞAM Haberleri

Süveyş Kanalı mimari olarak çok başarılı, siyasi tarafı hayli sıkıntılı...

İRFAN ÖZFATURA

Biliyorsunuz hafta içi Süveyş’te bir yük gemisi sert rüzgâr ve aşırı toz sebebiyle kuma oturdu, kanal kapandı, yüzlerce şilep beklemede kaldı. Bu hem Uzak Doğu’ya hem Avrupa’ya pahalıya patladı. Günlük ziyan 10 milyar dolara yaklaştı.  
Haddizatında kaza için pek bi’ sebep yok, sular sakin, geçiş tek yönlü ve kanalın genişliği 300 metreden fazla.
Ama olunca oluyor. 200 bin tonluk bir gemiyi kıpırdatmak da kolay değil, koca koca iş makineleri oyuncak kalıyor yanında.
Neyse grayderlerle ittiler, romorkörlerle çektiler yüzdürmeyi başardılar sonunda.
Bize de mevzu çıktı bu arada.

FİRAVUNLARDAN BERİ
Efendim Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlama fikri, Firavunları düşündüregelir ama imzayı Persler atar.
Herodot’a göre Şah Dara Kızıl Denizi Nil’e bağlayan bir kanal açar. Arap tarihçisi Şemseddin ise kanalı Tarsis adlı firavunun yaptırdığını söyler (İbrahim aleyhisselamın Mısır’a geldiği yıllarda)
Kahire’nin rakımı 23 metre, bu demektir ki, nehir oluk oluk akar deryaya.
II. Ramses ise Akdeniz’den başlattığı kanalı Timsah Gölü’ne kadar indirir (MÖ 1250) devrin tekneleri küçük ve hafiftir, sığ ve dar da olsa yeter onlara. Sonra?
Sonra n’olsun, kumla dolar, iptal.
Bu iz üzerinde Hadrianus da çalışır, ebatlar artar.
Amr İbni Âs (radıyallahu anh) Mısır Valisi iken Nil’i tekrar Kızıldeniz’e bağlar. Kanal bakımlı tutulur, 8 yy.a kadar kullanılır, nefes aldırır tüccara.
Napolyon, Mısır’ı işgal edince Fransız mühendis Le Père’den kanal açmasını ister. Ancak ünlü mühendis hatalı ölçümler yapar. Kızıldeniz’in Akdeniz’den 10 metre yüksek olduğunu söyleyip projeyi kaldırır rafa.

SAHİL KASABASI
Süveyş, serin ve berrak sularıyla tanınır. Bu yüzden seyyah ve hacılar mola verir, kırbalarını doldururlar.
Asya ve Afrika’dan gelen gemiler yüklerini burada indirir, kervanlarla Dimyat, Reşid, İskenderiye gibi Akdeniz limanlarına taşırlar.
Ancak körfez sıkıntılıdır, bir yanda Portekizliler, bir yanda korsanlar. Memlükler emniyeti donanma ile sağlar. Gemileri Suveyş tersanelerinde çakarlar. Osmanlı da izlerinde gider, aklın yolu birdir zira. Ancak bu donanmanın Akdeniz filosu ile desteklenmesi icap eder. II. Selim Han, bir kanal ister ısrarla.
Sokullu Mehmet Paşa ve Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa kadırgaların da yüzebileceği bir su yolu üzerinde çalışırlar. Timsah ve Acı Göl’ü de katacak, Kızıldeniz’e ulaşacaktırlar sonunda. Kâğıt üzerinde tamamdır da, tatbikata geçirilmiş olsa...

