"Kusurumuzu bağışlayın…"

A -
A +
Evliyânın büyüklerinden Muhammed Bâkî Billâh hazretleri, bir gün birkaç talebesiyle bir velînin kabrini ziyârete gittiler. Türbedâr, onların geldiğini görünce kalktı ve acele bir iskemle getirip koydu kabrin yanına. Üzerine de bir “minder” yerleştirdi. Bâkî Billâh hazretleri otursun diye. O esnâda bir adam geldi, iskemleyi görünce sordu: “Bunu kim için getirdiniz?” “Bâkî Billâh hazretleri için” dediler. Adam kızıp; “Onun bizden ne farkı var ki iskemle ve minder koyuyorsunuz!” diye bağırmaya başladı. Gençler üzüldüler! O esnâda Bâkî Billâh hazretleri geldi. O kişi bu zâtı görünce; “Sen kimsin ki senin için iskemle ve minder koyuyorlar?” diye çıkıştı! Bâkî Billâh hazretleri, mübarek eliyle adamın terini sildi. Ve tatlı bir ses ile; “Buyurduğunuz gibi ben bu şeylere lâyık değilim. Ama benden habersiz getirmişler. Haberim olsaydı koydurmazdım. Kusurumuzu bağışlayın” buyurdu. Sonra birkaç “altın” çıkardı... Ve adamın avcuna koyup; “Bu benim hediyemdir. Lütfen kabul edin” buyurdu. Adam, ne yapacağını, ne diyeceğini bilemedi. Utandı, mahcup oldu. Gözlerine “yaş” doldu. Eline sarılıp hürmetle öptü. Ve özür dileyip, pişmân olarak geri döndü...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.