FRANSIZ GAZIYLA
Fransız mühendis ve diplomat Ferdinand de Lesseps, Hidivzade Said ile okul arkadaşıdır. Paşa Vali olunca gelip ziyaret eder, oturur konuşurlar. Lesseps, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlama fikrinden bahseder laf arasında.
Bunu başaran tarihe geçecektir mutlaka.
İyi ama para?
Kaynak bir şekilde bulunur, hisse senedi çıkarırlar icabında.
Prensipte anlaşır, el sıkışırlar.
Ancak İngilizler bundan hiç hoşlanmaz. Hindistan’ın iliğini kemiğini sömürmektedirler, birilerinin civarda dolaşmasını  istemezler, niçin yaklaştırsınlar pastaya.  
O günlerde başımız Ruslarla derttedir, (Kırım Harbi-1856) bu savaşta İngiltere bize destek verir ki, takışmanın zamanı değildir o sıra.
Gelgelelim Fransa İmparatoru III. Napolyon, Lesseps’i arkalar ve “resmî bir izin olmaksızın” kanala kazmayı vururlar (25 Nisan 1859).
Babıali bu işe mesafeli durur, Sadrazam Reşid Paşa mâni olamayınca istifa eder hatta. 

GÂVURDAN DOST
Mısırın kalkınması Fransız’ın umurunda değildir, mösyö menfaatine bakar. Yok mektep arkadaşıymış da filan. Diplomaside bunların hükmü olmaz.
İş o kadar hacimlidir ki, milyonla amele çalışır ve şantiye şehre döner âdeta. Bu yeni beldeye Hidiv İsmail Paşa’nın adını koyarlar (İsmailiyye).
İnşaat 10 yıl sürer ve 16 Kasım 1869’da buluşur deryayla. Ama Said Paşa’nın ömrü yetmez o başka.
Kanal 8 metre derinliğinde 75-125 metre eninde ve 164 kilometre uzunluğundadır. Yani  İstanbul’dan başlayın, İzmit ve Adapazarı’nı geçin, Düzce civarında...
Hidiv İsmail açılış için hayli masraf yapar. Avrupalı hanedan mensuplarını ve hükümet adamlarını çağırır. Çuvalla para döküp bir opera binası yaptırır ve ünlü besteci Verdi’ye beste ısmarlar. Eski Mısır’ı mevzu eden opera açılışa yetişmez, bina da elinde patlar.
Gerçi maksat alkıştan alayişten ziyade hisse senedi satmaktır, borç dayanmıştır gırtlağa.
Abdülaziz Han hidivlerin bu başına buyruk işlerinden hoşlanmazlar.

AVRUPA’YA YARAR
Sen şimdi Akdeniz’den çıkmışsın, Libya Tunus, Cezayir ve Fas sularından geçecek, Cebelitarık’a ulaşacak, okyanusa açılacak, güneye ineceksin sonra...
Batı Sahra, Moritanya... Senegal, Gambiya, Gine, Sierra Leona, Liberya, Fildişi, Gana, Togo, Nijerya, Kamerun, Ekvator, Gabon, Kongo, Angola, Namibya derken Güney Afrika.
Ümit Burnu’nu dolanıp kuzeye çıkacaksın bu defa…  Mozambik, Tanzanya, Kenya, Somali. Devrin tekneleri sıkıntılıdır, fırtınalar, rüzgârlar, sıcak, haşerat, sari hastalıklar… Hâlbuki Akdeniz’den sallanıverse Hint Okyanusu’na çıkıverir kolayca.
Nitekim gemiler 8 bin kilometre tasarruf eder, Uzak Doğu-Avrupa ticareti beş misli artar. Kanal büyük zaman ve para kazandırır tüccara.
Avrupalılar bu hattın korunması ve işletilmesinde hususunda Mısır’la değil, Osmanlı ile muhatap olurlar. Taraflar 29 Ekim 1888, İstanbul Konvansiyonu’na imza koyar.
İngilizler hâlâ rahatsızdır, burunlarından solurlar.

EVDEKİ HESAP
Mısır umduğu gibi hisse senedi satamaz, kasada fülüs, mangır kalmaz. Tamtakır kuru bakır, iyice dibe vururlar.
Londra bir hayli kâğıt toplar ve kanala ağırlığını koyar. Bu arada civara asker yığar usulca.  
Yetmez koca Mısır’ı işgal eder, kanalı silahlandırırlar.
Ardından bir başka gavur kazığı. Almanlar İttihatçıların kafasına girer, sırtlarını sıvazlar.
Cemal Paşa’yı öne sürer, “Seni Mısır fatihi görmek istiyoruz” derler, “bizi utandırma.”
Sina, kolay geçilen bir çöl değildir, git git dümdüz bir sahra. İngilizler mevzileri kazmış, topları mitralyözleri yerleştirmiş, bizi beklerler gözleri ufukta.
Cemal Paşa bakar, Mehmetçik kırılacak. “Bu hattı yaramayız, dönelim” der.
Alman komutan von Creys “Olur mu canım” diye heyheylenir “Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik.”
Türk çocukları daha fazla ölsün ki, Osmanlı harbe bulaşsın.  
Bize İngilizleri oyalatır, Almanları kurtarırlar. Fidan fidan gençlerimiz toprağa düşmüş, Hans’ın da pek umurunda!

ALTINDA KALIRLAR
Harpten sonra Süveyş Kanalı’nı İngiltere ile Fransa işletir, on yıllarca bilet keser, para toplarlar. O günlerde Mısır için hayati bir proje vardır. Asuan Barajı.
ABD ve İngiltere kredi sözü verir, sonra cayar. Nasır da gider Süveş Kanalı’na el koyar. “Yağma yok” der, “bundan böyle paralar Mısır halkına!”
Paris ile Londra bir tertip kurar. “İsrail Sina’ya girsin, birbirlerini yesinler, biz de barış gücü dümeniyle sahaya iner, çökeriz Süveyş Kanalı’na.”
29 Ekim1956... İsrail Sina’ya girer, yine sivil öldürür, kan, zulüm, katliam. İngiltere ve Fransa, “savaşı durdurma” bahanesi ile bölgeye girer. Kanal bir anda muhrip ve uçak gemileriyle dolar. Önce hava bombardımanı yapar sonra paraşütçüleri indirip kilit noktaları tutarlar. Mısır’ın pes edeceğini ve önüne konanı imzalayacağını sanırlar. Ancak Nasır teklifleri reddeder, kayıplara rağmen uzlaşmaya yanaşmaz.
Kanal kapanmış, petrol sevkiyatı aksamıştır, Avrupa sızlanmaya başlar.

DERHÂL YOKSA!
Sovyetler hiç beklemedikleri kadar sertleşir, bölgeyi derhâl boşaltmadıkları takdirde Paris ve Londra’ya nükleer saldırıda bulunacağını açıklar. İşgalciler panikler, kuyruklarını kıstırıp çekilmek mecburiyetinde kalırlar.
Bu hadisede Amerika da Rusya’nın yanında olur, çünkü bu haksız işgalin, Orta Doğu halklarını sosyalizme yaklaştırmasından korkar.
İngiltere ve Fransa’nın eski gücünde olmadığı ortaya çıkar, Amerikasız operasyona giremeyecek kadar zayıftırlar.
Müstemlekeler fırsatı kullanır, ayaklanır, hürriyetlerini kazanırlar.
İngiltere Başbakanı Antony Eden Oxford mezunudur; Almanca, Fransızca, Arapça, Farsça ve Rusçayı konuşur akıcı bir lisanla. İstifa etmek mecburiyetinde kalır, politikacı çöplüğüne atılır. Demek ki, bu kadar cehalet tahsille mümkün anca.
Paris’in Washington’a güveni sarsılır, General de Gaulle NATO’nun askerî kanadından çekilmeyi göze alır.
Hasılı Süveyş krizinde kanal Mısır’a kalır, SSCB prestij kazanır.
İngiltere ile Fransa baltayı taşa...

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...